22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

a’ı, kalb temizliğidir. Bunu insanlar görmez. Bunun için nefse güc gelir.<br />

Beşinci derece — Mukarrebler ve muvahhidler vera’ı olup, Allahü teâlâ için olmıyan<br />

herşeyden, yimekden, içmekden, yatmakdan, söylemekden sakınırlar. Yahyâ<br />

bin Mu’âz “kaddesallahü teâlâ esrârehül’azîz” ilâc içmişdi. Zevcesi, odada biraz<br />

dolaş dedi. Gezmeğe bir sebeb göremiyorum. Otuz senedir hesâb ediyorum.<br />

Allah rızâsı için olmıyan bir hareketde bulunmadım dedi. Bunlar, din için niyyet<br />

etmedikce hareket etmezler. Yimeleri, ibâdete lâzım olan aklı ve kuvveti bulmaları<br />

niyyeti iledir. Her sözleri, Allah içindir. Başka niyyetleri harâm bilirler.<br />

Bu dereceleri bildirmekden maksadımız, bunları okuyarak, duyarak, kendimizi<br />

anlıyalım. Birinci dereceden de ne kadar uzağız. Lâfa gelince, durmadan söyleriz.<br />

Meleklerden, göklerden, kıyâmetin nasıl olacağından, Allahü teâlânın sıfatlarından<br />

sorarız, konuşuruz. Halâle, harâma, islâmiyyetin emrlerine gelince, susarız.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (İnsanların en kötüsü,<br />

köşkler, çeşidli yemekler, renkli elbiseler içinde, boş oturup, herkese hoş gelen,<br />

lüzûmsuz sözlerle vakt geçirenlerdir).<br />

3 — Halâl ve harâmlar: Çok kimseler, dünyâ malını, hep harâm sanır. Ba’zısı<br />

da, dünyâdaki şeylerden çoğu harâmdır der. Burada, insanlar üç dürlüdür: Bir<br />

kısmı vera’da ileri gidip, yalnız meyve, balık, av eti gibi şübheli olmıyan şeyleri yiriz<br />

der. Bir kısmı da, tenbel, miskîn oturup, her istediğimizi yiriz, hiçbirşey ayırd<br />

etmeyiz der. Üçüncü kısm, herşey yimeli ammâ, lüzûmu kadar, der. Bunların üçü<br />

de yanılmakdadır. Doğrusu şöyledir ki; (Halâl meydândadır. Harâm meydândadır.<br />

Şübheliler ikisi arasındadır. Kıyâmete kadar böyledir). Nitekim, Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” böyle buyurmuşdur.<br />

Dünyâ malından çoğu harâm diyen yanılıyor. Evet, harâm çokdur. Fekat, dahâ<br />

çok değildir. Çok başkadır, dahâ çok, başkadır. Nitekim, hasta çokdur, tüccâr<br />

çokdur, asker çokdur. Fekat, insanların çoğu değildir. Zâlimler çokdur. Ammâ mazlûmlar<br />

dahâ çokdur. (İhyâ) kitâbımızda, bunu uzun bildirdik.<br />

Şunu iyi bilmelidir ki, insanlara, (Muhakkak halâl olan, Allahü teâlânın halâl<br />

bildiği şeyleri yiyiniz!) diye emr olunmadı. Bunu kimse yapamaz. Belki, (Halâl olduğunu<br />

bildiğinizi yiyiniz!) denildi. Harâm olduğu meydânda olmıyan şeyleri yiyiniz<br />

denildi ki, bunu herkes yapabilir. Nitekim, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem”, bir müşrikin destisinden abdest aldı. Ömer “radıyallahü anh”, hıristiyan<br />

kadının destisinden abdest aldı. Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân”, kâfirlerin verdiği<br />

suyu içerlerdi. Hâlbuki, pis, necs olan şeyleri yimek harâmdır. Kâfirler ise, çok<br />

kerre pis olur. Elleri ve kapları şerâblı olur. Hepsi leş yir. [Ya’nî, Besmelesiz kesilen<br />

veyâ kesilmeyip başka sûretle öldürülen hayvânları yirler.] Fekat, pisliği<br />

görülmedikce, temiz deyip yirlerdi. Aldıkları kâfir şehrlerinde, kitâblı kâfirlerden<br />

et, peynir satın alır, yirlerdi. Hâlbuki, o şehrlerde müslimân olmıyanlar arasında<br />

içki satan, fâiz alıp veren ve dünyâya gönül bağlıyan yok değildi. Bu bakımdan insanlar<br />

altı kısmdır:<br />

Birinci kısm — Yabancıdır. Sâlih mi, fâsık mı belli değildir. Meselâ, bir köye gidince,<br />

herkesle alış veriş etmek câizdir. Herkesin elinde bulunanın, kendi malı olduğunu<br />

kabûl etmelidir. Harâm olduğunu gösteren bir nişân bulunmadıkca, halâl<br />

bilmeli ve satın almalıdır. Böyle kimselerle alış veriş etmeyip, sâlih bildiği birisini<br />

aramak vera’ olur. Fekat vâcib değildir.<br />

İkinci kısm — Sâlih bildiğin kimselerdir. Bunların malını yimek câizdir. Yimemek<br />

vera’ olmaz. Belki vesvese olur. Yimediğin için, o kimse incinirse, yimemek<br />

günâh olur. Sâlih kimselere sû’i zan, ya’nî kötü gözle bakmak günâhdır.<br />

Üçüncü kısm — Zâlim kimselerdir. Yol kesiciler, hırsızlar, sultân adamları gibi<br />

kimselerden, malının hepsi veyâ çoğu harâmdan olan kimselerden birşey almak<br />

câiz değildir. Ancak, halâl olduğu bilinen veyâ halâl alâmeti bulunan kimsenin ma-<br />

– 610 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!