22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Câbir bin Sümre “radıyallahü anh” diyor ki, (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” az konuşurdu. Lüzûmlu olduğu zemân veyâ birşey sorulunca söylerdi). Bundan<br />

anlaşılıyor ki, her müslimânın (Mâlâ-ya’nî), fâidesiz şey söylememesi, susması<br />

lâzımdır. Mubârek sözlerinde tertîl ve tersîl vardı. Ya’nî, gâyet açık ve metodlu<br />

konuşur ve kolay anlaşılırdı.<br />

Enes bin Mâlik “radıyallahü anh” buyuruyor ki, (Resûl “aleyhisselâm” hastayı<br />

ziyârete gider, cenâze arkasında yürür, çağrılan yere giderdi. Eşeğe de binerdi.<br />

Resûl aleyhisselâmı Hayber gazâsında gördüm. Yuları bir ip olan eşek üzerinde<br />

idi. Resûl “aleyhisselâm” sabâh nemâzından çıkınca, Medîne çocukları ve işçileri<br />

su dolu kablarını önüne getirirler. Mubârek parmağını içine sokmasını dilerlerdi.<br />

Kış ve soğuk su olsa da, herbirine mubârek parmağını sokar, gönüllerini yapardı).<br />

Yine Enes “radıyallahü anh” diyor ki, (Bir küçük kız, Resûl aleyhisselâmın elini<br />

tutup bir iş için götürseydi, birlikde gider, müşkilini hâl ederdi).<br />

Câbir “radıyallahü anh” diyor ki, (Resûl aleyhisselâmdan birşey istenip de<br />

yok dediği işitilmedi).<br />

Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” buyuruyor ki, (Resûl “aleyhisselâm” ile<br />

birlikde gidiyordum. Üzerinde bürd-i Necrânî vardı. Ya’nî Yemen kumaşından bir<br />

palto vardı. Arkadan bir köylü gelip, yakasından öyle çekdi ki, paltonun yakası mubârek<br />

boynunu çizdi, yeri kaldı. Resûl “aleyhisselâm” geriye döndü. Köylü zekât<br />

malından birşey istedi. Resûl “aleyhisselâm”, onun bu hâline güldü. Ona birşey verilmesi<br />

için emr buyurdu). (Tetimmet-ül mazher) kitâbında diyor ki, (Buradan anlaşılacağına<br />

göre, insanların başında bulunan kimsenin, Resûl aleyhisselâma uyarak,<br />

bunların ezâ ve sıkıntılarına katlanması lâzımdır. Zâten sıkıntıya katlanmak,<br />

herkes için iyi bir huydur. Üstlerin katlanması ise dahâ güzel olur).<br />

(Zâd-ül Mukvîn) kitâbında diyor ki, (Resûl aleyhisselâmın komşusu bir ihtiyâr<br />

kadın vardı. Kızını Resûl aleyhisselâma gönderdi. Nemâz kılmak için örtünecek<br />

bir elbisem yok. Bana, nemâzda örtünecek bir elbise gönder diye yalvardı. Resûl<br />

aleyhisselâmın o ânda başka elbisesi yokdu. Mubârek arkasındaki antârîyi çıkarıp,<br />

o kadına gönderdi. Nemâz vakti gelince, elbisesiz mescide gidemedi. Eshâb-ı<br />

kirâm “radıyallahü teâlâ aleyhim ecma’în”, bu hâli işitince, Resûl “aleyhisselâm”<br />

o kadar cömerdlik yapıyor ki, gömleksiz kalıp, mescide cemâ’ate gelemiyor. Biz<br />

de herşeyimizi fakîrlere dağıtalım dediler. Allahü teâlâ, hemen İsrâ sûresinin yirmidokuzuncu<br />

âyetini gönderdi. Önce habîbine, hasîslik etme, birşey vermemezlik<br />

yapma buyurup, sonra da, sıkıntıya düşecek ve nemâzı kaçırarak, üzülecek kadar<br />

da dağıtma! Sadakada ortalama davran buyurdu. O gün, nemâzdan sonra, hazret-i<br />

Alî “kerremallahü vecheh”, Resûlullahın yanına gelip, (Yâ Resûlallah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem”! Bugün, çoluk çocuğuma nafaka yapmak için sekiz dirhem<br />

gümüş ödünc almışdım. Bunun yarısını size vereyim. Kendinize antârî alınız)<br />

dedi. Resûl “aleyhisselâm” çarşıya çıkıp, iki dirhem ile bir antârî satın aldı. Geri<br />

kalan iki dirhem ile yiyecek almağa giderken gördü ki, bir a’mâ oturmuş, Allah rızâsı<br />

için ve Cennet elbiselerine kavuşmak için, bana kim bir gömlek verir diyordu.<br />

Almış olduğu antârîyi bu a’mâya verdi. A’mâ, antârîyi eline alınca, misk gibi<br />

güzel koku duydu. Bunun, Resûl aleyhisselâmın mubârek elinden geldiğini anladı.<br />

Çünki, Resûl aleyhisselâmın bir kerre giydiği herşey, eskiyip dağılsa bile, parçaları<br />

da misk gibi güzel kokardı. A’mâ düâ ederek, (Yâ Rabbî! Bu gömlek hurmetine,<br />

benim gözlerimi aç) dedi. İki gözü hemen açıldı. Resûl “aleyhisselâm”ın<br />

ayaklarına kapandı. Resûl “aleyhisselâm” oradan ayrıldı. Bir dirhem ile bir antârî<br />

satın aldı. Bir dirhem ile de yiyecek satın almağa giderken, bir hizmetci kızın ağladığını<br />

gördü. (Kızım, niçin böyle ağlıyorsun?) buyurdu. Bir yehûdînin hizmetcisiyim.<br />

Bana bir dirhem verdi. Yarım dirhem ile bir şişe ve yarım dirhem ile de yağ<br />

satın al dedi. Bunları alıp gidiyordum. Elimden düşdü. Hem şişe, hem de yağ gitdi.<br />

Şimdi ne yapacağımı şaşırdım dedi. Resûl “aleyhisselâm”, son dirhemini kıza<br />

– 384 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!