22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

28 — ÜÇÜNCÜ CİLD, 3. cü MEKTÛB<br />

Bu mektûb, Seyyid mîr Muhibbullah-i Mankpûrîye yazılmış olup, kelime-i tevhîdin<br />

ma’nâsını bildirmekdedir:<br />

Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun seçdiği, sevdiği kullarına selâmlar, kusûrsuzluklar<br />

olsun! (Lâ ilâhe illallah!) Ya’nî ülûhiyyete, ma’bûdiyyete hakkı olan, yalnız<br />

Allahü teâlâdır. Şerîki, ortağı, benzeri yokdur. Vâcib-ül-vücûddür, varlığı,<br />

elbette lâzımdır. Noksânlık ve yaratılmak sıfatları, alâmetleri, Onda yokdur.<br />

(Ma’bûd), ibâdet olunan şey demekdir. (İbâdet), kulluk etmek, tapınmak, ya’nî hudû’<br />

ve tezellüldür. Ya’nî, kendini aşağılamak, alçaltmak demekdir. Bütün kemâlât,<br />

yükseklikler, iyilikler kendisinde bulunan, hiçbir noksânlığı olmıyan ve herşey,<br />

var olmak için ve varlıkda kalabilmek için, Ona muhtâc olan ve kendisi hiçbirşey<br />

için, hiçbirşeye muhtâc olmıyan ve herkese fâide ve zarar yalnız Ondan gelen<br />

ve Onun izni ve emri olmadıkca, hiçbirşeyin, hiçbirşeye zarar ve iyilik yapamıyacağı,<br />

Ondan başka herşeyin önü ve sonu yokluk olup, hep var olan bir kimseye<br />

ancak ibâdet olunur. İbâdet, yalnız böyle bir kimsenin hakkıdır. Allahü teâlâdan<br />

başka, böyle bir kimse yokdur ve olamaz. Bu yüksek sıfatlar başkasında da<br />

var dersek, Ona, başkası denilemez. Başka olmak için, farklı olmak lâzımdır.<br />

Böyle bir başkasını, ondan farklı, ayrı düşünürsek, ülûhiyyet ve ma’bûdluk şartları,<br />

bu ikincisinde noksân olur. Ülûhiyyet ve ma’bûdluk hakkı olamaz. Çünki, bunun,<br />

birinciden ayrı olması için, ma’bûdluk sıfatlarından birinin, bunda bulunmaması<br />

lâzımdır. Bunun için de, noksân olmuş olur. Bu ikincisinin, kemâl sıfatlarını<br />

temâm kabûl edip de, ayrılık olmak için, noksân sıfatlardan bir dânesini kendisinde<br />

bırakırsak, yine kendisi kusûrlu olmuş olur. Meselâ, herşey Ona muhtâc<br />

olmasa, muhtâc olmıyanların ibâdet etmesi niçin lâzım olur? Eğer, bir işde, birşeye<br />

muhtâc olursa, yine noksânlık olur. Eğer herşeye iyilik ve zarar Ondan olmasa,<br />

Ona ne lüzûm olur. İbâdete neden lâyık olur? Eğer, Onun izni, haberi olmadan,<br />

bir kimse, birşeye iyilik ve zarar yapabilirse, Ona yine lüzûm kalmaz. İbâdet<br />

olunmağa hakkı olmaz. Bütün kâmil sıfatları kendinde toplayan, ancak bir olmak,<br />

şerîki, ortağı bulunmamak lâzımdır. İbâdete hakkı olan, yalnız bir olmak lâzımdır.<br />

O da bir olan, Allahü teâlâdır.<br />

Süâl: Söylenilen şeklde farklı, ayrı ikinci bir ma’bûd olamaz ise de, belki bizim<br />

bilmediğimiz, başka sıfatları bulunan farklı bir ma’bûd dahâ bulunamaz mı? Böylece,<br />

O da noksân olmaz.<br />

Cevâb: O bilmediğimiz sıfatları da, yâ kâmil sıfatlardır veyâ noksân sıfatlardır.<br />

Her iki şeklde de, yine aynı mâni’ mevcûddur. O yine noksân olmuş olur. Allahü<br />

teâlâdan başkasının ibâdete hakkı olmadığını göstermek için, şunu da söyliyelim<br />

ki, Allahü teâlâ, herşeyin varlığı için, bütün ihtiyâclarına kâfî olunca ve her şeye<br />

fâide ve zarar Ondan gelince, başka bir ma’bûd işsiz kalır. Hiçbirşey, Ona muhtâc<br />

olmaz. O hâlde, Onun ibâdet edilmeğe niçin hakkı olur. Ya’nî, Ona karşı zillete<br />

ve alçak görünmeğe ne lüzûm olur? Kâfirler, Allahü teâlâdan başkasına ibâdet ediyor,<br />

yalvarıyor, ihtiyâclarını ondan umuyor. Kendi yapdıkları putlara, heykellere<br />

tapınıyor. Bunlar, kıyâmetde bize şefâ’at, yardım edecek diyorlar. Ne kadar aldanıyorlar.<br />

Bunların şefâ’at edebileceğini nereden anlıyorlar? Yalnız zan ile veyâ başkasına<br />

aldanmakla, birini, ibâdetde, Allahü teâlâya şerîk yapmak, ne büyük şaşkınlık,<br />

ne büyük zarardır. İbâdet, kolay ve ehemmiyyetsiz birşey değildir ki, ölüp<br />

giden bir insana, taşa, heykele kulluk edilsin. Elinden birşey gelmiyene, hattâ kendinden<br />

dahâ zevallı olana, ibâdet olunmak hakkı verilsin. Ülûhiyyet olmadıkca, ibâdet<br />

edilmeğe hak olmaz. (Ülûhiyyet sıfatları) bulunana ibâdet edilir. Bu sıfatları<br />

bulunmıyanın ibâdet olunmağa hakkı yokdur. Ülûhiyyetin birinci şartı ise, vücûb-i<br />

vücûddur. Ya’nî varlığı lâzım olmak, elbette var olması lâzım olmakdır. Varlığı<br />

lâzım olmıyan, ilâh olamaz ve ibâdete müstehak olamaz. Ne kadar ahmaklıkdır, şaş-<br />

– 906 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!