22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

23 — İKİNCİ CİLD, 96. cı MEKTÛB<br />

Bu mektûb, hâce Ebül-Hasen Behâdır Bedahşîye yazılmış olup, Peygamberimizin<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” vefât edeceğine yakın kâğıd istediğini açıklamakdadır:<br />

Allahü teâlâya hamd olsun. Onun seçdiği kullara selâm olsun! Peygamberimiz<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, mevt hastalığında, kâğıd istedi. (Bana kâğıd getiriniz!<br />

Benden sonra, yolu şaşırmamanız için, size kitâb yazacağım) buyurdu. Ömer<br />

“radıyallahü anh” birkaç Sahâbî ile birlikde, (Bize Allahü teâlânın kitâbı yetişir!<br />

Soralım, sayıklıyor mu?) dedi. Hâlbuki, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

her sözü vahy ile idi. Nitekim Vennecmi sûresi, üçüncü âyetinde meâlen, (O, boşuna<br />

konuşmaz. Hep, vahy olunanı söylemekdedir) buyuruldu. Vahy red olunursa,<br />

küfr olur. Nitekim, Mâide sûresi, kırkdördüncü âyetinde meâlen, (Allahü teâlânın<br />

gönderdiğine uymıyanlar kâfirdir) buyuruldu. Bundan başka, Peygamberin<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” sayıklıyacağını, fâidesiz söyliyebileceğini sanmak,<br />

Ona güvenmeği ve dînine i’timâd etmeği sarsar ki, bu da küfr ve zındıklıkdır. Bu<br />

mühim şübheyi nasıl hal etmeli?<br />

Allahü teâlâ, anlayışını artdırsın. Doğru yolda yürümeni nasîb eylesin! Böyle<br />

şübheleri ortaya atarak, üç halîfeyi ve başka Sahâbîleri lekelemek istiyenler, insâf<br />

etseler ve insanların en iyisinin sohbetinin şerefini, kıymetini anlasalar ve Eshâb-ı<br />

kirâmın “aleyhimürrıdvân” bu sohbetde bulunmakla, nefslerinin isteklerinden,<br />

temâmen kurtulduklarını ve kin, düşmanlık gibi huylardan temizlendiklerini<br />

ve hepsinin din büyüğü, islâmın göz bebekleri olduklarını ve islâmiyyeti kuvvetlendirmek<br />

ve insanların en iyisine yardım etmek için, bütün gücleri ile çalışdıklarını<br />

ve islâmiyyeti yükseltmek için, bütün mallarını fedâ etdiklerini ve Resûlullaha<br />

“aleyhisselâm” olan aşırı sevgileri uğrunda aşîretlerini, kabîlelerini, evlâdlarını,<br />

zevcelerini, vatanlarını, evlerini, sularını, tarlalarını, ağaçlarını, nehrlerini terk<br />

ve fedâ etdiklerini, Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” kendi cânlarından çok<br />

sevdiklerini, vahyi, meleği görmekle şereflendiklerini, mu’cize ve hârikalar gördüklerini,<br />

görmeden inanılan şeyleri, görerek anladıklarını, başkalarının bilgilerinin<br />

bunlara görgü olduğunu ve Kur’ân-ı kerîmde, Allahü teâlâ tarafından medh<br />

ve senâ edildiklerini bilseler, bu şübhelerin uydurma sözler olduğunu anlar, kulak<br />

bile vermezler. Bu sözlerin yanlış yerlerini anlamağa, çürük noktalarını ayırmağa<br />

lüzûm bile görmezler. Bu üstünlüklerde, Eshâb-ı kirâmın hepsi ortakdır. En<br />

üstünleri olan (Hulefâ-i râşidîn) ya’nî dört halîfenin büyüklükleri nasıl anlatılabilir?<br />

Ömer “radıyallahü anh” öyle bir Ömerdir ki, Hak teâlâ, onun için Resûlüne,<br />

Enfâl sûresinin altmışdördüncü âyetinde meâlen, (Ey Peygamberim “aleyhisselâm”!<br />

Sana, Allah ve mü’minlerden, senin izinde gidenler yetişir!) buyurdu. Bu<br />

âyet-i kerîmenin, Ömer “radıyallahü anh” müslimân olduğu için indiğini, Abdüllah<br />

ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” bildiriyor. Eshâb-ı kirâm için söylenen<br />

böyle iftirâlar, hiçbir esâsa dayanmamakdadır. Meydânda olan, bilinen hakîkatlere<br />

uymamakdadır. Kur’ân-ı kerîm ile ve hadîs-i şerîfler ile red edilmekdedir. Bununla<br />

beraber, bu süâle cevâb vermiş olmak için ve o şübheli sözün çürük noktalarını<br />

belirtmek için, Allahü teâlânın yardımı ile, birkaç önsöz yazmağı uygun gördüm.<br />

Dikkatli okuyunuz! Bu şübheyi temâmen gidermek için, birkaç önsöze lüzûm<br />

vardır. Bu sözlerden herbiri ayrı birer cevâb gibidir:<br />

Birinci önsöz — Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” her sözü, vahy<br />

ile değil idi. Vennecmi sûresindeki, (O, boş söz söylemez!) meâlindeki âyet-i kerîme,<br />

Kur’ân-ı kerîm içindir. Her sözü, vahy ile olsaydı, ba’zı sözlerine, Allahü teâlâ,<br />

yanlış demezdi ve afv etdiğini bildirmezdi. Tevbe sûresi, kırküçüncü âyetinde<br />

meâlen, (Onlara izn verdiğin için olan hatânı, Allahü teâlâ afv etdi) buyuruldu.<br />

– 505 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!