22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

fâidesi olur mu? Ebû Cehl ve Ebû Leheb gibi, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” büyük düşmanlarına sövmenin bile ibâdet olacağı, islâmiyyetde bildirilmemişdir.<br />

Belki, ismlerini anmayıp, vakt gayb etmemek dahâ uygundur.<br />

Allahü teâlâ Feth sûresi son âyetinde meâlen, (Onlar, birbirine, her zemân ve<br />

çok iyilik edicidir) buyurdu. O hâlde, bu büyükleri birbirine düşman bilmek, kin<br />

taşıyorlardı sanmak, Kur’ân-ı kerîme inanmamak olur. Birbirlerine düşman olduklarını,<br />

kin taşıdıklarını söylemek, her iki tarafı da kötülemek, güvenlikden düşürmek<br />

olur. Peygamberlerden “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” sonra, insanların<br />

en kıymetlisi olanları, insanların en fenâsı yapmak olur. Asrların en iyisi, en kötüsü<br />

yapılmış olur. Çünki, o asrın insanları, birbirine kin, düşmanlık taşıyorlarmış.<br />

Îmânı olan, böyle söz söyler mi ve böyle birşey düşünür mü? Hazret-i Alîyi “radıyallahü<br />

anh” medh etmek için üç halîfenin buna düşman olduklarını ve bunun<br />

da, üç halîfeye kin taşıdığını söylemek, her iki tarafı da kötülemek olur. Niçin birbirlerini<br />

sevmesinler? Bunların hiçbiri, halîfe olmağa özenmiyordu ki, bu yüzden<br />

düşman olsunlar. Ebû Bekr-i Sıddîk, (Beni halîfelikden afv edin) ve Ömer-ül-Fârûk,<br />

(Satın almak istiyen olsa, bu hilâfeti, bir altına satarım) demişdir “radıyallahü<br />

teâlâ anhüm ecma’în”.<br />

[İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh”, (Redd-i Revâfıd) adındaki kitâbında buyuruyor<br />

ki: Alî “radıyallahü anh”, Ebû Bekr-i Sıddîkın halîfeliğini seve seve kabûl<br />

etmişdi. Bunu herkes iyi bildiği için, (İstemiyerek kabûl etdi), demekden başka<br />

söz bulamadılar. Hâlbuki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” vefât edince,<br />

Eshâb-ı kirâm, defnden önce, halîfe ta’yînine başladı. Bu işi vâcib, lâzım bildiler.<br />

Çünki, Peygamber “sallallahü aleyhi ve sellem”, suçlulara, dînin emr etdiği<br />

cezânın verilmesini, savaşa hâzır bulunmağı ve hükûmetin yapacağı diğer şeyleri<br />

emr buyurmuşdu. Bu vâcibleri yerine getirecek vekîlin seçilmesi vâcib idi. Bunun<br />

için, hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” kalkıp, (Muhammed aleyhisselâma<br />

ibâdet ediyorsanız biliniz ki, O vefât etdi. Allahü teâlâya ibâdet ediyorsanız, O ölmez,<br />

hayâtı sonsuzdur. Onun emrlerini yerine getirecek birini seçmelisiniz. Düşünün,<br />

bulun, seçin!) dedi. Herkes, doğru söylüyorsun dedi. Ömer “radıyallahü<br />

anh” hemen kalkıp: (Seni isteriz, yâ Ebâ Bekr!) dedi. Bulunanların hepsi, seni seçdik<br />

dedi. Ebû Bekr “radıyallahü anh”, sonra minbere çıkıp, etrâfa bakdı. Zübeyri<br />

göremiyorum. Onu çağırın, dedi. Zübeyr geldi. Ebû Bekr, Zübeyre (Müslimânlar<br />

beni halîfe seçdi. Bunların söz birliğinden ayrılmak ister misin?) dedi. Zübeyr:<br />

(Ey Resûlün halîfesi! Bu söz birliğinden ayrı değilim) dedi. Elini uzatıp<br />

kabûl etdi. Ebû Bekr “radıyallahü anh”, sonra minbere çıkıp, etrâfa bakdı. Alîyi<br />

göremedi. Çağırın dedi. Emîr gelince, ona da, böyle söyledi. O da: (Ayrılmam) deyip<br />

elini uzatarak müsâfeha ve kabûl buyurdu. Hazret-i Alî ve Zübeyr “radıyallahü<br />

anhümâ”, seçime geç geldikleri için halîfeden özr dilediler ve (Bize önce haber<br />

vermedikleri için gelmedik. Bunun için de üzüldük. İçimizde halîfe olmağa lâyık<br />

Ebû Bekr olduğunu görüyoruz. Çünki, o, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

mağaradaki arkadaşıdır. En şereflimiz, en iyimiz odur. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem”, içimizden onu imâm seçdi. Arkasında nemâz kıldı) dediler.<br />

Hazret-i Ebû Bekr, halîfeliğe lâyık olmasaydı, hazret-i Alî “radıyallahü anh” onu<br />

istemez, benim hakkımdır derdi. Nitekim, hazret-i Mu’âviyenin “radıyallahü anh”<br />

halîfe olmasını kabûl etmedi. Kendisi halîfe olmak için uğraşdı. Hâlbuki, hazret-i<br />

Mu’âviyenin ordusu, kuvveti çok idi. Bu yüzden çok kimselerin ölmesine sebeb<br />

oldu. Böylece güç durumda hakkını istediği hâlde, hakkı kendinde görseydi,<br />

hazret-i Ebû Bekrden istemesi dahâ kolay idi. Seçilmesini ister ve hemen seçilirdi.<br />

Alî “radıyallahü anh”, Ebû Bekri “radıyallahü anh” seçdiğini bildirip bî’at etdikden<br />

sonra, minberin önünde oturdu. Sonraki konuşmalarda, halîfenin süâllerine<br />

te’sîrli cevâblar vererek halîfeyi destekledi.<br />

Sôfiyye-i aliyyenin büyüklerinden ve reîslerinden olan, gavs-i a’zam, seyyid Ab-<br />

– 509 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!