22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Endülüs âlimlerinin büyüklerinden, Ebû Abdüllah-i Kurtubînin (Tezkire)sinden<br />

Abdülvehhâb-ı Şa’rânînin “kuddise sirruhümâ” hülâsa etdiği (Muhtasar) ismindeki<br />

kitâbında (360 bin x 360 bin) ya’nî yüzyirmidokuz milyar, altıyüz milyon<br />

sene olduğu yazılıdır. Bugün fen adamları, (Radyoaktiflik sâati) denilen usûl ile,<br />

ya’nî Pechblend filizinde şimdi mevcûd olan kurşun ve uran ma’denlerinin mikdârları<br />

nisbeti bulunup, bu kadar kurşunun, şimdiki uran ile, bu kurşuna tebeddül etmiş<br />

bulunan uran mikdârlarından teşekkülü için lâzım olan zemânı, Uran I’in bozulma<br />

sâbitesine göre hesâb ederek, Erd kabuğunun yaşını ya’nî dünyânın ömrünü,<br />

dörtmilyarbeşyüz milyon sene olarak bulmakdadırlar.]<br />

Kıymetli yavrum! Bu mes’ele üzerinde, Allahü teâlânın bu fakîre ihsân etdiği<br />

bilgi şöyledir: İlk insan ve ilk Peygamber olan Âdemden “aleyhisselâm” önce<br />

yaşayan Âdemler, hep âlem-i misâlde idi. Âlem-i şehâdetde değildi. Âlem-i şehâdetde,<br />

ya’nî gördüğümüz madde âleminde bulunan, yalnız bildiğimiz bir Âdem vardı<br />

ki, Peygamber idi. Melekler kendisine karşı secde etmişlerdi. Allahü teâlâ,<br />

balçık çamurundan insan şeklinde bir heykel yapıp, bunu ete ve kemiğe çevirmişdi.<br />

[Bugün biliyoruz ki, Allahü teâlâ, toprak maddelerini, azotlu, fosforlu tuzları,<br />

bitki fabrikasında, proteinlere (yumurta akı maddelerine) döndürmekde, bu nebâtî<br />

proteinleri de, hayvan vücûdünde, ete ve kemiğe ve a’zâ şekline çevirmekdedir.<br />

Bugün fen bunu anlayabildiği gibi, katalizör ismini verdiğimiz maddeler yardımı<br />

ile, binlerce sene sürecek olan kimyâ reaksiyonlarını, bir sâniyede, pek çabuk,<br />

yapabiliyoruz. İnsanlar binlerce senelik bir işi bir ânda yapıyor da, Allahü teâlânın,<br />

toprak maddelerini, birkaç senede, et, kemik maddelerine çevirdiğini, bugün<br />

bildiğimize göre, bir ânda çevireceği fen yolu ile kolayca anlaşılmakdadır. Allahü<br />

teâlâ toprak maddelerini, bir ânda organik hâle çevirip, rûhu bu bedene bağlıyarak,<br />

ilk Âdemi yaratdığı gibi, kıyâmetde de, elemanları, bir ânda, bir araya toplayıp,<br />

insan vücûdünü yapacak ve zâten mevcûd olan önceki rûhları, bu vücûdlara<br />

verecekdir. İnsanın ölmesi, rûhun bedenden ayrılması demekdir. Rûh ölmez. Kıyâmetde,<br />

herşeyle berâber, rûhlar da yok edilip tekrâr yaratılacakdır. Bugün, fizik,<br />

kimyâ, fizyoloji ve astronomi gibi ilmlerde Allahü teâlânın kudretini iyi anlıyan,<br />

zekî kimseler, Âdem aleyhisselâmın ve kıyâmetde bütün insan ve hayvanların<br />

toprakdan çıkarılacaklarını, bir fen olayı olarak, kolayca anlıyabilir. Bir asr<br />

evvel, müslimânlar, buna, anlamadan inanıyordu. Bugün ise, basît bir fennî olay<br />

şeklinde görüyor ve pek bedîhî olarak, inanıyoruz.<br />

Allahü teâlâ Cenneti ve Cehennemi yaratmış, her ikisini de, cin ve insan ile dolduracağını<br />

haber vermişdir. Bunun için, ilk insan olan Âdemden “aleyhisselâm”<br />

beri, her zemân, yeryüzünde îmânlılar ve dinsizler bulunmuş ve birbirleri ile atışmışdır.<br />

Dinsizler, Allahdan başka şeylere tapınmış, îmânlılar ise, Allahü teâlânın<br />

gönderdiği Peygamberlere ve kitâblara tâbi’ olmuşdur. İlk insanlar, ba’zı târîhcilerin<br />

zan etdiği gibi ve islâm dînine inanmıyanların uydurduğu, filmlerde görüldüğü<br />

gibi, ilmsiz, fensiz, görgüsüz, çıplak, vahşî kimseler değildi. Evet bugün, Asya,<br />

Afrika çöllerinde ve Amerika ormanlarında tunç devrindekilere benziyen vahşîler<br />

yaşadığı gibi, ilk insanlarda da bilgisiz, basît yaşıyanlar vardı. Fekat, bundan dolayı,<br />

ne bugünkü, ne de ilk insanların hepsi için, vahşîdir denilemez. Âdem “aleyhisselâm”<br />

ve ona îmân edenler şehrlerde yaşardı. Okumak, yazmak bilirdi. Demircilik,<br />

iplik yapmak, kumaş dokumak, çiftçilik, ekmek yapmak gibi san’atları vardı.<br />

Âdem “aleyhisselâm”ın boyu ve ömrü kesin olarak bildirilmedi. Bir rivâyetde,<br />

bin sene yaşayıp, beşyüz yaşında iken Peygamber oldu. Allahü teâlâ, kendisine on<br />

kitâb gönderdi. Cebrâîl “aleyhisselâm”, oniki kerre gelmişdi. Bu kitâblarda, îmân<br />

edilecek şeyler, çeşidli dillerde lügatlar, hergün bir vakt nemâz kılmak, [Bunun sabâh<br />

nemâzı olduğu İbni Âbidînde yazılıdır.], gusl abdesti almak, oruc tutmak, leş,<br />

kan, domuz yimemek, birçok san’atlar, tıb, ilâclar, hesâb, hendese [ya’nî geomet-<br />

– 80 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!