22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hâ sevâbdır. Lüzûmundan fazla fıkh bilgisi öğrenirken, tesavvuf bilgilerini ve hakîmlerin,<br />

ya’nî Allahü teâlâya ârif olanların sözlerini ve hâl tercemelerini öğrenmesi<br />

de müstehab olur. Bunları okumak, kalbde ihlâsı artdırır. Fıkh bilgilerini, derin<br />

âlimler, âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden çıkarmışlardır. Bunlar, ancak<br />

fıkh kitâblarından ve fıkh âlimlerinden “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”<br />

öğrenilir).<br />

Görülüyor ki, tefsîr okumak farz-ı kifâyedir. Fıkh kitâbları varken, din bilgilerini<br />

tefsîrlerden öğrenmeğe kalkışmak, nâfile ibâdet olur. Farz-ı ayn olan fıkh kitâblarını<br />

okumağı bırakıp, nâfile olan tefsîr okumak, câiz değildir. Zâten, bizim gibi<br />

mukallidlerin, tefsîrden fıkh bilgisi öğrenmesi imkânsızdır. Cehenneme gidecekleri<br />

bildirilen yetmişiki fırkanın âlimleri, tefsîrlerden yanlış ma’nâ anladıkları<br />

için, sapıtdılar. Âlimler sapıtınca, bizim gibi câhillerin tefsîrden ne anlıyabileceğimizi<br />

düşünmeliyiz! Doğru yazılmış tefsîrleri okuyan câhiller, böyle felâkete düşerse,<br />

Mehmed Abdüh, Ömer Rızâ ve Seyyid Kutb gibi dinde reformcuların tefsîr adındaki<br />

kitâblarını okuyan acabâ ne olur? (Feth-ul-mecîd) vehhâbî kitâbı, gençleri aldatmak<br />

için yazdığı yalanlara, iftirâlara vesîka olarak, birçok yerinde (İmâd ibni<br />

kesîr)in tefsîrini göstermekdedir. Şâmdaki âlimlerden üstâd Abdülganî, 1391 [m.<br />

1971] baskılı (Fadl-üz-zâkirîn) kitâbında, (İbni kesîr tefsîri)ni okumamalıdır. Çünki,<br />

içinde dalâlât-i kesîre vardır demekdedir. Seyyid Kutb, son zemânlarında yazdığı<br />

(Fî-zılâl-il Kur’ân) kitâbında, Abdüh masonunu övüyor. Üstâdım dediği o sapık<br />

kimsenin yolunda olduğunu, tefsîrine onun yazılarını, fikrlerini koyduğunu bildiriyor.<br />

Önceleri bir felsefeci, bir sosyalist iken, son zemânlarında islâm dînini değişdirmeğe,<br />

kendi hulyâ ve sapık görüşlerini din bilgisi olarak yazmağa başlıyan bu<br />

adamın, mezhebsiz bir dinde reformcu [bir zındık] olduğu, son yazdığı kitâblarında,<br />

açıkca görülmekdedir. Muhammed Alî Sâbûnî ismindeki bir kimse de, 1391 [m.<br />

1971] senesinde Mekke-i mükerremede hâzırladığı (Revâi’ul-beyân) kitâbını,<br />

Ehl-i sünnet âlimlerinin yazıları ile doldurmuş ve aralarına Muhammed Sıddîk Hasen<br />

hân Bühüpâlî, Mahmûd Âlûsî, Seyyid Kutb ve İbni Kesîrin vehhâbîliği tervîc<br />

eden fikrlerini de karışdırmışdır. Bu zehrli kitâbları okumamalı, çocuklarımıza da<br />

okutmamalıyız. Bunları piyasaya sürenlerin yaldızlı reklâmlarına aldanmamalıyız].<br />

Müslimâna, (Ey kâfir) diyen [veyâ, müslimâna mason diyen, komünist diyen]<br />

ta’zîr olunur. Onu kâfir i’tikâd ederse, kendisi kâfir olur. Müslimân, kendine kâfir<br />

diyene, efendim gibi kabûl gösteren cevâb verirse, o da kâfir olur.<br />

Ey habîs, ey sapık, ey fâcir diyen ta’zîr olunur. Fâcir, kavgacı, geçimsiz demekdir.<br />

Ey muhannes diyen ta’zîr olunur. Muhannes, kadın gibi olan erkeğe denir. Hâin<br />

diyen ta’zîr olunur. Hâin, emânete hıyânet eden, fenâlık eden kimsedir. Sefîh,<br />

pelîd, ahmak, mubâhî, avânî, lûtî, zındık, hırsız, deyyûs, kaltaban, ey şerâb içici,<br />

ey fâizci diyen ta’zîr olunur. Sefîh, parasını harâm yerlere saçan kimsedir. Pelîd,<br />

habîs, kötü demekdir. Ahmak, aklı az, kötü huylu demekdir. Mubâhî, harâmlara<br />

halâl diyendir. Avânî, suçsuzları, iftirâ ederek mahkemeye sürükliyendir. Zındık,<br />

müslimân görünen kitâbsız kâfir demekdir. Deyyûs, zevcesinin nâmûssuzluğunu<br />

hoş görendir. Buna kaltaban ve pezevenk de denir. Lûtî, pédèraste ya’nî puşt demekdir.<br />

Ey münâfık, ey yezîdî, mübtedi’, yehûdî, nasrânî, kahbenin oğlu diyen ta’zîr olunur.<br />

Münâfık, kâfir olduğu hâlde müslimân görünen kimsedir. Yezîdî, hazret-i Alîye<br />

düşman olan, şeytâna tapınandır. Mübtedi’, bid’at sâhibi olandır. Bid’at, Ehl-i<br />

sünnete uymıyan her inanış demekdir. Kahbe, ücretli fâhişe, genel ev kadını demekdir.<br />

İki imâma göre “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ”, kahbenin oğlu demek, zâniye<br />

oğlu demek olup had vurulur. Orospu oğlu demek de böyledir.<br />

Nâmûssuzun oğlu, fâcirenin oğlu, kâfirin oğlu, fâsıkın oğlu, hırsızların yuvası,<br />

zânîlerin başı, harâmzâde, oğlancı diyen ta’zîr olunur. Piç diyene had vurulur.<br />

Kendine deyyûs diyen veyâ böyle meşhûr olan, bunu halâl bilmedikce öldürül-<br />

– 887 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!