22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

(Bostân)da, yüzüncü bâbda buyuruyor ki, (Nu’mân bin Beşîr, Resûlullahın<br />

yanına geldi. Parmağında altın yüzük vardı. (Cennete girmeden önce, niçin Cennet<br />

zînetini kullanmışsın?) buyurdu. Demir yüzük kullanmağa başladı. Bunu görünce,<br />

(Niçin Cehennem eşyâsı taşıyorsun?) buyurdu. Bunu da çıkardı. Bronz, ya’nî<br />

tunçdan yüzük takdı. Bunu görünce, (Niçin sende put kokusu duyuyorum?) buyurdu.<br />

Nasıl yüzük kullanayım, yâ Resûlallah dedi. (Gümüş yüzük takabilirsin. Ağırlığı<br />

da bir miskâli geçmesin ve sağ eline tak!) buyurdu. Amr ibni Şu’âyb diyor ki,<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, altın ve demir yüzükleri çıkartır, gümüş<br />

yüzüklere mâni’ olmazdı). Bunlar, (Mevâhib-i ledünniyye)de de yazılıdır.<br />

Her taşdan ve ma’denden yüzük taşı yapmak câizdir.<br />

Şimdi, altın yüzük takanlar arasında, (Eshâb fakîr oldukları için, altın yüzük yasak<br />

edildi. Fakîrlere harâm ise de, zenginlere câizdir) diye fetvâ verenleri işitiyoruz.<br />

Bu sözleri, hiçbir esâsa dayanmamakdadır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

altın yüzüğü yasak ederken, sebebini de bildirdi. Fakîrlere değil, her erkeğe<br />

yasak etdi. Yalnız fakîrlere harâm olsaydı, fakîr kadınlara da harâm olurdu. Bundan<br />

başka, yalnız altını değil, çok ucuz olan başka ma’denlerden yüzük takmağı da<br />

yasak etmişdir. Şunu da bildirelim ki, gümüşden başka yüzüklerin erkeklere yasak<br />

edilmesi, Medînede iken oldu. Eshâb-ı kirâmın fakîr olduklarını bildiren haberler<br />

ise, hicretden önce Mekkede iken idi. Bedr gazâsında bulunan üçyüzbeş Sahâbîden<br />

altmış dört adedi Muhâcir olduğuna göre, Mekkede îmâna gelenlerin sayısı yüzden<br />

azdı. Medîneli Ensârın fakîr olanları ile Muhâcirlerin fakîrleri, (Mescid-i nebî)<br />

yanındaki (Soffa) denilen büyük çardak altında yaşarlar, ilm öğrenmek ve öğretmekle<br />

uğraşırlar, ömrlerinin çoğu Resûlullah ile birlikde cihâd etmekle geçerdi.<br />

Bunlara (Eshâb-ı soffa) denirdi. Sayıları değişirdi. Çok zemân yetmiş kişi olurdu.<br />

Çoğu şehîd oldu. Bunlardan başka bütün Eshâb zengin idi. İçlerinde çok zengin<br />

olanları az değildi. (Bostân) kitâbının sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” yetmişinci<br />

sahîfesinde diyor ki, (Zübeyr bin Avvâm “radıyallahü teâlâ anh” ölünce, mîrâscılarının<br />

herbirine kırkbin dirhem gümüş kaldı. Abdürrahmân bin Avf “radıyallahü<br />

teâlâ anh”, hastalığında boşamış olduğu zevcesine, mîrâsının yirmidörtde<br />

birinin verilmesini söylemişdi. Buna seksenüçbin altın verildi. Hazret-i Talhanın<br />

“radıyallahü teâlâ anh” günlük geliri, bin altın idi). Bunların üçü de Cennetle<br />

müjdelenmiş idi. Hazret-i Osmânın “radıyallahü teâlâ anh” servetinin hesâbı bilinemedi.<br />

Zekât ve ganîmet ve ticâret sebebi ile Medînede fakîr kimse kalmadı. Altın<br />

yüzüğün yasak edilmesini fakîrliğe bağlamak istiyenlerin pek çürük ipe sarılmakda<br />

oldukları meydândadır. Dört mezhebde de harâm olan birşeyin harâm olduğuna<br />

inanmak lâzımdır. Bulunduğu mezhebin harâm dediğini değişdirmeğe<br />

kalkışarak, âyet-i kerîmelere veyâ hadîs-i şerîflere başka ma’nâ verenin mezhebsiz<br />

olduğu anlaşılır. Mezhebsiz olan da, yâ sapık veyâ kâfir olur. (Hadîka)da, dil âfetlerinde<br />

diyor ki, (Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yüzük taşında üç<br />

satır yazılı idi. Birinci satırda (Muhammed), ikincisinde (Resûl), üçüncüsünde<br />

(Allah) yazılı idi. Vefât edince, bunu hazret-i Ebû Bekr, bundan sonra hazret-i Ömer<br />

kullandı. Sonra Osmân “radıyallahü teâlâ anhüm” kullanırken, (Erîs) kuyusuna düşürdü.<br />

Çok mal sarf etdi ise de, bulunamadı. Bu iş fitne çıkmasına sebeb oldu).<br />

Hazret-i Ebû Bekrin yüzüğünde, (Ni’mel kâdir Allah) yazılı idi. Hazret-i Ömerin<br />

(Kefâ bil-mevt vâ’ızan yâ Ömer), hazret-i Osmânın (Le-nasbirenne), hazret-i<br />

Alînin (El-mülkü lillah) yazılı idi. Hazret-i Hasenin yüzüğünde, (El-izzetü lillah)<br />

yazılı idi. Hazret-i Mu’âviyenin yüzüğünde (Rabbigfir-lî), İbni Ebî Leylânın<br />

(Ed-dünyâ garûrün), İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin (Kul-il-hayr ve illâ fesküt),<br />

imâm-ı Ebû Yûsüfün (Men amile bi-re’yihî nedime), imâm-ı Muhammedin (Men<br />

sabere zafire), imâm-ı Şâfi’înin (El-Bereketü fil kanâ’a) yazılı idi. Yüzüklerini mühr<br />

olarak kullanırlardı. Osmânlı pâdişâhlarının mührlerine, (Tuğra) denir. Tuğraları<br />

yüzüklerinde değildi. Tuğrayı, buna mahsûs vezîr taşırdı. Her tuğrada pâdişâhın<br />

– 621 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!