22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

cildinde de, cihâdın bir kısmını kabûl, esâs kısmını inkâr etmekde, (İnsanların dîne<br />

girmelerini kolaylaşdırmak için cihâd edilmez) demekdedir. Seyyid Kutb hakkında<br />

bize sorulanları ve cevâbları, (Fâideli Bilgiler) kitâbında uzun yazılıdır.<br />

Lütfen oradan okuyunuz! (Cihâd, zulm edenlere ve zâlimlere karşıdır) meâlindeki<br />

âyet-i kerîmeyi ileri sürerek hükûmetlere karşı ayaklanmağa, ısyâna ve fitne çıkarmağa<br />

kışkırtmakdadır. Hâlbuki, zâlim sultânlara, hattâ kâfir hükûmetlere bile<br />

ayaklanmağı dînimiz yasak etmekdedir. Böyle ayaklanmak, cihâd değil, ahmaklıkdır.<br />

Böyle zemânlarda yapılacak cihâd, islâm bilgilerini yaymak, îmânlı<br />

gençlik yetişmesine çalışmakdır. Hac sûresinin otuzdokuzuncu âyetinde meâlen,<br />

(Mü’minlere saldıran zâlimlerle cihâd etmeğe izn verildi) buyruldu. Mekkede kâfirler,<br />

müslimânlara, zulm edip, öldürünce, bunlarla döğüşmek için, tekrâr tekrâr<br />

izn istediler. İzn verilmedi. Medîneye hicret edince, bu âyet gelerek, yeni kurulan<br />

islâm devletinin, Mekkedeki zâlimler ile cihâd etmesine izn verildi. Bu âyet, müslimânların<br />

kâfir, zâlim hükûmete isyân etmesi için değil, islâm devletinin, insanların<br />

islâm dînini işitmelerine, müslimân olmalarına mâni’ olan, zâlim diktatörlerin<br />

orduları ile cihâd etmesine izn vermekdedir. Seyyid Kutbun bu câhilce, ahmakca<br />

yazıları, Mısrda fitne çıkarmasına, onbinlerce müslimânın zindânlarda çürümelerine,<br />

çoklarının ölmesine sebeb oldu. Bu fâci’a ve fitnelerin cezâsını kıyâmetde çekecekdir.<br />

Câhilce davranışları ve gâfilce yazıları ile devlete karşı ihtilâle sebeb olduğu<br />

için, kendisi de 1386 [m. 1966] da i’dâm edildi. İlmi, aklı ve ihlâsı olmıyan din<br />

adamları târîh boyunca, hep böyle felâketlere sebeb olmuşlardır. İslâm bilgilerini<br />

sessizce yayan ilmli ve akllı din âlimleri, hep başarı sağlamışlardır. Kâdî zâde Ahmed<br />

efendi, (Birgivî vasıyyetnâmesi) şerhinde 200. cü sahîfesinde buyuruyor ki, (El<br />

ile, güc kullanarak emr-i ma’rûf ve nehyi münker yapmak, ya’nî günâh işliyene mâni’<br />

olmak; devlet adamlarının vazîfesidir. Söz ile, yazı ile cihâd etmek, âlimlerin vazîfesidir.<br />

Kalb ile, düâ etmekle mâni’ olmak ise, her mü’minin vazîfesidir. Te’sîrli,<br />

başarılı olacağı zan olunursa, bu vazîfeleri yapmak vâcib olur. Fitneye sebeb olacağı<br />

zan olunursa, terk etmek vâcib olur. Fitne bulunan mahalle zarûretsiz varmak<br />

câiz değildir. Eğer dînini korumak için hicret ederse, güzel olur. Cennete girmeğe<br />

lâyık olur. Şefâ’ate mazhar olur. Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yaparken niyyetin<br />

hâlis olması ve işi anlayıp, Allahü teâlânın buradaki emrini iyi bilmesi ve sabrlı<br />

olup münâkaşa ve kavga etmemesi, yumuşak ve tatlı dil ve yazı ile yapması lâzımdır.)<br />

Görülüyor ki, zor kullanarak cihâdı devlet yapar. Cihâd, Seyyid Kutbun<br />

anladığı gibi değildir. Eğer cihâd ile emr-i ma’rûfu iyi anlamış olsaydı, kendi başını<br />

yimez ve kırkbinden fazla müslimânı felâkete sürüklemezdi. İstanbuldaki yüksek<br />

islâm enstitüsü eski müdîrlerinden ve öğretim üyelerinden Ahmed Dâvüdoğlu,<br />

1394 [m. 1974] de İstanbulda basılan (Dîni ta’mîr da’vâsında din tahrîbcileri) kitâbında,<br />

(Seyyid Kutb bir edîbdir. Biraz dînî kültürü vardır. Mehmed Âkife benzemekdedir.<br />

Sözü dinde sened olamaz. Çünki, din âlimi değildir) demekdedir. Seyyid<br />

Kutb, Zümer sûresinin üçüncü âyetinin tefsîrinde, (Tevhîd ve ihlâs sâhibi, Allahdan<br />

başka kimseden birşey istemez. Hiçbir mahlûka i’timâd etmez. İnsanlar, islâmiyyetin<br />

bildirdiği tevhîdden ayrıldı. Bugün bütün islâm memleketlerinde Evliyâya<br />

ibâdet ediliyor. Câhiliyye zemânındaki arabların meleklere, heykellere tapınmaları<br />

gibi, onlardan şefâ’at istiyorlar. Tevhîd ve ihlâs sâhibleri, Allah ile kul arasına<br />

vâsıta koymaz. Kimseden şefâ’at istemez) diyor. Bu sözleri ve Ehl-i sünnet âlimlerinin<br />

bunlara verdikleri cevâblar (Fâideli Bilgiler) kitâbımızın ve arabî olarak (Fitne-tül-vehhâbiyye)<br />

kitâbımızın sonunda da yazılıdır. Bu sözleri ile de, vehhâbî, mezhebsiz<br />

olduğunu i’lân etmekdedir. 310, 399, 409, 452, 461, 462, 842, 887, 970.<br />

828 — SEYYİD NÛR: Muhammed Bedâyûnî, Berillî şehrine yakın Bedâyûn kasabasındandır.<br />

Zâhir ve bâtın ilmlerinde mütehassıs idi. Seyf-üd-dîn-i Fârûkînin<br />

talebesi ve Mazher-i Cân-ı Cânânın üstâdıdır. Kerâmetleri şöhret bulmuşdu. 1135<br />

[m. 1722] senesinde vefât etdi. Türbesi, Delhînin cenûbunda, Nizâmeddîn-i Evli-<br />

– 1170 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!