22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

narak şunu da söyliyelim ki, amib denilen, gözle görülmiyen bir hücreli canlılar, amitoz<br />

ile, ya’nî sitoplazma ve çekirdeği tâm ortadan ikiye ayrılmak sûreti ile ürer. Güney<br />

Amerikada bir biyolog, amibi sitoplazma ve çekirdeğini ortadan keserek, her<br />

iki parçanın yaşamağa devâm etdiğini görmüş. Bu tecribe; zâten amibin üreme tarzına<br />

uygundur. Nerde kaldı ki, bu tecribe her zemân aynı netîceyi vermez. Bunu bir<br />

mecmû’ada okuyan bir matematikci, bir hesâb mütehassısı, gencleri başına toplıyarak,<br />

(Amerikada, amibler parçalanıp öldürüldükden sonra, tekrâr yaşatılıyor. Artık<br />

hayâtın sırrı çözüldü. Ölü hücrelere can veriliyor. Bunu birkaç sene evvel okumuşdum.<br />

Belki bugün dahâ ilerlemeler olmuşdur) deyip, fennin ölüleri diriltdiği, insanların<br />

(Hâşâ) ölüye hayât verdiği, o hâlde, fen ve tabî’at hâricinde, bir kuvvet, bir<br />

yaratıcı bulunamıyacağı, Allah fikrinin ilk insanlar, câhiller tarafından (Hâşâ) uydurulmuş<br />

olduğu aşılanır ve gençler aldatılmağa çalışılırsa, buna ne denilir? Dinsiz<br />

bir hesâb mütehassısının, sonsuzdan sonsuza kadar uzanan matematik sâhasında, islâmiyyeti<br />

lekeliyecek bir nokta bile bulamadığı için, başka fen kollarında, anlıyamadığı<br />

hâdiselerden çıkardığı yanlış ma’nâlar ile hücûma geçmesi, ne kadar şaşılacak<br />

ve acınacak bir hâldir. Yüksek tahsîl yapan bir insanın, böyle alçak hareketleri, yüksek<br />

tahsîl ismini lekelemez mi? Alçak görgülü olan bile, bu kadar câhilce konuşur<br />

mu? Fen adamlarının tecribelerini, sözlerini işitip de, kendi kurdukları yalanları, plânları,<br />

bu sözlerle maskeleyerek, gençleri zehrlemeğe, îmânlarını çalmağa uğraşan din<br />

hırsızlarına (Fen yobazı) denir. Fen yobazlarına aldanmamalıyız!<br />

İslâm dîninden haberi olmıyan fen taklîdcileri, fen yobazları, gençleri aldatmak,<br />

dinden çıkarmak için yalan ve iftirâlarla saldırıyorlar. Din adamlarına yobaz, gerici<br />

diyorlar. Din adamları, fen düşmanıdır diyorlar. İslâm kitâblarını okuyan, islâm<br />

dîninin ileri, üstün bilgilerini anlıyan, insâflı bir fen adamı, bu yalanlara aldanmaz.<br />

Onların kötü niyyetlerini, dost görünen sinsi düşman olduklarını hemen anlar<br />

ise de, din bilgisi az olan, ana baba yuvasından bilgi almayan zevâllılar, bu alçakların<br />

tuzaklarına düşmekde, felâkete sürüklenmekdedir.<br />

Mekteb çocuklarını, (Avrupada matba’a yapılırken, kitâblar basılırken, bizdeki<br />

sarıklı, sakallı, kara kafalılar, matba’a günâhdır, gâvur îcâdıdır diyerek yapdırmadılar.<br />

Yıllarca geri kalmamıza sebeb oldular. Müslimânlık, çöl kanûnu, türklüğe<br />

çok zarârlı oldu) diyerek, dinsiz, îmânsız yetişdirmek istiyorlar. İslâm düşmanlığı<br />

aşılıyorlar. İslâmiyyete, ilm, fen, ahlâk yolundan saldıramadıkları için, böyle alçakça<br />

yalanlar düzüyorlar, körpe dimâgları zehrliyorlar. Her iftirâları gibi, bu sözlerinin<br />

de yalan olduğu meydândadır. Kara zihniyyet dedikleri islâm âlimlerinin en<br />

yüksek temsîlcileri olan Osmânlı şeyh-ul-islâmlarından elliyedincisi, Yenişehrli<br />

Abdüllah efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, matba’a açmak, kitâb basmak için kendisine<br />

soruldukda, bakınız nasıl cevâb vermişdir: İbrâhîm-i Müteferrika adındaki<br />

Macar asllı bir müslimân, İstanbulda 1139 [m. 1725] de ilk matba’ayı kurmak isteyince,<br />

şeyh-ul-islâma soruluyor: (Kitâb basma san’atını iyi bildiğini söyliyen bir kimse,<br />

lügat, mantık, astronomi, fizik ve benzerleri âlet ilmleri kitâblarının harflerini<br />

ve kelimelerini birer kalıba çıkarıp, buradan kâğıdların üzerine basarak, bu kitâbların<br />

benzerlerini elde ederim dese, bu kimsenin böyle kitâb basmasına islâmiyyet<br />

izn verir mi?). Şeyh-ul-islâm Abdüllah efendi, cevâbında: (Kitâb basma san’atını iyi<br />

bilen bir kimse, bir kitâbın harflerini ve kelimelerini birer kalıba çıkarıp, buradan<br />

kâğıdlara basmakla, bu kitâbdan az zemânda kolayca, çok sayıda elde ediyor. Böylece<br />

çok ucuz kitâb yazılmasına sebeb oluyor. Fâideli bir iş olduğundan, islâmiyyet<br />

bu kimsenin bu işi yapmasına izn verir. Kitâbda yazılı ilmi bilen birkaç kişi, önce kitâbı<br />

tashîh etmelidir. Tashîh etdikden sonra basılırsa, güzel bir iş olur) buyurmuşdur.<br />

Bu cevâb, (Behcet-ül-fetâvâ) kitâbının (Hazar ve lebs) faslında yazılıdır. İslâm<br />

dîninin ilme, fenne nasıl kıymet verdiğini göstermekdedir. Matba’a 851 [m. 1447]<br />

de, makinaları ise, 1192 [m. 1778] de keşf edildi. Kâğıd 130 [m. 747] de keşf edildi.<br />

Sultân ikinci Abdülhamîd hân “rahmetullahi teâlâ aleyh” zemânında yetişen din<br />

– 542 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!