22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

okuyanların çoğunun ilhâd üzere oldukları, (Kur’ânın zâhiri murâd değildir. Bâtını<br />

murâd edilmekdedir) dedikleri, böylece tekrâr dirilmeği inkâr ederek kâfir oldukları,<br />

Bursalı İsmâ’îl Hakkı efendinin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Huccet-ül-bâliga)<br />

kitâbında yazılıdır. Bu kitâb, (Reşehât) kitâbının kenârında, 1291 [m. 1874]<br />

de İstanbulda basdırılmışdır. Hurûfîler, küfr ve ilhâdda en ileri gidenlere seyyid<br />

derler. Bunun için, birçokları, seyyid olduklarını söylemişlerdir. Bektâşî tarîkati<br />

adı altında saklanan hurûfîler, müslimânları aldatmak için, birkaç yoldan saldırıyorlardı:<br />

1 — Fadl-ı Hurûfîye, ilâh, tanrı diyorlardı. (Câvidân)da diyor ki, (Tanrılık,<br />

ezelde görünmez bir kuvvet idi. Önce harfler şeklinde, sonra Peygamberler şeklinde,<br />

nihâyet Fadlda açığa çıkdı. Önce, Âdem peygamber şeklinde göründü. Melekler,<br />

bunun için Âdeme secde etdi. Dört kitâbının ma’nâsını Câvidânda bildirdi).<br />

2 — Hazret-i Alînin sözleri diyerek uydurdukları (Hutbet-ül beyân) ve başka<br />

kitâblarında, hadîsler düzerek, Alîyi sevenlere günâh zarâr vermez diyorlardı. Böylece,<br />

ibâdete lüzûm yokdur. Harâmlar halâldir diyerek, amelsiz, ibâdetsiz Cennete<br />

gitmek isteyen câhilleri aldatdılar. Bir kimseyi böyle aldatıp, ibâdetden, îmândan<br />

ayırdıkdan sonra, Sır kitâbını öğretmeğe başlarlardı. Çünki, (Câvidân)da,<br />

Ehl-i beytin ismi bile yokdur. (Hutbet-ül-beyân)ın türkçe şerhi de vardır.<br />

3 — Bütün dinlerin bir olduğunu, hepsinin onaltı kemerbend içinde toplandığını<br />

söylerlerdi. Onaltı kemerden herbiri, bir Peygamberin dîni imiş. O kemeri kullanan,<br />

o Peygamberin dînini yapmış olurmuş. Meselâ Âdem aleyhisselâmın kemerini<br />

takan, hep meşin giyermiş. Çünki, Âdem “aleyhisselâm” deri elbise giymiş. Mûsâ<br />

aleyhisselâmın kemerini takan, kısrağa binmezmiş. Îsâ aleyhisselâmın kemerini<br />

takan, evlenmez imiş. Fekat zinâ ve livâta yapması mubâh imiş. Çünki, Îsâ<br />

“aleyhisselâm” bekâr imiş. Hıristiyanların üç uknûmuna, ya’nî üç tanrı olduğuna<br />

inandıkları, Ferişteh oğlunun (Câvidân)ında yazılıdır. Yine orada, Alî denilen zât,<br />

Fadl-ı Hurûfî idi diyor. Başka bir sahîfesinde, Fadl-ı Hurûfî, Muhammed aleyhisselâmdan<br />

ve Alîden (hâşâ) dahâ üstündür. Onlar, dînin inceliğini Fadl kadar bilmiyorlardı<br />

diyor. Yazıları birbirini tutmuyor.<br />

Sahte olan bu Bektâşîler, Şî’î de, Alevî de değildir. Müşrikdirler. Yehûdîler ve<br />

masonlar tarafından desteklenerek, câhil müslimânları dinden çıkarmakdadırlar.<br />

Yeni aldatılanlara, (Câvidân)ı göstermeyip, kendilerini Alevî olarak tanıtıyorlardı.<br />

Hâlbuki, Şî’î âlimleri de, bu sahte Bektâşîlerin Alevî olmadığını, kâfir olduğunu<br />

söylemekdedir.<br />

4 — Harâmlara, yalan söylemeğe câiz dedikleri için, (Hamzanâme) ve (Battâl<br />

gâzî) gibi çeşidli kitâblar yazdılar. Baba denilen ulularından uydurma kerâmetler<br />

anlatdılar. İstanbulda Merdiven köyündeki tekkelerinin kurucusu olan (Ahmed baba),<br />

gençleri toplayıp, ismi bilinmiyen babalardan biri şöyle uçmuş, bir ânda Şâma<br />

gitmiş, falan gün, beni falan meyhâneden kaldırın demiş, o gün gitmişler, küpün<br />

dibinde ölü bulmuşlar. Başka bir baba, arslana binmiş, okyânusu dolaşıp gelmiş<br />

derdi. Bunun hocası olan Halîl baba da, Samatyada, bir evde gençleri toplıyarak<br />

yalanlar söylerdi. [(Kâşif-ül-esrâr) kitâbının sâhibi, devâm ederek diyor ki,] orada<br />

bulunarak, babayı rezîl etdim. Ev sâhibi de, beni evinden kovdu. Yalanlarından<br />

biri de, herkese mal, rütbe, evlâd verilmesi, insanların ölmesi, hastaların iyi olması,<br />

babaların elindedir derler. Nemâzı bir kerre kılmak farzdır. Oruc da, ömründe<br />

bir gün tutmak farzdır. Gusl de, ömründe bir kerre farzdır. Gusl edip de, vücûdünüzü<br />

hırpalamayınız derlerdi. Bunlara inanıp, dinden çıkanlara esrâr söylemeğe başlarlardı.<br />

Muhammed dedikleri (hâşâ) Alî idi. Allah dedikleri de (hâşâ) Alîdir<br />

derlerdi. Bir kimse, aklını kaçırıp, buna da inanırsa, bunların hepsi Fadldır derler.<br />

Her kötülük, fuhş sana mubâh oldu derler. Bunu oturak âlemine sokarlardı.<br />

Tarîkat, oniki dânedir derlerdi. Bu nasıl şeydir denilse, sen hâcı Bektâş-ı Velî-<br />

– 501 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!