22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hadîs-i şerîflerden, kısa görüşlerine ve kısır düşüncelerine uygun yeni yeni ma’nâlar<br />

çıkarıyorlar. Hadîs-i şerîfde öğülmüş olan ikinci yüzyılın büyüklerine, din<br />

imâmlarımıza dil uzatıyorlar. Onların kıymetli kitâblarını lekelemeğe uğraşıyorlar.<br />

İbni Teymiyye, Mevdûdî, Reşîd Rızâ, Seyyid Kutb, Hamîdullah, fizikci Abdüsselâm<br />

ve Ahmed Didad gibi mezhebsizlerin kitâbları, islâm âlimlerinin sözbirliği<br />

ile bildirdiklerine uymıyan bilgileri yaymakdadır. Meselâ, (Cihân Sulhu ve İslâm)<br />

ve (İslâma Giriş) kitâblarında, (Zekât devlete verilen vergi demekdir. Zenginlerin,<br />

diledikleri fakîrlere verdikleri paraya zekât denmez. Zekât yalnız devlete<br />

verilir. Devlet, bunu kâfirlerin fakîrlerine de verebilir. Çünki (Miskîn), kâfirlerin<br />

fakîrleri demekdir) yazılıdır. Mezhebsizlerin yanlış yolda oldukları, (Fâideli Bilgiler)<br />

kitâbının (Din Adamı Bölücü Olmaz) ve (Doğru Söze İnan, Bölücüye Aldanma)<br />

kısmlarında uzun bildirilmekdedir.]<br />

Zâlim olan sultânlar, (Emvâl-i zâhire)den vergi alırken, zekât niyyeti ile verilirse,<br />

kabûl olur diyen âlimler vardır. (Emvâl-i bâtına)dan alırlarsa veyâ kâfir ve<br />

mürted olanların aldığı her nev’ vergi verilirken, zekât olarak niyyet edilse de, zekât<br />

yerine geçmez. Ayrıca zekât vermek lâzım olur.<br />

Beyt-ül-mâlda, birbirlerinden ayrı dört cins mal bulunur:<br />

1 — Hayvânlardan, toprak mahsûllerinden alınan ve (Âşir)in, ancak yolda<br />

rastgeldiği müslimân tüccârdan aldığı zekâtlar olup, yukarıdaki yedi sınıfa verilir.<br />

2 — Ganîmetin ve yerden çıkarılan ma’denlerin beşde biri olup, yetîmlere,<br />

miskînlere ve parasız kalan yolculara verilir. Bunların üçünde de, önce (Benî<br />

Hâşim) ve (Benî Muttalib) olanlara verilir. Petrol gibi sıvılardan ve oksidler, tuzlar<br />

gibi ateşde erimiyen filizlerden ve denizden çıkarılanlardan birşey alınmaz.<br />

3 — Gayr-i müslimlerden alınan, harâc ve cizye ve âşirin bunlardan aldığı maldır.<br />

Bunlar, yol, köprü, han, mekteb, mahkeme gibi umûmî ihtiyâclara ve millî müdâfe’aya<br />

sarf edilir. Memleket hudûdunu bekliyen, memleket içindeki yolları<br />

bekliyen müslimânlara, köprü, mescid, havuz, nehr yapmağa ve ta’mîrlerine, imâma,<br />

müezzine, hademe-i hayrâta, islâm ilmlerini, ya’nî din ve fen bilgilerini okutanlara<br />

ve okuyanlara, kâdîlara, müftîlere, vâ’ızlara ve dîni ve milleti, devleti yaşatmak<br />

için çalışanlara verilir. Bunlar, zengin olsalar bile, çalışmaları, hizmetleri<br />

karşılığı, âdete ve ihtiyâc eşyâsının değerine göre, uygun bir pay verilir. [(Hadîka)<br />

el âfetlerinde, beyt-ül-mâldan hakkı olanları geniş anlatmakdadır.] Öldükleri zemân,<br />

çocukları değerli ise, başkalarına tercîh olunur. Çocukları câhil, fâsık iseler,<br />

babalarının yerine ta’yîn edilmez. (Eşbâh) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor<br />

ki, (Sultân, câhil birini, mu’allim, hatîb, vâ’ız ta’yîn ederse, sahîh olmaz. Zulm etmiş<br />

olur).<br />

4 — Vârisi olmıyan zenginlerin bırakdığı mal ve (lukata), ya’nî yerde bulunup<br />

sâhibi çıkmayan şeyler; hastahânelere ve fakîrlerin cenâzelerini kaldırmağa sarf<br />

edilir ve çalışamıyacak hâlde olan kimsesiz fakîrlere verilir. Bu dört sınıf malı, hakkı<br />

olanlara ulaşdırmak, devletin vazîfesidir.<br />

Devlet şehr dışına (Âşir) adında me’mûr koyar. Bunlar, tüccârı hırsızdan ve<br />

her tehlükeden korur. Bu âşir, yoldan geçen tüccârdan, yanındaki malın mikdârını<br />

sorar. Nisâb mikdârı ise ve yanında bir sene kaldı ise ve ticâret malı ise, her<br />

çeşid maldan, müslimândan kırkda birini, zimmîden yirmide birini, harbîden<br />

onda birini alır. Müslimândan alınan bu mal, onun zekâtı yerine geçer. Şehrde zekâtını<br />

vermişdim veyâ bir yıl olmadı diyenden birşey almaz. Müslimân tüccârdan<br />

birşey almayan kâfir memleketin tüccârından birşey alınmaz. Onların müslimân<br />

tüccârlardan ne kadar aldıkları bilinirse, o kadar alınır. [Kâfir memleketlerinde<br />

çalışanların, o devlete vergi vermelerinin lâzım olduğu buradan da anlaşılmakdadır.]<br />

İbni Âbidîn “rahmetullahi teâlâ aleyh” ikinci cild, elliyedinci sahîfede buyuru-<br />

– 310 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!