22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

nâme)nin yüzonsekizinci sahîfesinde yazılıdır. İslâmiyyet, bütün fen kollarında,<br />

ilm ve ahlâk üzerinde, her çeşid çalışmağı ehemmiyyetle emr etmekdedir. Bunlara<br />

çalışmak, farz-ı kifâye olduğu, kitâblarda yazılıdır. Hattâ, bir islâm şehrinde, fennin<br />

yeni bulduğu bir âlet, bir vâsıta yapılmayıp, bu yüzden bir müslimân zarar görürse,<br />

o şehrin idârecilerini, âmirlerini, islâmiyyet mes’ûl tutmakdadır. Hadîs-i şerîfde,<br />

(Oğullarınıza yüzmek ve ok atmak öğretiniz! Kadınların, evinde iplik iğirmesi ne güzel<br />

eğlencedir) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf, harb için lâzım olan her çeşid bilgi ve âleti<br />

edinmeği, hiç boş durmamağı ve fâideli eğlenceleri emr etmekdedir. Bunun içindir<br />

ki, bugün, bir islâm milletinin, atom bombası, sun’î peyk yaparak müslimânlığı<br />

dünyâya tanıtması farzdır. Yapmağa çalışılmazsa, büyük günâh olur.<br />

Müslimânların bilmesi, öğrenmesi lâzım olan bilgilere (Ulûm-i islâmiyye) müslimânlık<br />

bilgileri denir. Bu bilgilerin kimisini öğrenmek farzdır. Kimisini öğrenmek<br />

sünnet, bir kısmını öğrenmek de mubâhdır. İslâm bilgileri, başlıca iki büyük kısma<br />

ayrılır: Birincisi (Ulûm-i nakliyye)dir. Bunlara (Din bilgileri) de denir. Ehl-i sünnet<br />

âlimleri, bu bilgileri, Eshâb-ı kirâmdan, Onlar da Resûlullahdan öğrendiler. Din bilgileri<br />

de ikiye ayrılır: Zâhirî ilmler ve bâtınî ilmler. Birincilere, (Îmân bilgileri) ve<br />

(Fıkh bilgileri) veyâ (Ahkâm-ı islâmiyye), ikincilere (Tesavvuf bilgileri) veyâ (Ma’rifet)<br />

denir. Îmân bilgileri ve ahkâm-ı islâmiyye bilgileri, mürşidlerden, akâid ve fıkh<br />

kitâblarından öğrenilir. Ma’rifet, kalblere, mürşidlerin kalblerinden akar, gelir.<br />

İslâm bilgilerinin ikinci kısmı (Ulûm-i akliyye)dir. Canlıları öğretene (Ulûm-i<br />

tıbbiyye), cansızları öğretene (Ulûm-i hikemiyye) denir. Semâları, yıldızları öğretene<br />

(Ulûm-i felekiyye), Erd bilgilerine (Ulûm-i tabî’ıyye) demişlerdir. Ulûm-i akliyye,<br />

matematik, mantık ve tecribî bilgilerdir. Bunlar, his organları ile duyularak,<br />

akl ile incelenerek, tecribe ve hesâb edilerek elde edilir. Bu bilgiler, din bilgilerinin<br />

anlaşılmasına ve onların tatbîk edilmesine yardımcıdırlar. Bu bakımdan lüzûmludurlar.<br />

Bunlar, zemânla artar, değişir, ilerler. Bunun içindir ki, (Tekmîl-i sınâ’ât,<br />

telâhuk-ı efkâr iledir) buyurulmuşdur. Bunun ma’nâsı (San’atın, fennin, tekniğin<br />

ilerlemesi, fikrlerin, deneylerin birbirlerine eklenmesi ile olur) demekdir.<br />

Nakl yolu ile edinilen bilgiler, ya’nî din bilgileri çok yüksekdir. Aklın, insan dimâgı<br />

gücünün dışında ve üstündedir. Bunlar, hiçbir zemânda, kimse tarafından değişdirilemez.<br />

Dinde reform olmaz sözünün ma’nâsı da budur. Akl ile elde edilen<br />

bilgileri, islâmiyyet yasaklamamış, sınırlamamış, ancak, bunların nakl bilgileri<br />

ile birlikde öğrenilmesini ve sonuçlarının ahkâm-ı islâmiyyeye uygun, insanlara fâideli<br />

olarak kullanılmasını, zulm, işkence, felâket vâsıtası yapılmamasını emr etmişdir.<br />

Müslimânlar, birçok fen vâsıtası yapmışlar ve kullanmışlardır. Pusula 687<br />

[m. 1288] de keşf edildi. İğneli tüfek 1282 [m. 1866] da ve top 762 [m. 1361] de keşf<br />

edildi ve Fâtih tarafından kullanıldı. İslâmiyyet, islâma karşı olanların, islâm ahlâkını<br />

bilmiyenlerin, ilm şekline sokdukları, ders, vazîfe adını verdikleri ahlâksızlıkların,<br />

uydurma târîhlerin, islâmiyyete yapılan iftirâların okutulmasını, öğrenilmesini<br />

yasaklamakda, zararlı, kötü propagandalardan kaçınılmasını, fâideli, iyi bilgilerin<br />

öğrenilmesini istemekdedir.<br />

İslâmiyyet, fâideli olan her ilmi, her fenni ve her tecribeyi emr eden bir dindir.<br />

Müslimânlar, fenni sever, fen adamının tecribelerine inanır. Fekat, fen adamıyım<br />

diyen fen taklîdcilerinin iftirâlarına, yalanlarına aldanmaz.]<br />

Kâfirler ellerinden gelirse, müslimânları ezer, imhâ eder. Veyâhud, müslimânları,<br />

kendi uydurdukları yola sokarlar.<br />

[Nitekim masonların [m. 1900] senesi ictimâ’ına âid zabtların yüzikinci sahîfesinde,<br />

(Dindârlara ve ma’bedlere galebe çalmak kâfî değildir. Asl maksadımız, dinleri<br />

yok etmekdir) yazılıdır.<br />

Bunlar, kitâblarında ve konuşmalarında, din düşmanlıklarını açıkca ve hayâsızca<br />

bildiriyorlar. İlmden, fenden haberleri olmadığı için, çocukca şeyler söylüyorlar.<br />

Meselâ, eski insanlar câhil imiş, tabî’at kuvvetleri karşısında âciz, zevallı kalarak,<br />

hayâlî şeylere inanmışlar. Uydurdukları şeylere tapınarak, yalvararak, kü-<br />

– 25 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!