22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

71 — CUM’A NEMÂZI<br />

Cum’a nemâzı onaltı rek’atdir. Bunun iki rek’atini kılmak her erkeğe farz-ı ayndır.<br />

İnanmayan, ehemmiyyet vermiyen kâfir olur. Öğle nemâzından dahâ kuvvetli<br />

farzdır. Cum’a nemâzı farz olmak için, iki dürlü şartı vardır: Birincisi (Vücûb şartları),<br />

ikincisi (Edâ şartları)dır. Edâ şartlarından biri noksân olursa, nemâz sahîh<br />

olmaz. Vücûb şartları bulunmazsa, sahîh olur. Edâ şartları yedidir:<br />

1. ci şart, nemâzı şehrde kılmakdır. (Şehr), cemâ’ati, en büyük câmi’e sığmayan<br />

yer demekdir. Hanefî mezhebi fıkh âlimlerinin çoğu “rahmetullahi teâlâ aleyhim<br />

ecma’în” böyle söylemişdir. Bu sözün sahîh olduğu (Velvâlciyye)de de yazılıdır.<br />

Yâhud islâmiyyetin emrini yapabilecek gücde müslimân vâlî ve hâkimi bulunan yere<br />

şehr denir. İslâmiyyetin emrlerinin hepsini yapmasa da, insanların haklarını, hürriyyetlerini<br />

koruması, fitne, fesâdı önlemesi, mazlûmların haklarını zâlimlerden alması<br />

yetişir. Hükûmetin baskısı ile, hâkim ba’zı farzları yapdıramazsa, özr sayılır.<br />

[Bugün hükûmetin tasdîk ve kabûl etdiği muhtârı veyâ jandarma bulunan köyler<br />

ve şimdiki büyük şehrlerin içinde bulunan beldelerin herbiri yukarıdaki iki ta’rîfe<br />

göre de, Cum’a nemâzı için ayrı birer şehr sayılmakdadır. Böyle köylerde ve beldelerde<br />

Cum’a ve bayram nemâzları kılmak, câiz olur. Bundan başka, şâfi’îde, kırk<br />

kişi Cum’ayı her yerde kılabilir. Başka mezhebde câiz olan birşeye hükûmet izn<br />

verince, diğer mezhebde de câiz olur. Hükûmet bir mubâhı emr edince, yapılması<br />

vâcib, men’ ederse, harâm olur. Şehr [il] deyince, yalnız zemânımızdaki büyük<br />

şehrleri düşünenler, (Bütün bir şehr halkının bir tek câmi’e sığmıyacağını açıklamağa<br />

ihtiyâc yokdur. Cum’a ile ilgili görüşlerin dîne uymadığına, Cum’a nemâzının<br />

şartları üzerinde ba’zı yanlışlıklara işâret ediyoruz) gibi yazılarla fıkh kitâblarını<br />

lekelemeğe kalkışıyorlar. Kendi câhilliklerini anlamayıp da, islâm âlimlerine<br />

dil uzatanlara yazıklar olsun! Böyle kimselerin yaldızlı ve heyecânlı yazılarına aldanarak,<br />

onları din adamı sananlar, onlardan dahâ çok zevâllıdırlar].<br />

Şehr halkının tarla, mezârlık, oyun için yayıldıkları yerler de, şehr sayılır.<br />

2. ci şart, devlet ve hükûmet reîsinin veyâ vâlînin izni ile kılmakdır. Bunların<br />

ta’yîn etdiği hatîb, kendi yerine başkasını vekîl edebilir. Zemânla birbirlerine<br />

vekîl olanlardan başkası, Cum’a kıldıramaz. Bir kimse, izn almadan kıldırınca, kıldırmak<br />

hakkı olan biri, bu kimseye uyarak kılarsa, nemâz kabûl olur. Şehr vâlîsi<br />

ölse veyâ fitne, karışıklık sebebi ile câmi’e gelemezse, vekîli veyâ muâvini veyâ mahkeme<br />

hâkimi kıldırsa, câiz olur. Çünki, vâlî ve bunlar, milletin din ve dünyâ işlerini<br />

görmeğe hükûmet tarafından iznlidir. Bunlar varken, cemâ’atin seçeceği bir<br />

imâm Cum’a kıldıramaz. Fekat bunlar câmi’e gelmezse veyâ din işlerini çevirmeğe<br />

iznleri, hakları yoksa, cemâ’atin seçdiği imâm kıldırabilir. Bunun gibi, sultân sebebsiz,<br />

zulm ederek cemâ’atin toplanmasına mâni’ olursa, bir yere toplanıp imâmları<br />

bunlara kıldırır. Sultân şehri, şehr hâlinden çıkarmak isterse, kılamazlar. Kâfirlerin<br />

eline geçen islâm şehrlerinde, vâlî ve hâkimler ahkâm-ı islâmiyyeye uygun<br />

işliyorlarsa, bu şehrler (Dâr-ül-harb) olmaz. (Dâr-ül-islâm) sayılır. Böyle şehrlerde,<br />

müslimânların seçdiği vâlî, hâkim veyâ bunların veyâ cemâ’atin seçeceği<br />

imâm, Cum’a nemâzını kıldırır.<br />

İbni Âbidîn “rahmetullahi teâlâ aleyh”, dördüncü cild, üçyüzsekizinci sahîfede,<br />

kâdî, ya’nî hâkimleri anlatırken buyuruyor ki, (Kâfirlerin elinde bulunan islâm<br />

memleketleri, dâr-ül-harb değildir, dâr-ül-islâmdır. Çünki, buralarda küfr ahkâmı<br />

yayılmamışdır. Böyle yerlerdeki hâkimler müslimândır ve hükûmet başkanları<br />

müslimândır. Bunlar kâfirlere istemiyerek itâ’at etmekdedir. Müslimân idâreciler,<br />

kâfirlere istiyerek itâ’at ederlerse, fâsık olurlar. Kâfirlerin ta’yîn etdikleri müslimân<br />

vâlîlerin, böyle memleketlerde Cum’a ve bayram nemâzı kıldırmaları, harâc<br />

almaları, hâkim ta’yîn etmeleri ve yetimleri evlendirmeleri câizdir. Çünki,<br />

millet müslimândır. Vâlînin kâfirlere itâ’ati mecbûrî ve hîle olarakdır. Böyle<br />

– 257 – Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong> 1-F:17

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!