22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

34 — ÜÇÜNCÜ CİLD, 11. ci MEKTÛB<br />

Bu mektûb, seyyid mîr Şemsüddîn Alî Halhalîye yazılmışdır. Âlem-i emrden ve<br />

âlem-i halkdan insanda bulunan on parçayı bildirmekde ve insan kalbinin Arşdan<br />

dahâ üstün olduğunu açıklamakdadır:<br />

Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun seçdiği, sevdiği kullarına selâm olsun! İnsan,<br />

on parçadan meydâna gelmiş bir topluluk nümûnesidir. Bu on parça, (Anâsır-ı<br />

erbe’a) dedikleri, normal fizik şartları altında, sulb, mâyı’ ve gaz hâlinde bulunan<br />

maddeler ve enerji ve insanın nefsi, kalbi, rûhu, sır ve hafî ve ahfâ denilen<br />

latîfeleridir.<br />

[(Nebrâs)da ve bunun Muhammed Berhurdâr Mültânî “rahmetullahi teâlâ<br />

aleyh” hâşiyesinde, yüzondördüncü sahîfesinde diyor ki: Abdüllah bin Ömerin “radıyallahü<br />

anhümâ” (Allahü teâlâ, mahlûkları, su, hava, nûr ve zulmetden yaratdı)<br />

dediği, (Taberânî)de yazılıdır. Buradaki nûr, [Yunan felsefecilerinin ateş dedikleri]<br />

ısı enerjisidir [ki, başka enerjilere dönebilir]. Zulmet dediği de, toprak maddeleridir.<br />

Bundan anlaşılıyor ki, bütün cismler, katı, sıvı ve gaz hâlindeki maddelerle<br />

enerjiden yapılmışdır. Ya’nî, her maddede enerji vardır.]<br />

İnsanda bulunan bütün organlar ve kuvvetler, hep bu on şeyden hâsıl olmakdadır.<br />

Bu on parça birbirine benzemez. Birbirine zıddır. [Birbirlerini kendi şekline<br />

sokmak isterler.] Başdan beş parçası, (Âlem-i halk)dandır. Ya’nî maddedirler. Bunlar,<br />

birbirlerine zıd oldukları gibi, (Âlem-i emr)den olan diğer beş parça da birbirlerine<br />

zıd olup herbirinin başka vazîfesi vardır. Bu on parçadan biri olan (Nefs-i nâtıka),<br />

ya’nî insanın nefsi, hep kendi isteklerinin yapılmasını ister. Başka hiçbirşeye<br />

boyun bükmez.<br />

Allahü teâlâ, birbirine zıd olan bu on parçayı bir araya toplamış, yeni bir özellik<br />

sâhibi, bir birlik meydâna getirmişdir. Buna insan şeklini vermişdir. İnsan bu<br />

on parçadan hâsıl olmuş bir birlik olduğu için, Allahü teâlânın yeryüzünde halîfesi<br />

olmak şerefine mâlik olmuşdur. İnsandan başka hiçbir mahlûk bu şerefe mâlik<br />

değildir. (Âlem-i kebîr) denilen, insandan başka bütün varlıklar, çok büyük oldukları<br />

hâlde, hiçbirinde bu on parça bir araya toplanmış değildir. Bütün insanlar,<br />

bu şerefde ortakdırlar. Âlem-i kebîrdeki mahlûkların en şereflisi Arşdır. Ona<br />

olan tecellî, başka mahlûklara olan tecellîlerden üstündür. Çünki, Arşa olan tecellî<br />

öteki tecellîlerin toplamıdır. Arşa olan tecellî, Allahü teâlânın bütün ismleri ile<br />

ve sıfatları iledir ve dâimî, kesiksiz tecellîdir. Kâmil bir insanın kalbi, birçok bakımdan<br />

Arş gibidir. Bunun için, öyle kalbe (Arşullah) denir. Bunun için, Arşa olan<br />

tecellîye yakın bir tecellîye kavuşur. Arşa olan tecellî, tamdır. Ârifin kalbine olan<br />

tecellî ise, bundan bir parçadır. Fekat, kalbde, Arşın mâlik olmadığı başka bir üstünlük<br />

vardır. Bu üstünlük, tecellî edene şu’ûrdur. Onu tanımakdır. Kalb, tecellî<br />

edene, zâhir olana tutulur, onu sever. Arşda böyle sevgi yokdur. Kalbde bu şu’ûr<br />

ve bu sevgi bulunduğu için, kalb ilerliyebilir, yükselebilir. Hem de yükselmekdedir.<br />

(İnsan, sevdiği ile berâber olur) hadîs-i şerîfi bunu bildirmekdedir. Kalb, sevgilisi<br />

ile berâber olmakdadır. Allahü teâlânın ismlerini ve sıfatlarını sevdi ise,<br />

onlarla berâber olur. Eğer zât-ı ilâhiyyeyi sevdi ise, ismleri ve sıfatları aşarak<br />

ötelere ulaşır. Arş, ismlerin ve sıfatların ötesindeki tecellîlere kavuşamaz. Vesselâm.<br />

Menba-ı feyzu meânî meclis-i Abdülhakîm,<br />

menzil-i kurb-ı ilâhî, sohbet-i Abdülhakîm.<br />

Melce-i bî-çâre-gândır, derde dermandır Hakîm.<br />

ma’den-i irfân, nûr-ı Sübhân, sırr-ı Kur’ândır Hakîm!<br />

– 917 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!