22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sahîfesinde mektûbların aslı da var. Sefîrlerin ismleri, hayâtları, vak’aları ile meydânda<br />

iken, bindörtyüz sene sonra, bunlar yalandır demek, hangi ilm, hangi iz’ân<br />

sâhibine yakışır. Din düşmanlığı, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize<br />

karşı kinleri, akllarını örtmüş, muhâkemelerini işlemez hâle getirmiş olacak<br />

ki, gençleri aldatmak için, vak’aları, senedleri, vesîkaları göremiyor, açık yalanlar<br />

söylemekden de çekinmiyorlar. Yalan, iftirâ, insanı herkese karşı rezîl eder, yüz<br />

karasını meydâna çıkarır! Yâ Rabbî! Senin adâletin tâm yerindedir. İslâmiyyete,<br />

insanların se’âdetine saldıranlar, sonsuz azâbları hak etmekdedir!<br />

Bir def’a, Herakliüs birkaç hediyye göndermişdi. Bu hediyyelerden biri, bir doktor<br />

idi. Doktor gelince dedi ki, (Efendim! İmperatör hazretleri, beni, size hizmet<br />

için gönderdi. Hastalarınıza bedâva bakacağım!). Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem”, kabûl buyurdu. Emr eyledi, bir ev verdiler. Hergün nefîs yiyecek, içecek<br />

götürdüler. Günler, aylar geçdi. Bir müslimân, doktora gelmedi. Doktor, utanıp<br />

gelerek, (Efendim! Buraya, size hizmet etmeğe geldim. Bugüne kadar, bir hasta<br />

gelmedi. Boş oturdum, yiyip içip, râhat etdim. Artık gideyim) diye izn isteyince,<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” tebessüm buyurdu. (Sen bilirsin! Eğer dahâ<br />

kalırsan, müsâfire hizmet etmek, ona ikrâm etmek, müslimânların başda gelen<br />

vazîfesidir. Gidersen de uğurlar olsun! Yalnız şunu bil ki, burada senelerce kalsan,<br />

sana kimse gelmez. Çünki, Eshâbım hasta olmaz! İslâm dîni, hasta olmamak yolunu<br />

göstermişdir. Eshâbım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkca birşey yimez<br />

ve sofradan, doymadan önce kalkar!) dedi. Görülüyor ki, müslimân, ya’nî islâmiyyetin<br />

emrlerine uyan, hastalık çekmez. Müslimânlardan hastalık çekenler, emrleri<br />

öğrenmiyenler ve yapmıyanlardır. Evet, ölüm hastalığı herkese gelecekdir. Bu<br />

hastalık mü’minlere bir ni’metdir. Âhıret yolculuğunun habercisidir. Hâzırlanmak,<br />

tevbe, vasıyyet etmek için, alârm işâretidir. Cenâb-ı Hak, çeşidli hastalıkları, ölüme<br />

sebeb kılmışdır. Eceli gelen, bir hastalığa yakalanacakdır:<br />

Ecel geldi cihâna,<br />

baş ağrısı behâne.<br />

Ahkâm-ı islâmiyyeye uyan, ya’nî islâmiyyetin gösterdiği yolda giden kimsenin<br />

hayâtı hastalıkla geçmez. Fekat, Peygamberlerden başka herkes, nefsine uyabilir.<br />

Günâh işliyebilir. Cenâb-ı Hak, günâh işliyen müslimânları, illet, kıllet veyâ zilletle<br />

îkâz etmekde, gafletden uyandırmakdadır.<br />

Din câhilleri, islâmiyyete temizlik ile de hiç saldıramıyor. Çünki, Tâbi’înden<br />

gençler, Eshâb-ı kirâma “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, Allahü teâlâ sizi çok<br />

seviyor. Kur’ân-ı kerîmde sizi övüyor. Bunun sebebi nedir? Bize söyleyin de, biz<br />

de, sizin gibi olalım, bizi de çok sevsin dediklerinde, (Bizi çok seviyor. Çünki biz,<br />

temizliğe çok dikkat ederiz) diye cevâb verdiler. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde<br />

çeşidli yerlerde, (Temiz olanları severim!) buyuruyor. Resûlullahın “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” o güzel nûrlu yüzünü gören kimseye, (Sahâbî) denir. Birkaç dânesine<br />

(Eshâb) denir. O güzeli göremeyip de, yalnız, Sahâbîyi görenlere (Tâbi’în) denir.<br />

Müslimânlar, câmi’lere, evlere ayakkabı ile girmez. Halılar, döşemeler, tozsuz,<br />

temiz olur. Her müslimânın evinde hamâm olur. Kendileri, çamaşırları, yemekleri<br />

hep temiz olur. Onun için, mikrop ve hastalık bulunmaz. Fransızların dünyâya<br />

övündükleri Versay serâyında bir hamâm yok. Kâfirler pis oluyor.<br />

İslâmiyyete, ahlâk, fazîlet, adâlet, insanlık meziyyetleri ile de, hiç saldıramıyorlar.<br />

İslâm dîni, başdan başa ahlâk ve fazîletdir. İslâm dîninin, dostlara ve düşmanlara<br />

karşı yapılmasını emr etdiği iyilik, adâlet, cömertlik, aklları şaşırtacak derecede<br />

yüksekdir. Ondört asrlık hâdiseler, bunu düşmanlara da, pek iyi göstermişdir.<br />

Sayılamıyacak kadar çok vesîkalardan hâtıra geleni bildirelim:<br />

Bursa müzesi arşivinde [ya’nî evrâk mahzeninde] ikiyüz sene öncesine âid bir<br />

mahkeme kaydında diyor ki, Altıparmakdaki yehûdî mahallesi yanında bir arsaya<br />

müslimânlar câmi’ yapıyor. Yehûdîler, arsa bizimdir, yapamazsınız diyerek, iş,<br />

– 1046 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!