22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tın, gümüş para vakfı âdet olduğu için, câiz olmakdadır. Birçok işlerde âdet, nass<br />

gibidir). Görülüyor ki, bir işin nasıl yapılacağı nass ile bildirilmemiş ise, müctehidlerin<br />

ictihâdları ile yapılır. Bir iş üzerinde çeşidli ictihâdlar varsa, müftî efendi, bunlar<br />

arasında, zemâna ve âdete uygun ve elverişli olanını seçer. Zemâna, âdete uymak,<br />

bu demekdir. Yoksa, zındıkların söyledikleri gibi, islâmiyyetin emrlerini<br />

değişdirmek, ibâdetleri bırakarak, harâmları işlemek demek değildir.<br />

(Fetâvâ-i Hayriyye)de diyor ki, (Vakfın nâzırı veyâ herhangi vazîfelisi, suç işlemedikce<br />

azl olunamazlar. Vakfı kirâya vermek, mütevellînin vazîfesidir. Hâkim,<br />

vâlî karışamaz. Bir vakfın, bir nâzırı ve bir mütevellîsi olsa, mütevellî nâzırın haberi<br />

olmadan birşey yapamaz. Kayyım, mütevellî ve nâzır aynı hakka mâlikdirler.<br />

Bir kimse bir çadırı veyâ vagonu mescid yapsa, muhtelif yerlere götürülüp, içinde<br />

nemâz kılınsa, böyle mescid olmaz. Mescidin yeri değişdirilemez. Nakl olunan<br />

şeyin vakfı, âdet olmadıkca câiz değildir. Fekat bunu yapana sevâb vardır. Mâni’<br />

olmamalıdır. Vâkıfın ta’yîn etdiği kimse nâzır ve mütevellî olur. Nâzır ve mütevellî<br />

vâkıfdan sonra ölürse, bunların vasıyyet etdiği olur. Bunlar yoksa, kâdî, ya’nî hâkim<br />

bir mütevellî ta’yîn eder. Bu ta’yînde, vâkıfın evlâd ve yakınlarından ehl<br />

olanların tercîh hakları vardır. Vakfın mütevellîsi emr eder, idâre eder. Akd yapar.<br />

Alışveriş yapar. Kâtib de, bunları yazar. Deftere geçirir. Mütevellî, yapacağını<br />

kâtibe sormaz. Yapdıklarını bildirir. Harâb olup istifâde edilemiyen bir vakfı,<br />

bundan dahâ fâideli olan başka bir mal ile veyâ altın, gümüş ile değişdirmek câizdir<br />

ve bunu ancak kâdî yapar. Hâkim-i şer’in, islâmiyyete uygun hükmü değişdirilemez.<br />

Çeşidli ictihâd yapılmış olan şeylerde, kâdînin ya’nî hâkimin hükmü, ihtilâfları<br />

ortadan kaldırır).<br />

(Behcet-ül fetâvâ) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, (Gelirinin sarf edileceği<br />

cihetleri belli olan vakf paradan hâsıl olan gelirin bir kısmı bu cihetlere verilip,<br />

bir kısmı da mütevellîde kalsa, bu para, aynı vâkıfın olsa bile, başka bir<br />

vakf câmi’in ihtiyâclarına sarf edilemez).<br />

(Fetâvâ-i Feyziyye)de diyor ki, (Bir kimse, sıhhatde iken evini vakf ve zevcesinin<br />

oturmasını, o vefât edince, kirâsının Medîne-i münevvere fukarâsına verilmesini<br />

şart etse, mütevellîye teslîm edip mahkemede tescîl etdirdikden sonra ölse,<br />

vârisleri bu vakfı bozamazlar. Bir kimse evini vakf edip, bunun satılarak parasının<br />

fakîrlere dağıtılmasını şart etse, böyle vakf câiz olmaz, bâtıl olur. Çünki, vakf<br />

malı satmak sahîh değildir. Mülkümü vakf etdim diyen kimse, tescîl etdirmeden<br />

önce vazgeçebilir. Tescîl etdirdikden sonra vazgeçemez. Bir kimse, birisinde olan<br />

alacağını bir cihete, [ya’nî bir yere] vakf etse, parayı alamadan önce ölse, vârisleri<br />

bu vakfı bozabilirler. Bir kimse, evini vakf edip kirâya verilmesini ve kirâsının,<br />

oğullarından yalnız Ahmede verilmesini şart etse, diğer çocuklarına birşey verilmez.<br />

Bir kimse, mütevellîsi bulunduğu vakf paranın bir kısmını tüccâra, esnâfa mudârebe<br />

ve sermâye olarak verip, birkaç sene bunlardan yalnız kârları alıp vakfın<br />

masraflarına harc etse, sonra yerine başkası mütevellî olsa, tüccârlar iflâs veyâ firâr<br />

etseler, yeni mütevellî, eskisine sermâyeleri tazmîn etdiremez. Vakf paranın<br />

mütevellîsi, bunları tüccârlara mu’âmele ile ödünc verse, sonra azl olsa, yeni gelen<br />

mütevellî bu paraları geri isteyince, buna vermeğe mecbûrdurlar. Rehn alarak<br />

mu’âmele ile ödünc vermesi şart edilmiş olan vakf parayı, mütevellîsi, rehnsiz ödünc<br />

verip, ödünc alan, iflâs ederek ölse, para geri alınmasa, bunu mütevellî öder. Bunun<br />

gibi, vekîl sâhibinin bildirdiği şarta uymıyarak zarara sebeb olursa, bu zararı<br />

tazmîn eder. Mütevellî, imâm-ı Ebû Yûsüfe göre “rahmetullahi teâlâ aleyh”, vakf<br />

sâhibinin vekîlidir. İmâm-ı Muhammede göre “rahmetullahi teâlâ aleyh”, fakîrlerin<br />

vekîlidir. Belli bir yerde saklanması şart edilmiş olmıyan vakf para, mütevellînin<br />

evinde yangında zâyı’ olsa, mütevellî ödemez. Bir vakf dükkânı, mütevellî,<br />

ecr-i misli ile kirâya verirken, kirâcıdan câize olarak, ya’nî hava parası da alsa, kirâcı<br />

bu câize parayı geri alabilir. Vakf parayı, eşkıyâ, mütevellîden zor ile alsa, mü-<br />

– 862 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!