22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ilen aynda kıymetini artdıran ziyâdelik hâsıl olmak, ikisinden birinin ölmesi,<br />

hediyyenin karşılığı olduğu bildirilerek bir hediyye vermek [bunu başkasının da<br />

vermesi rücû’a mâni’ olur], hediyye edilen malın alanın mülkünden çıkması, ikisi<br />

arasında nikâh bulunmak, aralarında nikâhı ebedî harâm eden akrabâlık bulunmak,<br />

hediyye edilen malın helâk olması, geri almağa mâni’ olurlar. Sadaka, fakîre<br />

verilen hediyyedir. Deyn olan hediyyeyi ve sadakayı geri almak hiç câiz değildir.<br />

Birinin borcunu ondan iznsiz ödeyerek, onu kendine borclu yapmak câiz değildir.<br />

Şâfi’î ve Mâlikî mezheblerinde, fâiz, yalnız gıdâ maddelerinde ve parada olur.<br />

1 — Ödünc alıp vermekde fâiz: İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî<br />

“kuddise sirruh” birinci cildin, yüzikinci mektûbunda buyuruyor ki: (Dahâ fazlasını<br />

ödemesi şartı ile ödünc vermek fâizdir. Ya’nî böyle olan sözleşme harâmdır.<br />

Harâm anlaşma ile ele geçen malın hepsi harâm olur. Meselâ, oniki kile ödemesi<br />

şartı ile, on kile buğday ödünc verilse, alınan oniki kilenin hepsi harâm olur.<br />

[Fazla olan iki kilesi kul hakkı olduğu için geri vermesi vâcib olur. On kilesi harâm<br />

olduğu için sadaka vermesi lâzımdır.] Fâiz ile ödünc vermek ve almak harâm<br />

olduğu, Kur’ân-ı kerîmde açıkca bildirilmişdir. İhtiyâcı olanın da, olmıyanın da,<br />

fâizle ödünc alması harâmdır. İhtiyâcı olana fâiz harâm olmaz demek, Kur’ân-ı kerîmin<br />

emrini değişdirmek olur. (Kınye) kitâbı, Kur’ân-ı kerîmin emrini değişdiremez.<br />

Lâhor şehrinin büyük âlimlerinden olan mevlânâ Cemâl, (Kınye)nin birçok<br />

haberleri, kıymetli kitâblara uymamakdadır, böyle haberlerine güvenilmez buyururdu.<br />

[İbni Âbidîn de, (Kınye)nin birçok haberi za’îfdir, güvenilemez buyurmakdadır.<br />

Bu kitâbı, Zâhidî “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazmışdır.] (Kınye)nin bu<br />

yazısını doğru kabûl etsek bile, buradaki ihtiyâc kelimesine, zarûret ve ölüm tehlükesi<br />

ma’nâsını vermek lâzımdır. Böylece, Mâide sûresinin, (Ölüme sebeb olan<br />

sıkışık hâle düşen) meâlindeki dördüncü âyetinin izninden istifâde edilmiş olur.<br />

Çünki, bu âyet-i kerîme harâmdan afv olunabilecek özrü beyân buyurmakdadır.<br />

Fâiz ile ödünc almak için her ihtiyâc özr olsaydı, fâizin harâm edilmesine sebeb kalmazdı.<br />

Çünki, fâiz ödemeği ancak ihtiyâcı olan kabûl eder. İhtiyâcı olmıyan kimse,<br />

açıkdan para vermek istemez. Allahü teâlânın bu yasak emri, yersiz, lüzûmsuz<br />

olurdu. Allahü teâlânın kitâbına, böyle iftirâ edilemez. Abes, yersiz birşey bulunması<br />

düşünülemez. Her ihtiyâcı olanın fâiz ile para alması câiz diye bir ân düşünsek,<br />

ihtiyâc da, bir nev’ zarûretdir. Zarûretin dereceleri vardır. Ziyâfet vermek için,<br />

fâiz ile para almak ihtiyâc değildir. Meyyitin bırakdığı malda meyyitin ihtiyâcı, kefen<br />

ve cenâze masrafı olduğu, kitâblarda bildiriliyor. Onun rûhu için ziyâfet vermeğe<br />

ihtiyâc denilmemişdir. Meyyit, sadakanın sevâbına, herkesden çok muhtâc<br />

olduğu hâlde, onun rûhu için yemek [helva] dağıtılmasını islâmiyyet emr etmemişdir.<br />

O hâlde, bunları yapmak, fâizle para almak için ihtiyâc, özr olur mu? Ölünün<br />

ihtiyâcı kabûl edilse bile, fâizle alınan para ile pişen yemekleri yimek halâl olur mu?<br />

Çoluk çocuğun çok olması, erkeğin askerde bulunması, özr, ihtiyâc sanılarak, fâizle<br />

para almak câiz ve halâl olur demek, bir müslimâna yakışmaz. Böyle belâya<br />

yakalanmış olanlara, emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yaparak, doğru yolu göstermek<br />

lâzımdır. Bir müslimân, nasıl olur da, böyle harâm işi yapabilir? İhtiyâcları<br />

halâlden te’mîn edecek yol çokdur. [Bu yolları aramak lâzımdır. Arayıp bulamazsa,<br />

ancak nafaka ihtiyâcı, ya’nî gıda, elbise ve mesken ihtiyâcı, zarûret hâlini alır.<br />

Bu da, ancak mesken için vâkı’ olmakdadır.]<br />

Bu zemânda, şübheli olmıyan kazanc kalmadı diyorsunuz. Evet öyledir. Fekat,<br />

elden geldiği kadar, şübhelilerden kaçınmak lâzımdır. Tarlayı abdestsiz sürmek,<br />

tohumunu abdestsiz ekmek, rızkın bereketini, tayyib [güzel] olmasını giderir demişlerdir.<br />

Hindistânda, böyle çalışan, hemen yok gibidir. Fekat, Allahü teâlâ, kulundan,<br />

elinden geldiği kadar yapmasını istemekdedir. Fâiz ile para alıp ziyâfet vermekden<br />

sakınmak, herkes için çok kolaydır. Halâle harâm, harâma halâl diyen kâ-<br />

– 852 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!