22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

uygun olmaması câizdir. Sigorta bahsine bakınız!] Mu’âmelât ve ukûbât kısmlarını,<br />

zimmîlerin de, ya’nî gayr-ı müslim vatandaşların da öğrenmeleri lâzımdır. Çünki,<br />

zimmînin de mu’âmelâta ve ukûbâta uymasını islâmiyyet emr etmekdedir.<br />

Dâr-ül-islâmda bulunan kâfir müste’minin yalnız mu’âmelâta uyması lâzımdır.<br />

Tefsîr, hadîs ve kelâm ilmlerinden sonra, en şerefli ilm fıkh ilmidir. Fıkh bilgisi<br />

okumak, geceleri nâfile nemâz kılmakdan dahâ sevâbdır. Âlimlerden “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyhim ecma’în” okumak da, yalnız okumakdan dahâ sevâbdır.<br />

Aşağıdaki altı hadîs-i şerîf, fıkhın şerefini göstermeğe kâfîdir.<br />

Allahü teâlâ bir kuluna iyilik etmek isterse, onu dinde fakîh yapar.<br />

Bir kimse fakîh olursa, Allahü teâlâ, onun özlediği şeyleri ve rızkını, ummadığı<br />

yerlerden gönderir.<br />

Allahü teâlânın en üstün dediği kimse, dinde fakîh olan kimsedir. İmâm-ı a’zamın<br />

üstünlüğünü göstermeğe, yalnız bu hadîs-i şerîf yetişir.<br />

Şeytâna karşı bir fakîh, bin âbidden [ibâdet çok yapandan] dahâ kuvvetlidir.<br />

Herşeyin dayandığı bir direk vardır. Dînin temel direği, fıkh bilgisidir.<br />

İbâdetlerin efdali, en kıymetlisi, fıkh öğrenmek ve öğretmekdir.<br />

Hanefî mezhebindeki ahkâm-ı islâmiyye, Eshâb-ı kirâmdan Abdüllah ibni<br />

Mes’ûddan “radıyallahü anh” başlıyan yol ile meydâna çıkarılmışdır. Ya’nî, mezhebin<br />

reîsi olan imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, fıkh ilmini, Hammâddan, Hammâd da,<br />

İbrâhîm-i Neha’îden, bu da Alkamadan, Alkama da, Abdüllah bin Mes’ûddan, bu<br />

da Resûl-i ekremden “sallallahü aleyhi ve sellem” almışdır.<br />

Ebû Yûsüf, Muhammed, Züfer bin Hüzeyl ve Hasen bin Ziyâd, hep, İmâm-ı a’zamın<br />

talebesidir “rahimehümullah”. Bunlardan, imâm-ı Muhammed, din bilgilerinde,<br />

bin kadar kitâb yazmışdır. Talebesinden olan imâm-ı Şâfi’înin annesini nikâh<br />

etdiği için, ölünce, kitâbları, imâm-ı Şâfi’îye mîrâs kalarak, imâm-ı Şâfi’înin bilgisinin<br />

artmasına hizmet etmişdir. Bunun için imâm-ı Şâfi’î (Yemîn ederim ki, fıkh<br />

bilgim, imâm-ı Muhammedin kitâblarını okumakla artdı. Fıkh bilgisini derinleşdirmek<br />

istiyen, Ebû Hanîfenin talebesi ile beraber bulunsun) dedi. Bir kerre de (Bütün<br />

müslimânlar, İmâm-ı a’zamın ev halkı, çoluk çocuğu gibidir) buyurdu. Ya’nî,<br />

bir adam, çoluk çocuğunun nafakasını kazandığı gibi, İmâm-ı a’zam da, insanların,<br />

işlerinde muhtâc oldukları din bilgilerini meydâna çıkarmağı kendi üzerine almış,<br />

herkesi güç bir şeyden kurtarmışdır. İmâm-ı Şâfi’înin ayrı bir mezheb kurması,<br />

İmâm-ı a’zamı beğenmemesi, ondan ayrılması demek değildir. Eshâb-ı kirâmın<br />

“radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” da ayrı mezhebleri vardı. Bununla berâber birbirlerini<br />

çok severler ve hurmet ederlerdi. Feth sûresinin son âyeti buna şâhiddir.<br />

İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh”, fıkh bilgilerini toplayarak, kısmlara,<br />

kollara ayırdığı ve üsûller, metodlar koyduğu gibi, Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” bildirdiği<br />

i’tikâd, îmân bilgilerini de topladı ve yüzlerce talebesine bildirdi. Talebesinden<br />

(İlm-i kelâm) ya’nî îmân bilgileri mütehassısları yetişdi. Bunlardan imâm-ı Muhammed<br />

Şeybânînin yetişdirdiklerinden Ebû Süleymân Cürcânî ve bunun talebelerinden<br />

Ebû Bekr-i Cürcânî meşhûr oldu. Bunun talebesinden de, Ebû Nasr-ı İyâd,<br />

kelâm ilminde, Ebû Mensûr-i Mâtürîdîyi yetişdirdi. Ebû Mensûr, İmâm-ı a’zamdan<br />

gelen kelâm bilgilerini, kitâblara yazdı. Yoldan sapmış olanlarla çarpışarak,<br />

Ehl-i sünnet i’tikâdını kuvvetlendirdi, her tarafa yaydı.<br />

İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh”, hergün sabâh nemâzını câmi’de<br />

kılıp, öğleye kadar tâliblere cevâb verirdi. Öğleden önce, oturduğu yerde (Kaylûle)<br />

yapardı. Güneş zevâle yaklaşınca kaylûle yapmak, ya’nî biraz uyumak sünnet<br />

olduğunu, İbni Âbidîn “rahmetullahi teâlâ aleyh”, bey’-ı fâsid bâbında bildirmekdedir.<br />

(Mevâhib-i ledünniyye)nin rü’yâ ta’bîri faslında ve (Şir’at-ül-islâm)da<br />

yazılıdır. Kaylûlenin öğleden sonra da yapılabileceği, (Mîzân)da yazılıdır.<br />

– 439 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!