22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mutmainne olsa da nefs,<br />

kötülükleri hiç gitmez.<br />

demişler ve bir gazâdan dönüşde buyurulmuş olan (Küçük cihâddan döndük, büyük<br />

cihâda başlıyacağız!) hadîs-i şerîfinde bildirilen büyük cihâd, nefse karşı yapılan cihâddır<br />

demişlerdir. Bu fakîre keşf olunan ve vicdânım ile anladığım ise, bunların dediği<br />

gibi değildir. İtmînân hâsıl olunca, nefsde hiç azgınlık ve taşkınlık bulmuyorum.<br />

İslâmiyyete tam uyduğunu görüyorum. Öyle ki, nefs de, mâ-sivâyı temâmen unutmuş<br />

olan kalb gibi olmakda, Allahdan başka hiçbirşeyi görmez ve bilmez hâle gelmekdedir.<br />

Mevkı’ sevgisi, birşeye kavuşunca sevinmek, kaçırınca üzülmek onda hiç<br />

kalmıyor. Bunun islâmiyyete uymaması, azgınlık, taşkınlık yapması nasıl olabilir?<br />

İtmînâna kavuşmadan önce, islâmiyyetden kıl kadar ayrılmasına, azgınlık, taşkınlık<br />

derlerse, sözlerinin yeri vardır. Fekat, itmînâna kavuşdukdan sonra, islâmiyyete<br />

uymaması, taşkınlık yapması olamaz. Bu fakîr [ya’nî İmâm-ı Rabbânî hazretleri]<br />

çok inceledim. Bu bilmeceyi çözmek için pek uğraşdım. Nefs mutmainne olunca,<br />

kıl kadar azgınlık, taşkınlık yapamamakdadır. İslâmiyyete tam teslîm olmuş, her<br />

kötülüğü yok olmuşdur. Sâhibi için kendini yok etmişdir. Böyle olan nefsin islâmiyyete<br />

uymaması, olacak şey değildir. Nefs, Allahü teâlâdan râzı olunca, Allahü teâlâ<br />

da ondan râzı olunca, artık taşkınlık, azgınlık yapabilir mi? Azgın olandan râzı<br />

olunmaz. Allahü teâlânın râzı olduğu nefs, râzı olmıyacak bir şey yapabilir mi?<br />

Hadîs-i şerîfde bildirilen (Cihâd-ı ekber), bu fakîrin anladığına göre, bedene,<br />

cesede karşı yapılan cihâd olabilir. Çünki, insanın bedeni, birbirine zıd, ters olan<br />

dört dürlü maddelerden yapılmışdır. Her çeşid madde, başka şeyler istemekde ve<br />

başka şeylerden kaçmakdadırlar. Herşeyin doğrusunu ancak Allahü teâlâ bilir. İnsanın<br />

şehvânî istekleri, bedenden doğmakdadır. Gazab etmesi, istememesi de<br />

bedenden ileri gelmekdedir. Hayvanlarda (Nefs-i nâtıka) yokdur. Onlarda da<br />

şehvet, gadab, hırs, hased vardır. İnsanda bu cihâdın sonu olmaz. Nefsin itmînâna<br />

ermesi, bu cihâdı ortadan kaldırmaz. Kalbin vilâyet makâmına kavuşması ile,<br />

bu cihâd yok olmaz. İnsanda bu cihâdın bulunması, çeşidli fâideler sağlamakdadır.<br />

Böylece, beden temizlenir. Âhıretde yüksek derecelere kavuşur. Dünyâ hayâtında,<br />

beden, kalbe tâbi’dir. Âhıretde, iş bunun tersinedir. Orada, kalb bedene<br />

tâbi’ olur. İnsan ölünce, âhıret hayâtı başlar. Bu cihâd da biter.<br />

Allahü teâlâ, lutf ederek, ihsân ederek, nefs itmînân makâmına gelince ve islâmiyyete<br />

uymakla şereflenince, (İslâm-ı hakîkî)ye kavuşulur ve îmânın hakîkati hâsıl<br />

olur. Bundan sonra yapılacak her iş, islâmiyyetin hakîkati olur. Nemâz kılınca,<br />

nemâzın hakîkati kılınmış olur. Oruc tutunca, orucun hakîkati tutulmuş olur. Hac<br />

yapınca, haccın hakîkati yapılmış olur. İslâmiyyetin bütün hükmlerine uymak da,<br />

hep böyledir. Görülüyor ki, ilk yol ile hakîkat, islâmiyyetin sûreti ile islâmiyyetin<br />

hakîkati arasında bir geçiddir. Vilâyet-i hâssa ile şereflenmedikce, islâm-ı mecâzîden<br />

kurtulup, islâm-ı hakîkîye kavuşulmaz. [İslâmiyyetin sûretine uymak, islâm-ı<br />

mecâzîdir. İslâmiyyetin hakîkatine uymak ise, hakîkî müslimânlıkdır.] Bir müslimân,<br />

Allahü teâlânın ihsânı ile, islâmiyyetin hakîkatine kavuşur, islâm-ı hakîkî ile<br />

şereflenirse, Peygamberlere tam uyarak ve O büyüklere vâris olarak, (Kemâlât-i<br />

nübüvvet) denilen makâma kavuşabilir. O yüksek derecenin ni’metlerini bol bol elde<br />

edebilir. İslâmiyyetin sûreti, kemâlât-ı vilâyet meyvelerini meydâna getiren<br />

mubârek bir ağaç olduğu gibi, nübüvvet kemâlleri de, mubârek bir ağaç gibi olan<br />

islâmiyyetin hakîkatinin meyveleri gibidir. Vilâyetin kemâlâtı, sûretin meyveleridir.<br />

Nübüvvet kemâlâtı ise, bu sûretin hakîkatinin meyveleridir. Bunun içindir ki,<br />

vilâyetin kemâlâtı, Peygamberlik kemâlâtının sûretleridir. Peygamberlik kemâlâtı,<br />

bu sûretlerin hakîkatleridir.<br />

Şunu iyi anlamalıdır ki, islâmiyyetin sûreti ile islâmiyyetin hakîkati, nefsden dolayı<br />

birbirinden ayrılmakdadır. İslâmiyyetin sûretine kavuşanın nefs-i emmâresi taşkınlık<br />

yapmakda ve inanmamakdadır. İslâmiyyetin hakîkatine kavuşunca, nefs<br />

– 950 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!