22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ını bilmek, Kütüb-i sittedeki ve diğer hadîs kitâblarındaki, yüzbinlerce hadîsi ezberden<br />

bilmek ve her hadîsin ne zemân ve ne için îrâd buyurulduğunu ve ma’nâsının<br />

ne kadar genişlediğini ve hangi hadîsin diğerinden önce veyâ sonra olduğunu ve<br />

bağlı bulunduğu hâdiseleri ve hangi vak’a ve hâdiseler üzerine buyurulduğunu ve<br />

kimler tarafından nakl ve rivâyet olunduğunu ve nakleden kimselerin ne hâlde ve<br />

ne ahlâkda olduklarını bilmek, fıkh ilminin üsûl ve kâ’idelerini tanımak, oniki ilmi<br />

ve Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin işâretlerini, rumûzlarını ve açık ve kapalı<br />

ma’nâlarını kavramak ve bu ma’nâlar kalbinde yer etmiş olmak, kuvvetli îmân sâhibi<br />

olmak ve itmînân ile dolu, nûrlu ve sâf bir kalbe ve vicdâna mâlik olmak lâzımdır.<br />

İctihâd ve tefsîr hakkında, fârisî (Redd-i Vehhâbî) kitâbında uzun bilgi vardır.<br />

(Redd-i Vehhâbî) kitâbı, 1264 h. de Delhîde ve 1415 de İstanbulda tab’ edilmişdir.<br />

Bütün bu üstünlükler, ancak Eshâb-ı kirâmda ve sonra, ikiyüz sene içinde yetişen,<br />

ba’zı büyüklerde bulunabildi. Dahâ sonraları, fikrler, re’yler dağılıp, bid’atler<br />

çıkıp yayıldı. Böyle üstün kimseler azala azala, dörtyüz sene sonra, bu şartları<br />

hâiz kimse, ya’nî mutlak müctehid olarak meşhûr olan görülmedi). Hicretden<br />

dörtyüz sene sonra, müctehide ihtiyâc da kalmadı. Çünki, Allahü teâlâ ve Onun<br />

Resûlü Muhammed aleyhisselâm, kıyâmete kadar hayât şekllerinde ve fen vâsıtalarında<br />

yapılacak değişikliklerin, yeniliklerin hepsine şâmil olan ahkâmın hepsini<br />

bildirdiler. Müctehidler de, bunların hepsini anlayıp, açıkladılar. Sonra gelen<br />

âlimler, bu ahkâmın, yeni hâdiselere nasıl tatbîk edileceklerini, tefsîr ve fıkh kitâblarında<br />

bildirirler. (Müceddid) denen bu âlimler kıyâmete kadar mevcûddur.<br />

(Fen vâsıtaları değişdi. Yeni hâdiselerle karşılaşıyoruz. Din adamları toplanarak<br />

yeni tefsîrler yazılmalı, yeni ictihâdlar yapılmalıdır) diyerek, nasslara ilâveler,<br />

değişiklikler yapmak lâzım olduğunu savunanların (Zındık) ve islâm düşmanı oldukları<br />

anlaşılır. İslâm düşmanlarının en zararlısı ingilizlerdir.<br />

İslâm düşmanlığı, zulm, istibdât, hîle ve hıyânet üzerine kurulmuş olan İngiliz<br />

İmperatorluğu, Kanada ve Avustralya ile Asyada ve Afrikada kırk memleketi kültür<br />

emperyalizmi ve kuvvet yolu ile işgâl ederek, ingiliz sömürgesi yapdı. İğrenç<br />

ingiliz politikası gereği olarak önce bu ülkelerin dilleri, dinleri, örf ve âdetleri tahrib<br />

edildi. Sonra da yeraltı ve yerüstü zenginlikleri sömürüldü. Her dürlü direnme<br />

kanlı bir şeklde basdırıldı. İslâm dînini öğreten bütün medrese ve mektebleri de<br />

kapatdılar. Halka doğru yolu gösterebilecek bütün âlimleri ve din adamlarını, hattâ<br />

talebeleri bile öldürdüler. Yalnız Çanakkale harbinde ingilizlerin 274 bin müslimânı<br />

şehîd etdiği, 18.3.2000 târîhli Türkiye gazetesinde yazılıdır. Yeni nesillerin<br />

dinsiz yetişmesi için de İslâm dînini öğreten kitâbları imhâ etdiler.<br />

1877 de Osmânlı-Rus harbi esnâsında, İngiltere, Hindistânın ilhâkını îlân ederken,<br />

Midhat Pâşanın desteğini dahâ önceden garantilemişdi. Çünki, Midhat Pâşa,<br />

meşhûr İskoç locasına kayıdlı olması sebebi ile ingiliz hükûmeti tarafından ingiliz<br />

ajanı gibi kullanılarak, Osmânlı Devletini harbe sokmuş ve Sultân Abdül’azîz<br />

Hânı da şehîd etdirmişdi.<br />

Batıya şartlandırılan devlet adamları ile Batılı uzman olarak görevlendirilen ajanların<br />

işbirliği sâyesinde; “Fen bilgisi din adamına lâzım olmaz!” iftirâsında bulunarak,<br />

medreselerden fen dersleri kaldırıldı. Ondan sonra da, fen bilgilerinden mahrûm<br />

edilen din adamlarını, “Fen bilgilerinden anlamadıkları” gerekçesi ile, câhillik<br />

ile suçlayıp, horlamak sûretiyle gençleri dinden soğutdular.<br />

28 — Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yapdığı ve kaçındığı şeyler iki<br />

kısmdır:<br />

Birisi, ibâdet olarak yapdığı ve kaçındığı şeylerdir. Her müslimânın bunlara tâbi’<br />

olması lâzımdır. Bunlara uymayan şeyler bid’atdir. İkincisi, âdet olarak ya’nî,<br />

bulundukları şehrin ve o memleketlerdeki insanların yapmakda oldukları şeylerdir.<br />

Bunları da beğenmiyen, çirkin diyen, kâfir olur. Fekat, bunları yapmak, mecbûrî<br />

değildir. Bunlara uymayan şey, bid’at değildir. Bunları yapıp yapmamak,<br />

memleketlerin ve insanların âdetlerine bağlıdır. Mubâh kısmındandırlar. Din ile<br />

– 51 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!