22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

TAM İLMİHÂL<br />

SE’ÂDET-İ EBEDİYYE<br />

Besmeleyle başlıyalım kitâba!<br />

Allah adı, en iyi bir sığnakdır.<br />

Ni’metleri sığmaz ölçü hisâba<br />

Çok acıyan, afvı seven bir Rabdır!<br />

(Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong>) kitâbını yazmağa, Besmele ile başlıyorum. Dünyâda bütün<br />

insanlara acıyarak, fâideli şeyleri yaratıp göndermekdedir. Âhıretde, Cehenneme<br />

gitmesi gereken mü’minlerden dilediklerini, ihsân ederek, afv edecek, Cennete<br />

kavuşduracakdır. Her canlıyı yaratan, her vârı, her ân varlıkda durduran, hepsini<br />

korku ve dehşetden koruyan yalnız Odur. Böyle bir Allahın şerefli ismine sığınarak,<br />

bu kitâbı yazmağa başlıyorum.<br />

BİRİNCİ KISM<br />

1 — Cenâb-ı Hak, hepimizi dünyâ ve âhıretin efendisi ve bütün insanların her<br />

bakımdan en yükseği ve en iyisi olan, Muhammed Mustafâya “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” tâbi’ olmak se’âdetiyle şereflendirsin. Çünki cenâb-ı Hak, Ona tâbi’ olmağı,<br />

Ona uymağı çok sever. Ona uymanın ufak bir zerresi, bütün dünyâ lezzetlerinden<br />

ve bütün âhıret ni’metlerinden dahâ üstündür. Hakîkî üstünlük, Onun sünnet-i seniyyesine<br />

tâbi’ olmakdır ve insanlık şerefi ve meziyyeti, Onun dînine uymakdır. [Sünnet<br />

kelimesi, üç ayrı ma’nâya gelir. Burada, (Ahkâm-ı islâmiyye) demekdir.]<br />

[Ona tâbi’ olmak, ya’nî Ona uymak, Onun gitdiği yolda yürümekdir. Onun<br />

yolu, Kur’ân-ı kerîmin gösterdiği yoldur. Bu yola (Dîn-i islâm) denir. Ona uymak<br />

için, önce îmân etmek, sonra müslimânlığı iyice öğrenmek, sonra farzları edâ<br />

edip harâmlardan kaçınmak, dahâ sonra, sünnetleri yapıp mekrûhlardan kaçınmak<br />

lâzımdır. Bunlardan sonra, mubâhlarda da Ona uymağa çalışmalıdır.<br />

Îmân etmek, bütün insanlara lâzımdır. Herkes için îmân zarûrîdir. Îmân edenlerin,<br />

farzları yapıp harâmlardan kaçınması lâzımdır. Her mü’min, farzları yapmağa<br />

ve harâmlardan kaçınmağa, ya’nî müslimân olmağa me’mûrdur. Her mü’min,<br />

Peygamberimizi “sallallahü aleyhi ve sellem”, malından ve cânından dahâ çok sever.<br />

Bu sevgisinin bir alâmeti, sünnetleri yapıp mekrûhlardan kaçınmakdır. Bir<br />

mü’min, bütün bunlara tâbi’ oldukdan sonra, mubâhlarda da, ne kadar Ona uyarsa,<br />

o derece kâmil ve olgun bir müslimân olur. Allahü teâlâya, o derece yakın, ya’nî<br />

sevgili olur.<br />

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” söylediklerinin hepsini beğenip kalbin<br />

kabûl etmesine, ya’nî inanmasına (Îmân) denir. Böylece inanan insanlara,<br />

(Mü’min) denir. Onun sözlerinden birine bile inanmamağa veyâ iyi ve doğru olduğunda<br />

şübhe etmeğe (Küfr) denir. Böyle inanmıyan kimselere (Kâfir) [Allah düşmanı]<br />

denir. Allahü teâlânın, Kur’ân-ı kerîmde, yapılmasını açıkca emr etdiği<br />

şeylere, ya’nî bu emrlere (Farz) denir. Yapmayınız diye açıkça men’ ve yasak et-<br />

– 17 – Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong> 1-F:2

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!