22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

câiz olur). Hanefî mezhebinde, ba’zı âlimler, şart etmeden alması câiz olur dedi ise<br />

de, ba’zıları, şartsız hediyye almak da câiz olmaz dedi. Birincisi, kendisine her zemân<br />

hediyye vermesi âdeti olan kimseden alması olup, fetvâ yoludur. İkincisi<br />

ise, takvâ sâhibleri içindir. Borc alanın âkıl ve hicr edilmemiş olması lâzımdır.<br />

Ödünc verirken şart edilmediği hâlde, borclunun, sonradan yüksek fiyâtla,<br />

alacaklıdan mal satın alması câiz ise de, mekrûhdur. Şems-ül-eimme Hulvânî harâm<br />

olur dedi. Fekat, ödünc verme sözleşmesi olmadan önce, meselâ bin lira değerindeki<br />

kumaşı binbeşyüz liraya satın alsa, ayrıldıkdan sonra, tekrâr gelip dörtbin<br />

lira da ödünc alsa, câiz olur ve satana beşbinbeşyüz lira borcu olur. Hâlbuki borcu<br />

beşbin olmak lâzımdır. (Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, böyle mu’âmeleye yüzde<br />

beşden fazla olmamak şartı ile câiz olur denildi. Yüzde beşden fazla farklı ödünc<br />

verirse, ya’nî ödünc vermeden önce, (Mu’âmele) ile, satacağı malın fiyâtı, ödünc<br />

verdiği paranın, yüzde beşinden fazla olursa, harâm olur ve böyle ödünc veren habs<br />

olunur. İbni Âbidîn “rahmetullahi aleyh” (Dürr-ül-muhtâr)ın bu satırlarını geniş<br />

açıklıyor. Sultânın emri ile, yüzde onbeşe kadar mu’âmele ile satış fetvâsı verildiğini,<br />

buna câiz diyen âlimleri ve büyük fıkh kitâblarını bildiriyor. (Bezzâziyye) fetvâsında,<br />

sarf bahsinde diyor ki, (Ribh ile ödünc istiyen muhtâc kimse, buna bir malı<br />

on liraya satsa ve teslîm etse, ödünc verecek olan da, bu malı, sonra o kimseye<br />

on iki liraya satsa câiz olur. Satışı, ödünc verildikden sonra yapmak iyi olur. Mal,<br />

ödünc verenin ise, bunu ödünc isteyene, dilediği bir müddetle, meselâ oniki liraya,<br />

veresiye satar. Malı teslîm alınca, üçüncü kimseye on liraya satıp teslîm eder.<br />

Bu kimse, ödünc verene on liraya peşin satıp, malı buna verir. Aldığı on lirayı,<br />

ödünc isteyene vererek borcunu öder. (Bahr)de diyor ki, (On lira alacağı olan bir<br />

kimse, belli zemân sonra onüç lira almak isterse, borclusundan bir malı bu on lira<br />

karşılığı satın alıp, malı kabz etdikden sonra, belli zemân sonra ödemek üzere,<br />

ona onüç liraya satar).<br />

İslâm mahkemelerinde yüzde onbeşe kadar mu’âmele ile satış da’vâları kabûl<br />

ediliyordu. Meselâ, [1288] de basılan (Dürr-üs-sukûk) adındaki kitâbda, sultân Abdülmecîd<br />

hân “rahmetullahi teâlâ aleyh” zemânındaki şer’ıyye mahkemelerinin birkaçyüz<br />

karâr sûreti yazılıdır. İkinci cild, altmışbeşinci [65] sahîfede diyor ki: Alî<br />

ağa, Velî ağa karşısında ikrâr-ı kelâm ediyor. İşbu Velî ağa, malından bana üçbin<br />

kuruş ödünc teslîm etdikde, ben dahî teslîm aldım. Bu para ve semeni işbu târîhden<br />

bir sene temâmına değin müeccel, yine Velî ağadan satın aldığım bir cild<br />

(Kudûrî) kitâbı semeninden dahî dörtyüzelli kuruş ki, cem’an üçbindörtyüzelli kuruş<br />

deynimdir, dedikde, tasdîk olundu). Dörtyüzelli kuruş, üçbin kuruşun yüzde<br />

onbeşi olduğundan, câiz görülmüşdür.<br />

Fâiz günâhından kurtulmak için (Iyne) yolu ile de ödünc vermek câiz olur denilmişdir.<br />

İbni Âbidîn (Sarf) ve (Kefâlet) sonunda buyuruyor ki, (Iyne satışında<br />

zengin on lira değerindeki malı fakîre meselâ oniki liraya veresiye satar. Fakîr, malı<br />

alıp, başkasına, peşin on liraya satarak, on lira almış olur. Zengine oniki lira borclu<br />

olur. İmâm-ı Ebû Yûsüfe göre câizdir. (Feth-ul-kadîr)de mekrûh bile olmadığı<br />

yazılıdır. İmâm-ı Muhammede göre câiz değildir.) (Hadîka) ve (Berîka) kitâblarında<br />

diyor ki, (Iyne, bir malı veresiye satıp, bunu aynı meclisde, bu müşterîden<br />

peşin ve ucuz satın almakdır. İkinci semen ayn, ya’nî peşin olduğu için, böyle satışa,<br />

(Iyne satışı) denildi. İki semen, önceden karârlaşdırılıp şart edilirse, sözbirliği<br />

ile harâmdır. Önceden şart edilmezse, Şâfi’îde câiz olur. Müşterî, bu malı aynı<br />

meclisde, başkasına satarsa, câizdir. Hadîs-i şerîfde, (Iyne satışı yaparsanız ve<br />

cihâdı terkedip, zirâ’at ile uğraşırsanız, Allahü teâlâ sizi zelîl eder. Dîninize dönmedikce,<br />

bu zilletden kurtulamazsınız!) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf, harâm olan<br />

Iyne satışını bildirmekdedir. Eshâb-ı kirâm, halâl olan Iyne satışı yapardı. Meselâ,<br />

bir zengin, ödünc isteyen bir fakîre, bir malı ikibin liraya veresiye satar. Başkasını<br />

gönderip, bu da kendi için o malı fakîrden bin liraya peşin alır. Sonra zen-<br />

– 826 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!