22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

39 — ÜÇÜNCÜ CİLD, 63. cü MEKTÛB<br />

Bu mektûb, mîr Mensûr için yazılmışdır. Allahü teâlânın ihâta, kurb ve ma’ıyyet<br />

sıfatları üzerinde ince bilgiler vermekdedir:<br />

Allahü teâlâ için söylenen Kurb ve Ma’ıyyet ve İhâta ve Sereyân ve Vasl ve İttisâl<br />

ve Tevhîd ve İttihâd gibi sözler, Müteşâbihât ve Şathiyyât cinsindendirler. Bu<br />

sözlerle, bizim anladığımız şeyler bildirilmemişdir. Bu sözleri işitince, akla, hayâle<br />

gelen şeylerin hiçbiri Allahü teâlâda yokdur. Allahü teâlânın bunlarla hiçbir ilgisi,<br />

ilişiği yokdur. Tesavvuf yolunun sonuna doğru şu kadar anlaşıldı ki, Allahü<br />

teâlânın kurb ve ittisâli, aynada görülen şeylerin aynaya olan kurb ve ittisâli gibidir.<br />

Aynada görünen şeylerden hiçbiri aynada yokdur. Görüntüden başka birşey<br />

değildirler. Bunların aynaya olan kurb ve ittisâli, vehm olunan, hayâlde bulunan<br />

şeylerin, dışarda var olan şeylere yakın ve bitişik denilmeleridir. Allahü teâlâ, hakîkî<br />

vardır. Âlem ise, his ve vehm mertebesinde var görünmekdedir. Bunun için,<br />

Allahü teâlânın mahlûklara yakın olması ve bitişik olması, dışarda var olan şeyin,<br />

hayâlde bulunan, vehm olunan şeye yakın olması, bitişik olmasıdır. Bundan dolayı,<br />

kurb ve ma’ıyyet gibi sözleri, Allahü teâlâ için söylemek câiz olmakdadır. Pis,<br />

çirkin şeylerin aynada görünmesi ve aynanın bunlar ile kurb ve ihâtası bulunması,<br />

ayna için bir ayb ve kusûr olmaz. Çünki, ayna dışarda vardır. Aynada görünenler<br />

ise, dışarda yokdurlar. Yok olan şeyin kötülükleri, kusûrları, var olan şeye te’sîr<br />

etmez. Böyle olmakla berâber, Allahü teâlâ, âlemi his ve vehm mertebesinde yaratdığı<br />

hâlde, bunların geçici olmamalarını, sonsuz kalmalarını istedi. Bunun için,<br />

dışarda var olanın hâssalarını, özelliklerini bunlara verdi. Vehmde var olanlara,<br />

dışarda var olanın sıfatlarını, işlerini ihsân eyledi. Bunun için vehmde olan kurb,<br />

ihâta gibi şeyleri, dışarda bulunan kurb ve ihâta gibi yapdı. Hayâl olan şeyleri, hakîkat<br />

şekline sokdu. Bunu iyi anlatabilmek için, misâl olarak deriz ki, dışarda güzel<br />

birşeyi görmek tatlı geldiği gibi, onun aynadaki hayâlini görmek, vehmde bulundurmak<br />

da tatlı gelmekde, sevilmekdedir. Hâlbuki, o şeyin kendisi dışarda vardır.<br />

Aynada görmek ise, hayâl ve vehm olup, kendisi değildir. Fekat, te’sîrleri, işleri<br />

birbirlerine benzemekdedir. Allahü teâlâ, lutf ve ihsân ederek, mevhûm olan<br />

şeylerin te’sîrlerini, işlerini, mevcûd şeylerin te’sîrlerine, işlerine benzetdiği için,<br />

mevhûm olanlarda, mevcûda ihsân edilen ni’metlerden pay almak ümmîdi hâsıl oldu.<br />

Hakîkî var olana yakın olmak, kavuşmak devletinin müjdeleri belirdi. Arabî<br />

beyt tercemesi:<br />

Ni’mete kavuşanlara âfiyet olsun.<br />

Zevallı âşık da, birkaç damlayla doysun!<br />

Allahü teâlâ, bu çok kıymetli ni’metini dilediğine ihsân eder. Allahü teâlâ, büyük<br />

ni’metler sâhibidir.<br />

İyi biliniz ki, Kurb [yakın olmak] ve İttisâl [kavuşmak] gibi sözleri, yukarıda bildirdiğimizden<br />

başka dürlü anlamak, Allahü teâlâyı, mahlûklarına benzetmek,<br />

maddeleşdirmek olur. En iyisi, Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiş olan bu kelimelere inanmalı,<br />

nasıl olduklarını düşünmemelidir. Nasıl olduklarını araşdırmamalı, Allahü<br />

teâlâ bilir demelidir. Bunlar, yukarıda bildirdiğimiz gibi düşünülürse, müteşâbih<br />

olmakdan çıkar, mücmel ve müşkil olabilirler. Herşeyin doğrusunu yalnız Allahü<br />

teâlâ bilir.<br />

Resûlullah, gündüz olurdu sâim,<br />

Gece de, nemâza olurdu kâim.<br />

Ümmet isen, ol Müctebâya,<br />

Sünnete, mekrûha dikkat et dâim.<br />

– 925 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!