22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hamâma gitmenin bizlere nakl edilmesi gibi, ictihâda lüzûm olmıyan şeylerin icmâ’ında<br />

müctehid olmak lâzım değildir. Bu gibi şeylerde, müctehid olmıyanların<br />

icmâ’ları da mu’teberdir. Fekat, bid’at sâhibi ve fâsık olmamaları lâzımdır. [Bunun<br />

için, şî’îlerin ve vehhâbîlerin kitâblarında yazılı bozuk şeyler icmâ’ olamaz. Halâl,<br />

harâm ve farzlar için delîl olamaz.] Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beyt evlâdlarından<br />

olmaları da şart değildir. Medîne ehâlisinden olmaları da şart değildir. Âlimlerin<br />

çoğuna göre, selefin ihtilâf etdiği bir mes’elede, sonra gelen âlimlerin icmâ’<br />

yapmaları câizdir. Bir müctehid hilâf ederse, icmâ’ hâsıl olmaz. Haber-i vâhid ile<br />

bildirilmiş olan hadîs-i şerîfde ve müctehidin kıyâs etmesi ile bulunan hükmde icmâ’<br />

olur. Âyet-i kerîmeden ve meşhûr olan hadîsden açıkca anlaşılan hükmde icmâ’<br />

olmaz. Bunların kendileri zâten delîldir. Selef-i sâlihînin, ya’nî Eshâb-ı kirâmın<br />

“radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”, bizlere, her asrın icmâ’ı ile gelmiş olan icmâ’ları<br />

mütevâtir hadîs gibidir. Ya’nî, Eshâb-ı kirâmın böyle icmâ’larını öğrenmemiz<br />

ve amel etmemiz lâzımdır. Kur’ân-ı kerîmin Allah kelâmı olduğu, nemâzın ve<br />

orucun, zekâtın farz oldukları böyledir. Bir sâlih kimsenin bildirdiği icmâ’ları ise,<br />

haber-i vâhid ile bildirilmiş olan hadîs-i şerîfler gibidir. Bunlar ile yalnız amel etmek<br />

vâcib olup, ilm [ve îmân] vâcib değildir. Öğle nemâzından evvel dört rek’at<br />

sünnet kılmak böyledir.<br />

İcmâ’ın dereceleri vardır. Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”,<br />

açıkca ve her asrın icmâ’ı ile haber verilmiş olan icmâ’ları, âyet-i kerîme ve mütevâtir<br />

olan hadîs-i şerîf gibi kuvvetlidir. İnkâr eden kâfir olur. Eshâb-ı kirâmdan<br />

ba’zısının icmâ’ edip, diğerlerinin sükût etdikleri icmâ’ da, kat’î delîl ise de, inkâr<br />

eden kâfir olmaz. İcmâ’ın üçüncü derecesi, Eshâb-ı kirâmın ihtilâf etmedikleri bir<br />

hükmde, sonraki asrların icmâ’larıdır. Bunlar, meşhûr olan haber gibidir. Bundan<br />

sonra, Eshâb-ı kirâmın ihtilâf etdikleri bir hükmde, sonra gelenlerde hâsıl olan icmâ’<br />

olup, haber-i vâhid ile bildirilen hadîs-i şerîf gibidir. Bununla amel vâcib<br />

olup, îmân vâcib değildir. Bir asrda bulunan müslimânlar, bir mes’elede ihtilâf edince,<br />

sonra gelenlerin, bu ihtilâflı sözlerden birine uymayan hükmleri bâtıl olur. Bu<br />

sözlerden başka bir söz söylemeleri câiz olmaz.<br />

(Kıyâs), birşeyi başka şeye benzetmek demekdir. Fıkhda, hükmü nassdan anlaşılamıyan<br />

birşeyin hükmünü, bu şeye benziyen başka şeyin hükmünden anlamak<br />

demekdir. Kıyâsın delîl olduğu aklen ve naklen bilinmekdedir. (Ey ilm sâhibleri!<br />

İ’tibâr ediniz!) âyet-i kerîmesi, (Bilmediklerinizi, bildiklerinize kıyâs ediniz!) demekdir.<br />

Çünki, i’tibâr, benzetmek demekdir. Mu’âz “radıyallahü teâlâ anh”, Yemene<br />

gidince, ictihâd edeceğini bildirdiği zemân, Resûlullahın “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” râzı olup hamd etmesi, kıyâsın huccet olduğunu göstermekdedir. Kıyâsın<br />

şartları, rüknü, hükmü ve def’i vardır. Müctehidin bunları hâiz olması lâzımdır.<br />

(Menâr) şerhinden terceme temâm oldu.<br />

Se’âdet istersen eğer, ey civân,<br />

sarıl islâmiyyete, yavrum her zemân.<br />

Farz ve vâcib, sünnetü mendûbunu,<br />

emr-i bilma’rûfunu, mecmû’unu.<br />

Dâimâ icrâ edip, terk eyleme,<br />

bu küçükdür, bu büyükdür söyleme.<br />

Hem mekrûh ve harâmdan kaçınmak gerek,<br />

hele kul hakkına çok dikkat gerek.<br />

Ehl-i sünnet olandan öğren hemân,<br />

âmil ol ilminle, fevt etme zemân.<br />

– 474 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!