22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Martın birinci günü, ta’dîl-i zemân –13 olduğundan, mahallî vasatî güneş zemânına<br />

göre zevâl vakti, her yerde 12 yi 13 dakîka geçe olur. Öğle nemâzı vakti, bundan<br />

temkin mikdârı sonra olur. Meselâ, İstanbulda 12 yi 23 geçe olur. Herhangi bir<br />

yerde, müşterek zemâna göre, bu yerin tûl derecesi ile sâatbaşı tûl yarım dâiresinin<br />

derecesi arasındaki farkın dört katı kadar, mahallî vasatî zemâna göre olan vaktden<br />

önce veyâ sonra olur. Türkiyedeki bir yerin tûl derecesi, 30 dan fazla ise önce,<br />

noksan ise sonra olur. Böylece, müşterek zemâna göre öğle nemâzı vakti Ankarada<br />

takrîben 12 yi 11 dakîka ve İstanbulda 12 yi 27 dakîka geçedir. Müşterek<br />

sâat makinesi, bu zuhr vaktine gelince, ezânî sâat makinesi, nısf fadla ile bulunan<br />

zuhr vaktine getirilirse, ezânî sâat makinesinin o günkü ayârı yapılmış olur. En yüksek<br />

yerin yükseklik mikdârı bilinmiyorsa, en yüksek yerden ziyânın gayb olduğu<br />

vakt ile üfk-ı hissîden gurûbun görüldüğü vakt arasındaki zemân, yâhud en yüksek<br />

yerden ziyânın gayb olduğu vaktde 12 yapılan ezânî sâat makinesi, nısf fadla<br />

ile bulunmuş olan zuhr vaktine gelince, mahallî vasatî sâat makinesinin gösterdiği<br />

vakt, ta’dîl-i zemân ile mu’âmele edilirse, netîcenin 12 den farkı olan zemân, yâhud<br />

mahallî vasatî sâate göre, en yüksek yerde ziyânın gayb olduğu vaktden nısf<br />

fadla ile bulunan gurûb vaktinin farkı, o mahallin (Temkin zemânı) olur. Yâhud,<br />

ta’dîl-i zemân + ise mahallî vasatî zemâna göre, takvîmde yazılı olan zuhr vaktinin<br />

12 den farkı ile ta’dîl toplanınca ve – ise bu farkdan ta’dîl çıkarılınca (Temkin<br />

zemânı) olur.<br />

İbni Âbidîn ve Şâfi’î (El-envâr) ve mâlikî (El-mukaddemet-ül-izziyye) şerhinde,<br />

(Mîzân-ül-kübrâ) da diyor ki, (Nemâzın sahîh olması için, vakti girdikden<br />

sonra kılınması ve vaktinde kılındığını bilmek şartdır. Vaktin girdiğinde şübheli<br />

olarak kılıp, sonra vaktinde kılmış olduğunu anlarsa, bu nemâzı sahîh olmaz.<br />

Vaktin bilinmesi, vaktleri bilen âdil bir müslimânın okuduğu ezânı işitmekle olur.<br />

Ezânı okuyan âdil değil ise, [veyâ âdil müslimânın hâzırladığı takvîm yoksa],<br />

kendisi vaktin girdiğini araşdırıp, kuvvetli zan edince kılmalıdır. Fâsıkın veyâ<br />

âdil olduğu bilinmeyen kimsenin, kıbleyi göstermesi, temiz, necs, halâl, harâm gibi<br />

dinden olan şeylere şehâdet etmesi [söylemesi] de, ezân gibi olup, ona değil, kendi<br />

araşdırıp anladığına uyması lâzımdır.).<br />

Sabâh nemâzını her mevsimde (İsfâr) etmek, ya’nî ortalık aydınlanınca kılmak<br />

müstehabdır. Cemâ’at ile öğle nemâzını, yazın sıcakda geç, kış günleri ise, erken<br />

kılmak müstehabdır. Akşam nemâzını her zemân erken kılmak müstehabdır.<br />

Yatsıyı, şer’î gecenin ya’nî gurûbdan fecre kadar olan zemânın üçde biri oluncaya<br />

kadar geç kılmak müstehabdır. Gecenin yarısından sonraya bırakmak tahrîmen<br />

mekrûhdur. Bu gecikdirmeler, hep cemâ’at ile kılanlar içindir. Evinde yalnız kılan,<br />

her nemâzı vakti girer girmez kılmalıdır. (Künûz-üd-dekâık)da yazılı ve Hâkimin<br />

ve Tirmüzînin bildirdikleri hadîs-i şerîfde, (İbâdetlerin en kıymetlisi, evvel<br />

vaktinde kılınan nemâzdır) buyuruldu. (İzâlet-ül hafâ)nın beşyüzotuzyedinci sahîfesinde<br />

yazılı, (Müslim) kitâbındaki hadîs-i şerîfde, (Bir zemân gelecek, âmirler,<br />

imâmlar, nemâzı öldürecekler, vaktinden sonraya bırakacaklardır. Sen, nemâzını<br />

vaktinde kıl! Senden sonra, cemâ’at olurlarsa, onlarla da, tekrâr kıl! İkinci kıldığın<br />

nâfile olur) buyuruldu. İkindiyi ve yatsıyı, İmâm-ı a’zamın kavline göre kılmak<br />

ihtiyâtlı olur. Uyanamayan, vitri yatsıdan hemen sonra kılmalıdır. Yatsıdan<br />

evvel kılarsa, sonra tekrâr kılar. Uyanabilen ise, gecenin sonunda kılmalıdır.<br />

Ahmed Ziyâ beğ, 157.ci sahîfede diyor ki, bir beldede, mahallî vasatî zemâna<br />

göre ma’lûm olan bir nemâzın şer’î vakti ile, o günkü ta’dîl-i zemânın cebrsel toplamı,<br />

hakîkî güneş zemânına göre vakt olur. Bunun ile, Ezânî zemâna göre olan zuhr<br />

vakti toplanıp, bir temkin çıkarılırsa, bu nemâzın Ezânî zemânına göre şer’î vakti<br />

elde edilir. Mecmû’ 12 den fazla olursa, bu fazlalık, ezânî vakt olur. Meselâ, Martın<br />

birinci günü, güneş İstanbulda müşterek zemâna göre sâat 18.00 de batıyor. Gurûb<br />

vaktindeki Ta’dîl-i zemân –12 dakîka olduğundan, İstanbulda hakîkî güneş ze-<br />

– 194 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!