22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

11 — Şehrler ve memleketler arası para göndermeği te’mîn eder.<br />

12 — Tüccârların, poliçe veyâ çek ismi verilen te’diye emri senedlerini, bunların<br />

bankadaki parasından öder.<br />

13 — Bir tüccârın, diğer bir tüccârdan alacağını, borclunun hesâbından düşerek<br />

alacaklının hesâbına geçirmek sûretiyle tüccârlar arasındaki alışverişi kolaylaşdırır.<br />

14 — Borsalarda, hisse ve tahvîl senedleri alıp satar.<br />

15 — Devletin ve anonim şirketlerin tahvîl senedlerini piyasaya sürer.<br />

16 — Fabrikalar açar ve çalışdırır.<br />

17 — Nakl vâsıtaları işletir.<br />

Banka çalışmaları, hicretin altıncı asrında, İtalyada başlamış ve her memlekete<br />

yayılmışdır. Memleketimizde ilk olarak, 1279 [m. 1863] da Osmânlı bankası ve<br />

birkaç sene fâsıla ile, muhtelif ecnebî bankalar açılmış, gayr-i müslim vatandaşlar<br />

ve yabancılar, bunlarla fâizli alışveriş yapmışdır. Meşrûtiyyetin i’lânından sonra,<br />

1327 [m. 1909] de Türkiye Millî Bankası, 1328 [m. 1910] de Türkiye Bankası, aynı<br />

senede Millî Banka, 1329 [m. 1911] da İstanbul Bankası, 1331 [m. 1913] de İstanbul<br />

Emlâk Bankası ve 1332 [m. 1914] de Osmânlı Ticâret Bankası açılmışdır.<br />

Zirâ’at Bankasının, [1329] da sermâyesi 88.577.908 Osmânlı lirası, Emniyet Sandığının<br />

100.767 lira, Türkiye Millî Bankasının 1.000.000 lira idi.<br />

Bankaların yapdığı, yukarıda yazılı onyedi vazîfeden çoğu, islâmiyyetde yasak<br />

olmıyan, fâideli şeylerdir. Fâizin azı da, çoğu da harâmdır. Çoğuna harâm, azına<br />

halâl demek yanlışdır. Çiftçiye, tüccâra, san’at sâhiblerine yüksek fâizle ödünc veren<br />

ve düşük fâizle para toplayan bankalar, milleti sömüren, kapitalistliğe, komünistliğe<br />

sürükliyen teşekküllerdir.<br />

Bankaların zararlarından biri de, para sâhiblerini tenbelliğe ve sefâhete alışdırmalarıdır.<br />

Eline çok para geçen tenbeller, çalışmazlar. Çalışanlara yardım da etmezler.<br />

Paralarını bankaya yatırıp, aldıkları fâiz ile, keyf ve zevk içinde yaşarlar.<br />

Mâcerâ peşinde koşarlar. İşçiler, çiftçiler ve zor geçinen me’mûrlar ve hele işleri<br />

bozulup bankaya fâiz ödemek için, evini barkını, çiftini çubuğunu satan iş adamları,<br />

bu taşkınca, şaşkınca para saçan ve çalışanlara aşağı gözle bakan şımarık sömürücüleri<br />

görünce, bunlardan nefret ederler. Bu hâl, vatandaşlar arasında ayrılık<br />

ve kin hâsıl eder. Çalışanların gayretleri, hizmetleri gevşer. Memleketde iş sâhaları<br />

azalır. İşsizlik, anarşistlik artar. Sosyal adâlet lâfda kalır. Ekonomik ve<br />

ahlâkî çöküntülere sebeb olur.<br />

Fâiz ile alışveriş yapmıyarak, müşterîlerinin çalışmalarına, kârlarına, mudârebe,<br />

müzâre’a yolu ile ortak olan, ihtiyâcı olanlara, karz-ı hasen olarak ödünc verip<br />

iskonto ve fâiz adı ile birşey almayan, yalnız hizmeti ve masrafı karşılığı olarak<br />

ücret alan bir islâm bankasının millete çok fâideli olacağı meydândadır. Çünki,<br />

sened yazmak ücretini ve pul paralarını, ödünc alanın vermesi de câizdir.<br />

[Onüçüncü madde başına bakınız!] İslâm bankası, ödünc verirken kefîl ister. Kefîl<br />

ile anlaşma yaparken, ödeme târîhi koyar. Ödeme zemânı gelince borclu ödemezse,<br />

kefîlden alır. Böyle bankalara para yatıranlar, paralarının işletildiği yerlerin<br />

kâr ve zararlarına ortak olacaklarından, çalışanların heyecânlarını paylaşırlar.<br />

Onlara yardımcı olurlar. Herkes bunları sever. Memleket, maddî, ma’nevî kalkınır.<br />

İslâm bankası, ticâret, san’at ve inşâ’at yapanlara, ihtiyâcı olanlara, fâiz ile<br />

ödünc para vermez. Muhtâc oldukları malları, veresiye olarak taksît ile kendilerine<br />

satmak üzere, bunlarla anlaşır. Bunlar, muhtâc oldukları her nev’ menkûl ve<br />

gayr-ı menkûl malların cinsini, mikdârını ve evsâfını bankaya bildirirler. Banka,<br />

onları satın alıp, emânet olarak bunlara teslîm eder. Üzerine kâr koyarak, sonra,<br />

bunlarla veresiye satış akdi yapar. Uyuşdukları târîhlerde, borclarını bankaya, tak-<br />

– 860 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!