22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ler, tevbeyi gecikdirenler ziyân etdi. Lokman hakîm Velî veyâ Peygamber idi<br />

“radıyallahü teâlâ anh”. Oğluna nasîhat ederek, (Oğlum, tevbeyi yarına bırakma!<br />

Çünki, ölüm ânsızın gelip yakalar) dedi. İmâm-ı Mücâhid buyuruyor ki, (Her sabâh<br />

ve akşam tevbe etmiyen kimse, kendine zulm eder). Abdüllah ibni Mubârek<br />

buyurdu ki, (Harâm olarak ele geçen bir kuruşu, sâhibine geri vermek, yüz kuruş<br />

sadaka vermekden dahâ sevâbdır). Âlimlerimiz buyuruyor ki, (Haksız alınan bir<br />

kuruşu sâhibine geri vermek, kabûl olan altıyüz hacdan dahâ sevâbdır). Yâ Rabbî!<br />

Kendimize zulm etdik. Bize acımaz, afv etmezsen, hâlimiz pek fenâ olur.<br />

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Allahü teâlâ buyuruyor<br />

ki: Ey kulum! Emr etdiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak<br />

etdiğim harâmlardan sakın, vera’ sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâ’at eyle, insanların<br />

en ganîsi olursun, kimseye muhtâc kalmazsın). Peygamberimiz “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” Ebû Hüreyreye “radıyallahü anh” buyurdu ki, (Vera’ sâhibi<br />

ol ki, insanların en âbidi olursun!). Hasen-i Basrî “rahmetullahi aleyh” buyurur<br />

ki, (Zerre kadar vera’ sâhibi olmak, bin nâfile oruc ve nemâzdan dahâ hayrlıdır).<br />

Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” buyurdu ki, (Kıyâmet günü Allahü teâlânın<br />

huzûrunda kıymetli olanlar vera’ ve zühd sâhibleridir). Mûsâ aleyhisselâma<br />

vahy edilmişdir ki, (Bana yaklaşanlar, sevgime kavuşanlar içinde, vera’ sâhibleri<br />

gibi yaklaşan olmaz). Büyük âlimlerden ba’zısı buyurdu ki, (Bir kimse, şu on<br />

şeyi, kendine farz bilmedikce, tam vera’ sâhibi olmaz: Gîbet etmemeli. Mü’minlere<br />

sû-i zan etmemeli, kötü bilmemeli. Kimse ile alay etmemeli. Yabancı kadınlara,<br />

kızlara bakmamalı. Doğru söylemeli. Kendini beğenmemek için, Allahü teâlânın,<br />

kendisine yapdığı ihsânları, ni’metleri düşünmeli. Malını halâl yere harc<br />

edip, harâmlara vermemeli. Nefsi, keyfi için, mevkı’ makâm istemeyip, buraları<br />

insanlara hizmet yeri bilmeli. Beş vakt nemâzı vaktinde kılmağı birinci vazîfe bilmeli.<br />

Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği îmân ve işleri iyi öğrenip, kendini bunlara<br />

uydurmalı. Yâ Rabbî! Bizlere ihsân etdiğin nûru, hidâyeti artdır. Bizi afv et!<br />

Sen herşeyi yapabilirsin).<br />

Kerem, şefkat ve ihsân sâhibi kıymetli efendim! Bütün günâhlara tevbe etmek<br />

nasîb olur ve vera’ ile takvâ [ya’nî harâmların ve şübheli olanların hepsinden<br />

sakınmak] müyesser olursa, büyük ni’met, yüksek devlet ele geçmiş olur. Bu, ele<br />

geçmezse, ba’zı günâhlara tevbe etmek ve ba’zı harâmlara vera’ eylemek de<br />

ni’metdir. Bu ba’zıların bereket ve nûrları, belki hepsine sirâyet eder de, bütün günâhlara<br />

tevbe etmeğe ve tam vera’ sâhibi olmağa yol açar. (Birşeyin bütünü ele geçmezse,<br />

hepsini elden kaçırmamalıdır) buyuruldu. Yâ Rabbî, bize beğendiğin şeyleri<br />

yapmak nasîb eyle! Peygamberlerin en yükseği, efendisi, izzet, şeref yolcularının<br />

reîsi olan Muhammed Mustafânın “aleyhi ve aleyhim ve alâ âl-i küllin minessalevâti<br />

efdalühâ ve minetteslîmâtî ekmelühâ” sadakası olarak, bizleri senin dîninde<br />

bulunmakdan ve sana itâ’at etmekden ayırma!<br />

[Dünyâya milyarlarca insan gelmiş. Bir müddet yaşamışlar. Sonra, ölüp gitmişler.<br />

Bunların ba’zıları zengin imiş, ba’zıları fakîr. Kimi güzel imiş, kimi çirkin. Kimi<br />

zâlim imiş, kimi mazlûm. O hâllerinin de hepsi geçdi, unutuldu. Onların bir kısmı<br />

inanmış, müslimân idi. Geri kalanları, inanmamış kâfirlerdi. Hepsi, yâ sonsuz<br />

yok olacak. Yâhud kıyâmet kopup, tekrâr dirilip inanmıyanlar sonsuz azâb çekecek.<br />

Her iki hâlde de, inanmış olanlara hiç azâb, hiç sıkıntı yok. Ammâ ikinci hâlde<br />

inanmıyanlar sonsuz ve pek acı azâb çekecekler. İnanmış olarak ölmüş olanlar,<br />

şimdi tâm râhat ve huzûr içindeler. Îmânsız olanlar ise, sonsuz olarak ateşde yanmak<br />

ihtimâli, korkusu içindeler. Ey insan! İyi düşün! Birkaç sene sonra, sen de, bunlardan<br />

biri olacaksın. Şimdi, geçmiş senelerin nasıl bir hayâl oldu ise, o zemân, bütün<br />

ömrün, bütün hayâtın, çalışmaların, didinmelerin hep hayâl, bir rü’yâ gibi olacak.<br />

O zemân, sen o iki kısmın hangisinden olmak istersin? Hiçbirinden olmak istemem<br />

diyemezsin. Buna imkân yok! Çâresiz, onların arasına gideceksin! Sonsuz<br />

– 99 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!