22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Peygamberlerin, muhârebelerde düşmânlarla döğüşmesi de böyle olurdu. Bedr<br />

gazâsında müslimânlar, Uhud gazâsında kâfirler gâlib gelmişdi. Allahü teâlâ bu hâli,<br />

Âl-i İmrân sûresi, yüzkırkıncı [140] âyetinde bildirmekdedir.<br />

4. cü cevâb: — Evet, Allahü teâlâ herşeye kâdirdir. Dostlarına hem dünyâda,<br />

hem de âhıretde râhatlık verebilir. Fekat, âdeti böyle değildir. Kudretini, hikmeti<br />

ve âdeti altına gizlemeği sever. İşlerini, yaratmasını, sebebler altında gizlemişdir.<br />

O hâlde, dünyâ âhıretin aksi olduğundan, dostların, âhıret ni’metlerine kavuşmak<br />

için, dünyâda sıkıntı çekmeleri lâzımdır. [Allahü teâlânın dostları, derdlere,<br />

belâlara, tehlükelere karşı tedbîr alır. Bunlardan kurtulmağa çalışır. Dayanılamıyacak<br />

şeylerden kaçınmak, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” sünnetidir.<br />

Tedbîrlere, çalışmalara rağmen başa gelen belâlardan zevk alırlar. Derdlerden<br />

zevk almak, yüksek derecedir. Çok az seçilmişlerin yapacağı işdir.]<br />

Asl cevâb: — Dertlerin, belâların gelmesine sebeb, günâh işlemekdir. Fekat, belâlar,<br />

sıkıntılar, günâhların afv edilmesine sebeb olur. O hâlde, dostlara, belâları,<br />

sıkıntıları çok vermek lâzımdır ki, günâhları kalmasın. [Allahü teâlâ, sevdiklerinin<br />

günâhlarını afv etmek için, onlara derd, belâ gönderiyor. Tevbe, istigfâr edince<br />

de, günâhlar afv olur. Derd ve belâ gelmesine lüzûm kalmaz ve gelmiş derdler<br />

de gider. O hâlde, derd ve belâdan kurtulmak için, çok (istigfâr) okumalıdır.] Dostların<br />

günâhını, düşmanların günâhları gibi sanmamalıdır. (İyilerin, iyilik etmek olarak<br />

bildikleri şeyleri, dostlar, günâh işlemek bilirler) buyuruldu. Bunlardan günâh<br />

ve kusûr sâdır olsa da, başkalarının günâhları gibi değildir. Yanılmak ve unutmak<br />

gibidir. Niyyet ederek, karâr vererek yapılmış değildir. Tâhâ sûresi, yüzonbeşinci<br />

[115] âyetinde meâlen, (Âdeme önce söyledik. Fekat unutdu. Azm ile, karâr ile<br />

yapmadı) buyuruldu. Bu âyet-i kerîme Âdem “alâ nebiyyinâ ve aleyhisselâm” içindir.<br />

O hâlde, dostlara gelen derdlerin, belâların, musîbetlerin çok olması, günâhların<br />

çok afv edildiğini gösterir. Günâhların çok olduğunu göstermez. Dostlarına<br />

çok belâ vererek, günâhlarını afv eder, temizler. Böylece bunları, âhıret sıkıntılarından<br />

korur. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ölüm hâlinde, şiddet ve sıkıntıda<br />

iken, Fâtıma “radıyallahü anhâ”, babasını çok sevdiği ve çok acıdığı için<br />

ve Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Fâtıma, benden bir parçadır) buyurmuş<br />

olduğu için, o da sıkılıyor, kıvranıyordu. Kızının bu hâlini görünce, onu tesellî<br />

etmek için, (Babanın çekeceği sıkıntı, ancak bu kadardır. Başka hiçbir sıkıntı görmez!)<br />

buyurdu.<br />

Cehennemdeki çok şiddetli azâbların, birkaç günlük sıkıntı ile giderilmesi ve günâhların<br />

temizlenmesi için dünyâda sebebler gönderilmesi ne büyük ni’metdir.<br />

Dostlara bu mu’âmele yapılırken, başkalarının günâhlarının hesâbını âhırete bırakıyorlar.<br />

O hâlde dostlara, dünyâda çok derd ve belâ vermesi lâzımdır. Başkaları,<br />

bu ihsâna lâyık değildir. Çünki, büyük günâh işlerler, yalvarmaz, boyun bükmez,<br />

ağlamaz ve Ona sığınmazlar. Günâhları sıkılmadan işlerler ve kasd ile, plânlıyarak<br />

işlerler. Hattâ inâd edercesine işlerler. Hattâ, Allahü teâlânın âyetleri ile<br />

alay edecek, inanmıyacak kadar ileri giderler. Cezâ, suçun büyüklüğüne göre değişir.<br />

Günâh küçük olur ve suçlu boynunu büküp yalvarırsa, bu suç, dünyâ derdleri<br />

ile afv olunabilir. Fekat, günâh büyük, ağır olur ve suçlu inâdcı, saygısız olursa,<br />

bunun cezâsı âhıretde sonsuz ve çok acı olmak lâzım gelir. Nahl sûresi, otuzüçüncü<br />

[33] âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ, onlara zulm etmez. Onlar, kendi kendilerine<br />

zulm edip, ağır cezâları hak etdiler) buyuruldu.<br />

[(Günâh), Allahü teâlânın emrlerini yapmamak, yasak etdiklerinden sakınmamakdır.<br />

Emr ve yasaklar, müslimânlaradır, îmânı olanlaradır. Îmânı olmayanları,<br />

kâfirleri, emr vermekle, ibâdet etdirmekle şereflendirmedi. Onlar, hayvanlar<br />

gibi, her istediklerini yapar, günâh olmaz. Bunlar, ibâdet yapmadıkları için, günâh<br />

işledikleri için, dünyâda azâb çekmezler. Her dürlü ni’mete kavuşurlar. İstediklerini,<br />

çalışdıklarını elde ederler. Yalnız, zâlim olanları, mahlûklara eziyyet veren-<br />

– 519 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!