22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ya itâ’at edilmiş olmaz. Anaya, babaya şükr edilmedikce, Allahü teâlâya şükr edilmiş<br />

olmaz. Malın zekâtı verilmedikce, nemâzlar kabûl olmaz). Ey gaflet şerâbının<br />

serhoşu! Dünyânın zevk ve safâsı peşinde, dahâ ne kadar koşacaksın? Bu kıymetli<br />

ömrü harâmdan, halâldan mal yığmakda, ne zemâna kadar ziyân edeceksin? İslâmiyyetin<br />

emr ve yasaklarına aldırış etmezsin! Azrâîl aleyhisselâmın gelip cânını<br />

zorla alacağı, ecel arslanı pençesini sana takacağı, can verme acılarının başına<br />

geleceği, şeytânın, îmânını çalmak için kasd edeceği, dostlarının, vah vah öldü, siz<br />

sağ olun, diye evlâdına ta’ziye edecekleri vakti düşün! Firâk sesi gelip, bize yarayan<br />

birşey yapmadın. Hep beğenmediklerimizi işledin. Biz de sana, senin bize yapdığın<br />

gibi yaparız, diyecekleri zemândan korkmuyor musun?<br />

Düşün, kabr ve âhıret süâllerine ne cevâb hâzırladın? Allahü teâlânın tekdîrine<br />

ne behâne yapacaksın? Kendine acı! Süâle çekileceksin. Hâlbuki, verecek cevâbın<br />

yok. Cehenneme girersen, ateşine dayanamazsın. Kendine ve herkese öyle<br />

iyilik et ki, başkası iyilik yapınca, sen yapdın sansınlar. Kendine ve kimseye kötülük<br />

etme ki, başkası bir fenâlık yapınca, sen yapdın sanmasınlar.<br />

(Sahîh-i Müslim)deki bir hadîs-i şerîfde, (Ey Âdem oğlu! Benim malım, benim<br />

malım dersin. O maldan senin olan, yiyerek yok etdiğin, giyerek eskitdiğin ve Allah<br />

için vererek, sonsuz yaşatdığındır) buyuruldu. Eğer malını seviyorsan, niçin düşmanlarına<br />

bırakıp da gidiyorsun. Sevdiğinden ayrılma, berâber götür! Hepsini veremezsen,<br />

bâri kendini de, bir vâris yerine koyup, hisseni âhıret yolunda gönder.<br />

Bunu da yapamazsan, bâri, zekâtını ver de, azâbdan kurtul! Nükte [güzel ma’nâlı<br />

söz]: Hiratlı üstâd, Hâce Abdüllah-i Ensârî diyor ki: (Malı seviyorsan, yerine sarf<br />

et de, sana sonsuz arkadaş olsun! Eğer sevmiyorsan, yi de, yok olsun!).<br />

Hikâye: Ferîdeddîn-i Attâr, (Tezkire-tül-Evliyâ) kitâbında diyor ki: (Cüneyd-i<br />

Bağdâdî, yedi yaşında idi. Mektebden gelince, babasını ağlıyor görüp sordu: Bugün,<br />

zekât olarak, dayın Sırrî Sekâtîye birkaç gümüş göndermişdim, almamış.<br />

Kıymetli ömrümü, Allah adamlarının, beğenip almadığı gümüşler için geçirmiş olduğuma<br />

ağlıyorum, dedi. Cüneyd, babacığım, o parayı ver, ben götüreyim deyip,<br />

dayısına gitdi. Kapıyı çaldı. Dayısı sorunca, ben Cüneydim. Dayıcığım kapıyı aç ve<br />

babamın zekâtı olan bu gümüşleri al! dedi. Dayısı, almam, deyince, Cüneyd: (Adl<br />

edip, babama emr eden ve ihsân edip, seni serbest bırakan Allahü teâlâ için al!)<br />

dedi. Sırrî: (Babana ne emr etdi ve bana ne ihsân etdi?) dedi. Cüneyd: (Babamı zengin<br />

yapıp, zekât vermesini emr etmekle adâlet eyledi. Seni de fakîr yapıp, zekâtı<br />

kabûl etmek ve etmemek arasında serbest bırakmakla ihsân eyledi) dedi. Bu söz,<br />

Sırrînin hoşuna gidip, (Oğlum! Gümüşleri kabûl etmeden önce, seni kabûl etdim)<br />

dedi. Kapıyı açıp parayı aldı. (Riyâd-un-nâsıhîn)in sözü burada temâm oldu.<br />

Âdem oğlu aç gözünü, yeryüzüne kıl, bir nazar,<br />

gör bu latîf çiçekleri, hangi kuvvet yapar, bozar.<br />

Herbir çiçek bir nâz ile, öğer Hakkı, niyâz eder,<br />

kurdlar, kuşlar, durmaz söyler, ol Hâlıka âvâz eder.<br />

Öğer onun kâdirliğin, herbir işe hâzırlığın,<br />

ille onun kâhirliğin, anlayınca, rengi döner.<br />

Rengi döner günden güne, toprağa dökülür yine,<br />

bu ibretdir anlayana, hakîkatı, ârif sezer.<br />

Ger bu sırrı duya idin, yâ bu gammı yiye idin,<br />

yerinde eriye idin, insan değil misin, meğer.<br />

Bilir, gelen gider imiş, konan geri göçer imiş,<br />

mevt şerbetin içer imiş, her kim, bu ma’nâdan geçer.<br />

– 312 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!