22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(Fetâvâ-i Sirâciyye)de diyor ki, (Nemâzda eşhedü en lâ... derken, şehâdet parmağı<br />

ile işâret mekrûhdur. (Kübrâ) kitâbı da böyle diyor. Âlimler bunu beğeniyor.<br />

Fetvâ da böyle verilmişdir. Çünki, nemâzda sâkin, hareketsiz olmak lâzımdır).<br />

(Gıyâsiyye) ve [(Bezzâziyye)] fetvâ kitâbında diyor ki, (Otururken şehâdet<br />

parmağı ile işâret edilmez. Fetvâ böyledir. Muhtâr olan, beğenilen de budur).<br />

(Câmi’ur-rumûz) kitâbında diyor ki, (İşâret edilmez ve parmak bükülmez.<br />

Mezhebin üsûl bilgilerine göre böyledir. Zâhidînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” kitâbında<br />

da böyledir. Fetvâ da böyle verilmişdir. (Mudmerât), (Velvâlciyye), (Hulâsa)<br />

ve dahâ başka kitâblarda da böyle yazılıdır. Büyüklerimiz, parmak ile işâret<br />

etmenin sünnet olduğunu da bildirmekdedir).<br />

[(Câmi’ur-rumûz) kitâbı, (Nikâye) kitâbının şerhidir. (Nikâye) de, (Vikâye) kitâbının<br />

muhtasarıdır. (Mudmerât) kitâbı, Kudûrî kitâbının şerhidir.]<br />

(Hazânet-ür-rivâyât) kitâbında, (Tâtârhâniyye) kitâbından alarak diyor ki, (Teşehhüdde<br />

otururken, lâ ilâhe illallah derken, sağ el şehâdet parmağı ile işâret eder<br />

mi? İmâm-ı Muhammed “rahmetullahi teâlâ aleyh”, bunu, üsûl haberlerinde bildirmedi.<br />

Sonra gelenler, başka başka söyledi. Bir kısm âlimler, işâret edilmez, dedi.<br />

(Kübrâ) da böyle yazıyor. Fetvâ da böyledir. Bir kısmı ise, işâret edilir, dedi).<br />

(Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, (Nemâzda şehâdet kelimesini okurken, şehâdet<br />

parmağı ile işâret edilmez. Fetvâ böyledir. (Velvâlciyye), (Tecnîs), (Umdetülmüftî)<br />

ve bütün fetvâ kitâblarında böyle yazılıdır. Fekat, bu kitâbları şerh edenler, meselâ<br />

Kemâl, Halebî, Bâkânî işâret edilir. Nitekim imâm-ı Muhammed, Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” işâret ederdi diye haber verdi. (Muhît) kitâbında da, işâret etmenin<br />

sünnet olduğu yazılıdır, diyorlar. İbni Âbidîn (Muhît)den sünnet-i gayr-i<br />

müekkede olduğu anlaşılmakdadır. Nitekim (Aynî) ve (Tuhfe), müstehab olduğunu<br />

bildiriyor, diyor. Şernblâlî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Nûr-ül-îzâh) kitâbında, (Sahîh<br />

olan, şehâdet parmağı ile işâret etmekdir) diyor ve buna Tahtâvî, i’tirâz ediyor.<br />

Görülüyor ki, işâret etmenin harâm olduğunu söyliyen âlimler vardır. Mekrûh olduğunu<br />

bildiren fetvâlar mevcûddur. İşâret edilmez, parmak bükülmez, üsûl haberleri<br />

böyledir, diyenler çokdur. O hâlde, bizim gibi mukallidlerin, hadîs-i şerîf vardır<br />

diyerek, işâret etmeğe kalkışmamız ve böylece, birçok müctehidlerin fetvâları<br />

ile harâm veyâ mekrûh ve yasak olduğu bildirilen bir işi yapmamız doğru olmaz. Yasak<br />

olduğunu bildiren fetvâlar karşısında, Hanefî mezhebindeki bir kimsenin, parmakla<br />

işâret etmesi, iki fikri gösterir: 1- İctihâd derecesinde yüksek olan bu din âlimlerinin,<br />

işâret edileceğini bildiren meşhûr hadîslerden haberleri yok imiş, demek olur.<br />

2- Yâhud, hadîs-i şerîfleri işitmişler, fekat, bu hadîslere uymamışlar. Kendi kafaları,<br />

düşünceleri ile hareket etmişler demek olur. Bu fikrlerin ikisi de, çok bozukdur.<br />

Böyle sanmak için, pek bayağı veyâ çok inâdcı olmak gerekir. (Tergîb-üs-salât) kitâbındaki<br />

(Eski âlimler, nemâzda şehâdet parmağı ile işâret ederdi. Sonraları,<br />

şî’îler bu işde taşkınlık yapdığından, sonra gelen Hanefî âlimleri, işâret etmeği,<br />

Ehl-i sünnete yasak etdi. Böylece, sünnîler, şî’îlerden ayırd edilmiş oldu) sözü de kıymetli<br />

kitâblardaki haberlere uygun değildir. Çünki, âlimlerimizin (Zâhir üsûlü), işâret<br />

etmemeği ve parmağı bükmemeği bildiriyor, ya’nî, eski âlimler işâret edilmez,<br />

buyurmuşdur. O hâlde, bu işin, şî’îlik ile bir ilgisi yokdur. İşâret edilmiyeceğini bildiren<br />

din büyüklerine karşı, edeb ve saygımızı takınarak, bize düşen söz şöyle olmalıdır:<br />

(Bu büyükler, işâret etmenin harâm veyâ mekrûh olacağına bir delîl, vesîka elde<br />

etmeselerdi, harâm veyâ mekrûh demezlerdi. İşâret etmenin sünnet ve müstehab<br />

olduğunu bildiren haberleri söyledikden sonra, (Böyle demişler ise de, doğrusu işâretin<br />

harâm olduğudur) buyurmazlardı. Demek ki, bu din büyükleri, işâretin sünnet<br />

ve müstehab olduğunu gösteren haberlerin değil, belki yasak olduğunu gösteren<br />

vesîkaların doğru olduğunu anlamışlardır). Sözün kısası, bizim gibi câhillerin,<br />

birkaç hadîs-i şerîf işitmemiz, delîl ve sened olamaz. Din büyüklerinin sözlerini red<br />

etmemize sebeb olamaz. Eğer, (Biz şimdi, onların anladıklarının yanlış olduğunu gös-<br />

– 269 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!