22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

lar, islâm ilmlerinin din ve fen kollarında insanlığa ışık tutdular. Fekat, ne yazık<br />

ki, sonraları, bunlarda da islâmiyyet gevşemeğe başladı. Devlet reîslerini şehîd etdiler.<br />

Birçok işletmeler, din câhillerinin, mason uşaklarının baskısı altında kaldı.<br />

Allahü teâlânın emr etdiği gibi sevişmeği, çalışmağı bırakdılar. Masonlar, müslimânların<br />

geri kalması için, medreselerden fen derslerini kaldırdı. Din adamları,<br />

fensiz, bilgisiz yetişdirilerek, islâmiyyeti içden yıkmağa başladılar. Bir tarafdan, ilm,<br />

fen yok edildi. Bir tarafdan da, ahlâk, edeb, hayâ ve din bozuldu. İmperatorluk çökdü.<br />

Hâlbuki, islâmiyyet, tecribî ilmleri, fenni, san’ati, endüstriyi, ehemmiyyet ile<br />

emr etmekdedir.<br />

İşte bu devletlerde de din mütehassıslarının bildirdiği belli sebeblerden dolayı,<br />

i’tikâd bozulup, islâmiyyete bağlılık gevşedikçe, duraklama, gerileme başladı.<br />

Nihâyet yok oldular. (Eş-şer’u tahtesseyf) hadîs-i şerîfinin haber verdiği gibi, islâm<br />

güneşi batarak yeryüzü bugünkü hâlini aldı.<br />

Attilânın büyük imperatorluğu da, islâm dîni geldikden sonra olsaydı ve islâm<br />

dîninin getirdiği adâlet duygusu ile bezenmiş olsaydı, onun ölümünden kısa bir zemân<br />

sonra, parçalanmaz, yıkılıp gitmezdi.<br />

Büyük Selçuklu hükümdârı Muhammed Alb Arslanın “rahmetullahi teâlâ<br />

aleyh” [463] hicrî ve [1071] mîlâdî yılında, Malazgirdde rum imperatoru Diojen idâresindeki<br />

ikiyüzbinden ziyâde orduya karşı, kırkbin kahramân ile kazandığı zaferden<br />

sonra, Anadoluya gelip yerleşen ve batı türkleri diye anılan, biz oğuz türklerini,<br />

hıristiyan Avrupalılar, çok kerre, haçlı rûhu ile birleşerek, Anadoludan çıkarmak<br />

için saldırdıkları hâlde, yirminci asrda [14. cü hicrî asrda], büyük bir müslimân<br />

türk milleti hâlinde ayakda tutan, yaşatan en büyük kuvvetin, milletin kalbinde<br />

bulunan sağlam îmânı olduğunda kimin şübhesi vardır?<br />

Onbirinci asr [Hicrî beşinci asr] içinde, türklerin üç büyük dalga hâlinde, üç istikâmetde,<br />

yayılma hareketini biliyoruz:<br />

Birincisi, Gaznevî hükümdârları emrinde, Kalaç ve diğer türk boylarının, Hindistâna<br />

olan yayılmalarıdır ki, buralara islâm dînini ve medeniyyetini de götürdüler.<br />

Bugün Hindistânda yüzmilyonu aşan bir müslimân topluluğunun bulunması,<br />

bu yayılma hareketinin bir netîcesidir. Osmânlı donanması 940 [m. 1533] de Hindistâna<br />

gitdi. Beş sene sonra Ciddeye avdet etdi.<br />

İkincisi, Oğuz türklerinin, Îrândan geçerek, Malazgird zaferinden sonra, Bizans<br />

elinde bulunan Anadoluyu fethidir. Oğuzlar da, islâm dîni ile müşerref olarak gelmiş<br />

idi. Bugün, aradan asrlar geçdiği hâlde, ancak müslimân olarak kalışları sâyesinde,<br />

yine Anadoluda oturuyor ve dünyâ siyâsetine karışıyor.<br />

Üçüncü yayılma hareketi, Karadenizin şimâlinden, Balkanlara doğru oldu. İçlerinde<br />

bir kısm Oğuzlar da bulunan Peçenek ve Koman türkleri, Balkan yarımadasına<br />

yerleşdi. Ne yazık ki, bunlar islâm dîni ile şereflenmiyerek gelmişdi. Etrâflarını<br />

saran hıristiyan devletlerin tazyîki ile, kısa zemânda kendiliklerini unutdular.<br />

An’anelerini gayb etdiler. Eridiler, yok oldular. Hindistânda, Anadoluda ve<br />

başka yerlerde, bugün yaşamakda olan soydaşları gibi olamadılar. Bunlar niçin yaşıyamadı?<br />

Bunlardan kim ve ne kaldı? Bu, niçin böyle oldu?<br />

Görülüyor ki, Türk devletlerini ve milletlerini, ayakda tutan, yaşatan, büyük ve<br />

başlıca kuvvet, îmândır ve islâm dîninde, çok kuvvetli bulunan adâlet, iyilik ve doğruluk<br />

ve fedakârlık kudretidir.<br />

[Batının inanç, örf ve âdet, moda ve ahlâksızlıklarını taklîd etmek medeniyyet<br />

değildir. Müslimân milletin bünyesinde tahrîbât yapmakdır].<br />

Osmânlı devletinde Rus sefîri olarak uzun seneler çalışan İgnatiyef, hâtıralarında,<br />

sultân ikinci Mahmûd hân zemânında, Fener Patrikhânesinin kapısında asılan,<br />

1237 [m. 1821] Rum isyânının baş plânlayıcısı, Patrik Gregoryosun Rus Çarı<br />

Aleksandra yazdığı mektûbu açıklamakdadır. Mektûb ibret vericidir:<br />

– 533 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!