22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Vücûd karşısında, kendini tâm yok etmek en büyük meziyyetidir. Vücûdun karşısında<br />

bulunarak, kötülükleri, kusûrları kendinde toplamak, hüneridir. Vücûde<br />

ayna olarak, onun kemâlâtını göstermek ve bu kemâlâtı, ilmin dışında, birbirlerinden<br />

ayırmak, onları icmâlden tafsîle getirmek, onun güzel sıfatıdır. Kısaca, vücûdun<br />

hizmetlerini görmekde, vücûdun hüsn-i cemâli, onun, kötülük, çirkinlik ve kusûr<br />

aynasında meydâna çıkmakdadır. Vücûdün gınâsı, bunun ihtiyâcından, onun<br />

izzeti bunun zilletinden, onun yüksekliği, bunun alçaklığından, onun efendiliği bunun<br />

köleliğinden anlaşılmakdadır. Fârisî beyt tercemesi:<br />

Hocamı üstâd yapan, ben oldum,<br />

beği âzâd eden köle, ben oldum.<br />

Her bozukluğun, her sapıklığın sebebi olan mel’ûn İblîs, ademden dahâ fenâdır.<br />

Ademde bulunan hünerlerin, onda hiçbiri yokdur. A’râf sûresi, onikinci âyetindeki,<br />

(Ben ondan dahâ hayrlıyım) sözü, ondaki iyilik sıfatlarını, söküp çıkarmış,<br />

onu herşeyden kötü yapmışdır. Adem, hiçbirşeye varamadığı, yok olduğu için, vücûde<br />

alâmet, güzelliklere ayna olmuşdur. Mel’ûn ise, varlık ve iyilik iddi’âsı ile, karşı<br />

gelerek tard edilmişdir. Güzel karşılamağı ademden öğrenmeli ki, varlığı yoklukla<br />

karşılamakda, kemâl karşısına, kusûr ile çıkmakdadır. İzzet ve celâl görününce<br />

zül ve inkisârını göstermekdedir. İblîs mel’ûnu, kibr ve inâd etdiği için, ademdeki<br />

kötülükleri sanki kendisine çekmiş, ademde iyilikden başka, sanki birşey kalmamış<br />

gibidir. Elbet iyiliğe ayna olabilmek için, iyi olmak lâzımdır. (Sultânın eşyâsını<br />

taşımak şerefi, ancak kendi hayvânlarına mahsûsdur) sözü meşhûrdur. İblîsin,<br />

kıymetli vazîfesi vardı. Mahlûkları kötülükden temizliyordu. Fekat, kendini<br />

beğendiği, büyük sandığı için, hizmetlerinin fâidesini göremedi. Dünyâda da, âhıretde<br />

de ziyân etdi. Adem ise, kusûrlu, kötü olduğu hâlde, yokluğu sâyesinde, mahrûm<br />

kalmadı. Vücûda ayna olmakla şereflendi. Fârisî beyt tercemesi:<br />

Kamış boşum dedi, şekerlendi,<br />

ağaç, yükseldi, baltayı yidi.<br />

Süâl: İblîse bu kötülük nereden geldi? Ademden başkası vücûddür. Bunda ise,<br />

kötülük yokdur. O hâlde, kötülük nereden geldi?<br />

Cevâb: Adem, vücûda ayna olup, onun hayrı ve kemâlini gösterdiği gibi, vücûd<br />

de, ademin aynasıdır ve onun kötülüğünü ve kusûrlarını göstermekdedir. [İblîs de,<br />

her mahlûk gibi adem ile vücûddan yapılmışdır.] İblîs kendi ademindeki kötülükleri<br />

aldığı gibi, vücûdüne ademden aks eden kötülükleri de almışdır. Hem kendinde<br />

olan hem de hâricden gelen kötülükleri yüklenmişdir. Kötülükleri aks etdiren<br />

vücûdünün kuruntuları, ademin iyi sıfatlarından olan yokluğunu, ona göstermedi.<br />

Vücûdün aynasında görünen kötülükler de meydâna çıkınca, sonsuz ziyâna girdi.<br />

Yâ Rabbî! Bize hidâyet verdikden sonra, kalblerimizi, düşmanlarının tarafına<br />

kaydırma! Bizlere merhametini bol eyle! Lutf, ihsân sâhibi ancak sensin!<br />

Kalbini, Cennet bağı yap, çeşme-i tevhîd ile,<br />

rûh bağçeni gülşen eyle, gonca-i tevhîd ile.<br />

Hem mekânsız, hem zemânsız, nihâyetsiz yolları,<br />

kat’ider gönül erbâbı, kuvvet-i tevhîd ile.<br />

Her ne kadar, yüz karası, yapdıysa ısyân sende,<br />

temizlenir her yerin, sâbûn-i tevhîd ile.<br />

İns ve cin âlemlerini, aşarak arşa çıkar,<br />

kim ki mi’râc eylediyse, cezbe-i tevhîd ile.<br />

Ey Niyâzî! Ârif-i billah gönülden kaldırır,<br />

yetmiş bin perdeyi hep, bir lem’a-i tevhîd ile.<br />

– 932 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!