22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

78 — ZEKÂT VERMEK<br />

Zekât vermek, hicretin ikinci senesinde Ramezân ayında farz oldu. Zekâtın farzı<br />

birdir. Her müslimânın tam mülkü olan nisâb mikdârındaki (Zekât malı)nın, belli<br />

zemânda, belli mikdârını, zekât niyyeti ile ayırıp, emr edilen müslimânlara vermekdir.<br />

<strong>Tam</strong> mülk, halâl yoldan gelip, kullanması mümkin ve halâl olan öz malı<br />

demekdir. Vakf malı, kimsenin mülkü değildir. Gasb, sirkat, rüşvet, kumar, alkollü<br />

içki satışının semeni ve fâsid olarak satın aldığı mal gibi, harâm malı kendi halâl<br />

malı ile veyâ çeşidli kimselerden aldığı harâm malları birbirleri ile karışdırmamış<br />

ise, bu harâm mallar, mülkü olmaz. Kullanması, nafaka yapması halâl olmaz.<br />

Bunlarla câmi’ ve başka hayrlar yapamaz. Bunların zekâtını vermesi farz olmaz.<br />

Ya’nî, zekât nisâbının hesâbına katılmazlar. Sâhibleri veyâ vârisleri belli ise, kendilerine<br />

geri vermesi farzdır. Belli değil ise, hepsini sadaka olarak fakîrlere dağıtır<br />

ise de, sonra sâhibi çıkıp, tazmînini isterse, tazmîn eder. Sâhiblerini buluncıya<br />

kadar dayanamayıp bozulacak malı, kendi kullanıp, sonra tazmîn etmesi, ya’nî benzerini,<br />

benzeri yoksa kıymetini ödemesi câiz olur. Birinci kısm, kırkikinci maddeye<br />

ve 303. cü sahîfeye bakınız! Ticâret şirketinde ortak olanın, hissesi nisâb mikdârı<br />

ise, kendi hissesinin zekâtını hesâb ederek vermesi lâzımdır. İbni Âbidîn, Bey’<br />

ve şirâyı anlatırken diyor ki, (Din adamlarının, evkafdan alacakları erzâkı, teslîm<br />

almadan önce satmaları câiz değildir. Çünki bunlar, hak edilmiş ücret iseler de, hak<br />

edilen mal, kabz edilmeden önce mülk olmaz. Düşmandan alınan ganîmet, dâr-ülislâma<br />

getirilince, askerin hakkı olur. Fekat, taksîm edilmeden önce, mülk olmaz).<br />

Bunun için me’mûrların ve işçilerin alacakları ma’âş ve ücretler, ellerine geçmeden<br />

önce mülkleri olmaz. Ma’âş, ücret ele geçmeden önce, bunlar nisâb hesâbına<br />

katılmaz. Ya’nî zekâtları verilmez. Bunlardan kesilen yardım sandığı, sigorta paraları<br />

ve tasarruf bonoları zekât hesâbına katılmaz. Senelerce sonra birikmiş olarak<br />

ele alınınca, yalnız alınan para, o senenin zekât nisâbının hesâbına katılır. Satış<br />

karşılığı alınan bonolar, böyle değildir. Bunlar ve hisse ve tahvîl senedleri, her<br />

sene zekât hesâbına katılır.<br />

Hanefî mezhebinin âlimleri dediler ki, (Mükellef) olan, ya’nî âkıl, bâliğ [cünüb<br />

olup gusl abdesti almağa başlıyan bir yaşa gelmiş] olan ve hür olan müslimân erkek<br />

ve kadının, şartları bulununca, zekât vermeleri farzdır. Zekât vermek, malı müslimân<br />

fakîre temlîk etmekle olur. Ya’nî, malı fakîrin eline vermek lâzımdır. Fakîr<br />

ve âkıl olan yetîme velîsi yemek yidirse, zekât yerine geçmez. Yemeği yetîmin eline<br />

verse veyâ velîsi bu yetîmi giydirse zekât olur. Âkıl olmıyan fakîr yetîmle birlikde<br />

yemek yiseler zekât vermiş olur. Velî olmak, yetîme babası tarafından veyâ<br />

hâkim tarafından vasî ta’yîn edilmekle olur. Bu kimse, yetîme verilecek hediyyeleri<br />

almak ve ona vermek hakkına mâlik olduğu için, kendi zekâtı ile de, elbise ve<br />

yiyecek ve başka lüzûmlu şeyler satın alıp ona verebilir. Hâkim emri ile fakîr akrabaya<br />

verilen nafakanın da böyle olduğu (Bezzâziyye)de yazılıdır. Başka fakîrlere,<br />

zekât malını değişdirmeden vermesi lâzımdır. İmâm-ı Nesefî “rahmetullahi<br />

aleyh” (Zahîre)de diyor ki, (Bir zengin, ta’âm satın alıp fakîrlere yidirse, zekât vermiş<br />

olmıyacağı (Ziyâdât)da yazılıdır). (Bezzâziyye) ve (Fetâvâ-i Hindiyye)de diyor<br />

ki, (Kurban etini, koyunlarının zekâtı niyyeti ile fakîre verse, zekât olmaz).<br />

(Îzâh)da diyor ki, (Çocuğa, deliye verilecek zekât, babasına veyâ velîsi olan akrabâsına<br />

veyâ vasîsine verilir).<br />

Dört mezhebde de dört dürlü (Zekât malı) vardır:<br />

1 — Senenin ekserî zemânında, çayırda parasız otlayan dört ayaklı hayvanlar.<br />

2 — Altın ile gümüş.<br />

(Dürr-ül-müntekâ)nın sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyor ki, (Altın<br />

ile gümüşün oniki ayârdan ziyâdesi, para olarak kullanılsın, kadınların süsü gibi,<br />

halâl olarak kullanılsın, erkeklerin altın yüzük takması gibi, harâm olarak kulla-<br />

– 292 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!