22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

55 — ÖLÜM, ÖLÜME HÂZIRLANMAK<br />

Aşağıdaki bilgiler, seyyid Abdülhakîm bin Mustafâ efendi “rahmetullahi<br />

aleyh”in (Sefer-i âhıret) risâlesinden alınmışdır. Bu risâle basılmamışdır:<br />

Îmânı olan ve aklı olan ve bâliğ olan erkek ve kadınlara, (Mükellef) denir. Mükellef<br />

olanların, ölümü çok hâtırlaması sünnetdir. Çünki, ölümü çok hâtırlamak,<br />

emrlere sarılmağa ve günâhlardan sakınmağa sebeb olur. Harâm işlemeğe cesâreti<br />

azaltır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Lezzetleri<br />

yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hâtırlayınız!). Tesavvufculardan ba’zıları,<br />

hergün bir kerre hâtırlamağı âdet edinmişdi. Muhammed Behâeddîn-i Buhârî<br />

“kuddise sirruh” hergün yirmi kerre, kendini ölmüş, mezâra konmuş düşünürdü.<br />

Ölmek, yok olmak değildir. Varlığı bozmıyan bir işdir. Mevt, rûhun bedene olan<br />

bağlılığının sona ermesidir. Rûhun, bedenden ayrılmasıdır. Mevt, insanın bir hâlden<br />

başka bir hâle dönmesidir. Bir evden, bir eve göç etmekdir. Ömer bin Abdül’azîz<br />

“rahmetullahi aleyh” buyurdu ki, (Sizler, ancak ebediyyet, sonsuzluk<br />

için yaratıldınız! Lâkin bir evden, bir eve göç edersiniz!). Mevt, mü’mine hediyyedir,<br />

ni’metdir. Günâhı olanlara musîbetdir. Fakîrlere râhat, zenginlere azâbdır.<br />

Akl, Allahü teâlânın hediyyesidir. Cehâlet, doğru yoldan çıkmağa sebebdir. Zulm,<br />

insanın çirkinliğidir. İbâdet, gözün nûru olan, sevinc ve neş’edir. Allah korkusundan<br />

ağlamak, kalbin cilâsıdır. Kahkaha ile gülmek, kalbin zehridir. İnsan, ölümü<br />

istemez. Hâlbuki mevt, fitneden hayrlıdır. İnsan yaşamağı sever. Hâlbuki mevt, ona<br />

hayrlıdır. Sâlih olan mü’min, mevt ile, dünyânın eziyyet ve yorgunluğundan kurtulur.<br />

Zâlimlerin ölümü ile, memleketler ve kullar râhata kavuşur. Din düşmanlarından<br />

bir zâlimin ölümünde, hâtıra gelen eski bir beyti buraya yazmak uygundur.<br />

Beyt:<br />

Ne kendi etdi râhat, ne âleme verdi huzûr,<br />

yıkıldı gitdi cihândan, dayansın ehl-i kubûr.<br />

Mü’minin rûhunun bedenden ayrılması, esîrin habsden kurtulması gibidir.<br />

Mü’min öldükden sonra, bu dünyâya geri gelmek istemez. Yalnız şehîdler, dünyâya<br />

geri gelip, bir dahâ şehîd olmak ister. Dünyânın iyiliği gitdi. Kederleri kaldı.<br />

Bundan dolayı ölüm, her müslimân için hediyyedir. Bir adamın dînini, ancak<br />

kabri korur. Mü’minlere yapılacak ikrâmlardan birincisi, ölümdeki sevincdir.<br />

Mü’mini râhatlandıran, ancak Allahü teâlâya kavuşmakdır. Her mü’mine mevt, hayâtından<br />

dahâ iyidir. Kâfirlere de mevt fâidelidir.<br />

Çabuk tükenen şeyin peşinde koşuyorsunuz. Sonsuz kalacak şeye bakmıyor, ondan<br />

kaçıyorsunuz! Bir kimsenin ölümünde hayr yok ise, hayâtında da hayr yokdur.<br />

Allahü teâlâya kavuşdurduğu için, mevt sevilir. Sevdiğim adamın kalmasını da severim.<br />

Ölmesini de severim. Dost dosta kavuşmak istemez mi? Azrâîl “aleyhisselâm”,<br />

İbrâhîm aleyhisselâmdan rûhunu almak için izn istedikde, (Dost, dostun cânını<br />

alır mı?) dedi. Allahü teâlâ, Azrâîl “aleyhisselâm” ile haber gönderip, (Dost<br />

dosta kavuşmakdan kaçınır mı?) buyurunca, (Yâ Rabbî! Rûhumu hemen al!) diye<br />

düâ eyledi.<br />

Allahü teâlânın emrlerine uyan bir mü’mine, ölümden dahâ sevincli birşey olmaz.<br />

Allahü teâlâya kavuşmağı seven mü’min, mevti ister. Mevt, dostu dosta kavuşduran<br />

bir köprüdür. Kavuşmak şevkı, büyük ve yüksek derecedir. Bu dereceye<br />

yükselen mü’min, mevtin gecikmesini istemez. Rabbine iştiyâkından dolayı, Ona<br />

kavuşmağı, Onu görmeği sever. Cenneti seven ve ona hâzırlanan insan mevti sever.<br />

Çünki, mevt olmayınca, Cennete girilmez.<br />

Bir kimsenin îmân ile öleceği son nefesde belli olur. Bir insan, bu devlete kavuşunca,<br />

Allahü teâlânın ihsânları başlar. Bu ânda, elbette sevinir. Se’âdet sâhibi<br />

ol kimsedir ki, Azrâîl “aleyhisselâm” gelip, (Korkma, Erhamürrâhimîne gidi-<br />

– 988 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!