22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Kur’ân-ı kerîmdeki emrlerini ve islâmiyyetin hükmlerinin hepsini akla uydurmağa,<br />

akla beğendirmeğe kalkışan, Peygamberlik makâmının derecesini anlamamış<br />

ve inanmamış olur. Böyle, islâmiyyeti akl ile, felsefe ile îzâha ve inandırmağa<br />

çalışan kitâbları okumamalıdır.<br />

24 — (Elmünkızü-aniddalâl) kitâbında diyor ki: Akl ile anlaşılan şeyler, his uzvları<br />

ile anlaşılanların üstünde olduğu ve bunların yanlışını çıkardığı gibi, ya’nî his<br />

uzvlarımız, akl ile anlaşılan şeyleri anlıyamıyacağı gibi, akl da, Peygamberlik makâmında<br />

anlaşılan şeyleri kavramakdan âcizdir. İnanmakdan başka çâresi yokdur.<br />

Akl, anlıyamadığı şeyleri nasıl ölçebilir. Bunların doğru ve yanlış olduğuna nasıl<br />

karâr verebilir? (Gadâ-ül-mülâhazât) kitâbında akla uygun bir yazı bulunmadığı<br />

(Cevâb Veremedi) kitâbımızda uzun yazılıdır.<br />

Nakl yolu ile anlaşılan, ya’nî Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” söyledikleri şeyleri,<br />

akl ile araşdırmağa uğraşmak, düz yolda güç giden, yüklü bir arabayı, yokuşa<br />

çıkarmak için zorlamağa benzer. Yokuşa doğru at, kamçılanırsa, çabalaya çabalaya,<br />

yâ yıkılıp canı çıkar. Yâhud, alışmış olduğu düz yola kavuşmak için sağa,<br />

sola ve geriye kıvrılarak arabayı yıkar ve eşyâlar harâb olur. Akl da, yürüyemediği,<br />

anlıyamadığı âhıret bilgilerini çözmeğe zorlanırsa, yâ yıkılıp, insan aklını kaçırır<br />

veyâ bunları alışmış olduğu, dünyâ işlerine benzetmeğe kalkışarak, yanılır, aldanır<br />

ve herkesi aldatır. Akl, his kuvveti ile anlaşılabilen veyâ hissedilenlere benzeyen<br />

ve onlara bağlılıkları bulunan şeyleri birbirleri ile ölçerek, iyilerini kötülerinden<br />

ayırmağa yarayan, bir mi’yârdır, bir âletdir. Böyle şeylere bağlılıkları olmayan<br />

varlıklara eremiyeceğinden, şaşırıp kalır. O hâlde, Peygamberlerin bildirdikleri<br />

şeylere, akla danışmaksızın inanmakdan başka çâre yokdur. Görülüyor<br />

ki, Peygamberlere “aleyhimüssalâtü vesselâm” tâbi’ olmak, aklın gösterdiği bir lüzûmdur<br />

ve aklın istediği ve beğendiği bir yoldur. Peygamberlerin, aklın dışında ve<br />

üstünde bulunan sözlerini, akla danışmağa kalkışmak, akla aykırı bir iş olur. Gecenin<br />

koyu karanlığında bilinmiyen yerlerde, pervâsızca yürümeğe ve engin denizde,<br />

acemi kaptanın, pusulasız yol almasına benzer ki, her ân uçuruma, girdâba düşebilirler.<br />

Nitekim, felsefeciler ve tecribeleri hayâlleri ile îzâha kalkışan maddeciler,<br />

aklları dışında bulunan sözlerinin çoğunda yanılmış, bir yandan birçok hakîkatleri<br />

meydâna çıkarırken, bir tarafdan da, insanların se’âdet-i ebediyyeye<br />

kavuşmalarına mâni’ olmuşlardır. Tecribelerin dışına taşmıyan akl sâhibleri, bu<br />

acıklı hâli, her zemân görmüş ve bildirmişdir. Misâlleri çokdur. Felsefecilerin üstâdlarından<br />

olan Aristo için meşhûr Alman kimyâgeri profesör (F.Arnd)ın da, İstanbulda<br />

çıkan, türkçe (Tecribî kimyâ) kitâbındaki (Fen ve ilm terakkîsinin, hemen<br />

hemen binbeşyüz sene içinde durmuş olması, kısmen Aristo felsefesinin kabâhatidir)<br />

yazısı, bu doğru sözlerden biridir.<br />

Dîn-i islâmda aklın ermediği şeyler çokdur. Fekat, akla uymayan birşey yokdur.<br />

Âhıret bilgileri ve Allahü teâlânın beğenip beğenmediği şeyler ve Ona ibâdet şeklleri,<br />

eğer aklın çerçevesi içinde olsalardı ve akl ile doğru olarak, bilinebilselerdi,<br />

binlerce Peygamberin gönderilmesine lüzûm kalmazdı. İnsanlar, dünyâ ve âhıret<br />

se’âdetini kendileri görebilir, bulabilirdi ve Allahü teâlâ, hâşâ Peygamberleri boş<br />

yere ve lüzûmsuz göndermiş olurdu. Hiçbir akl, âhıret bilgilerini bulamıyacağı, çözemiyeceği<br />

içindir ki, Allahü teâlâ, her asrda, dünyânın her tarafına, Peygamber<br />

göndermiş ve en son ve kıyâmete kadar değişdirmemek üzere ve bütün dünyâya,<br />

Peygamber olarak, Muhammed aleyhisselâmı göndermişdir. Bütün Peygamberler,<br />

akl ile bulunacak dünyâ işlerine dokunmayıp, yalnız bunları araşdırmak, bulup<br />

fâidelenmek için çalışmağı emr ve teşvîk buyurmuş, kendileri dünyâ işlerinden<br />

her birinin, insanları ebedî se’âdete ve felâkete nasıl sürükliyebileceklerini anlatmış<br />

ve Allahü teâlânın beğendiği ve beğenmediği şeyleri açık olarak bildirmişlerdir.<br />

O hâlde, insâf etmeli ki, Allahü teâlânın sonsuz kudretinin inceliklerini meydâna<br />

çıkaran, bugünkü teknik bilgilerden ve tecribelerden haberi olmayan ve is-<br />

– 41 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!