22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

50 — KAYYÛM-İ RABBÂNÎ, MUHAMMED MA’SÛM<br />

FÂRÛKÎNİN BİRİNCİ (4. cü) CİLD, 14. cü MEKTÛBU<br />

Allahü teâlânın emrlerine yapışmağı, nemâzın ehemmiyyetini bildirmekdedir:<br />

Bu bir köşede unutulmuşu hâtırlıyarak, kardeşim mevlânâ Muhammed Hanîf<br />

Kâbilî ile gönderdiğiniz mektûb geldi. Okuyunca, çok sevindirdi. Ortağı, benzeri<br />

olmıyan cenâb-ı Hakka bağlılığınızı ve Onun muhabbetinin ateşi ile yandığınızı<br />

anlayınca, sevincimiz katkat artdı. Bu âhır zemân fitne ve zulmeti içinde, Allahü<br />

teâlâ, bir kulunun kalbine, kendi sevgisini yerleşdirir ve kendi hicrânı, ayrılığı<br />

ile onu yakarsa ne büyük ni’metdir! Bu ni’metin kıymetini bilip şükrünü yapmak<br />

lâzımdır. Durmayıp, bunun artmasına çalışarak, aşk-ı ilâhînin, en son derecesine<br />

yükselmesini beklemelidir. Hakîkî matlûbdan başka, hiçbir şeye gönül<br />

bağlamamalı, fâidesi olmıyan şeylerle uğraşmamalıdır. Muhabbet ateşi, nefs-i<br />

emmârenin azgınlığından meydâna gelen, benlik, izzet-i nefs perdesini yakarak,<br />

ezelî ve ebedî kemâlâtın nûrları, kalbi aydınlatmalıdır. Bir âyet-i kerîmede meâlen,<br />

(Ni’metlerime şükr ederseniz, onları artdırırım) buyurulmakdadır.<br />

Ey mes’ûd ve bahtiyâr kardeşim! Mâdem ki, Allahü teâlânın sevdiği kullarının<br />

yolunda yürümek arzûsundasın, bu yolun şartlarını ve edeblerini gözetmelisin! En<br />

önce, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden sakınmak lâzımdır. Çünki, Allahü<br />

teâlânın sevgisine ulaşdıran yolun esâsı, bu ikisidir. İşlerinizi, sözlerinizi ve<br />

ahlâkınızı, dînini bilen ve seven, dindâr âlimlerin sözlerine ve kitâblarına uydurmalısınız.<br />

Sâlih kullar gibi olmalısınız ve onları sevmelisiniz. Uykuda, yemekde ve<br />

söylemekde aşırı gitmeyip orta derecede olmalısınız. Seher vakti, [ya’nî gecelerin<br />

sonunda] kalkmağa gayret etmelisiniz. Bu vaktlerde istigfâr etmeği, ağlamağı, Allahü<br />

teâlâya yalvarmağı ganîmet bilmelisiniz. Sâlihlerle düşüp kalkmağı aramalısınız.<br />

(İnsanın dîni, arkadaşının dîni gibidir) hadîs-i şerîfini unutmayınız! Şunu, iyi<br />

biliniz ki, âhıreti [se’âdet-i ebediyyeyi] istiyenlerin dünyâ lezzetlerine düşkün olmaması<br />

lâzımdır.<br />

Mubâh olan lezzetleri bırakamazsanız, hiç olmazsa, harâmlardan ve şübhelilerden<br />

kaçınınız ki, âhıretde kurtulmak umulsun. Fekat, her dürlü altın ve gümüş eşyânın<br />

ve çayırda otlıyan hayvanların ve ticâret eşyâsının zekâtını ve toprakdan, tarladan,<br />

ağaçdan alınan mahsûllerin uşrunu da herhâlde vermek lâzımdır. Bunların<br />

verilecek mikdârları, fıkh kitâblarında bildirilmişdir.<br />

Zekâtı ve fıtraları, islâmiyyetin emr etdiği kimselere seve seve vermelidir. Akrabâyı<br />

ziyâret etmeli, mektûbla gönüllerini almalıdır. Komşuların haklarını gözetmelidir.<br />

Fakîrlere ve borc istiyenlere merhamet etmelidir. Malı, parayı, islâmiyyetin<br />

izn vermediği yerlere harc etmemeli, izn verilen yere de, isrâf etmemelidir.<br />

[Ribâdan ya’nî fâizden, kumarlı ve kumarsız oyunlardan sakınmalıdır.] Parayı oyunlara,<br />

harâmlara, çalgılara, süslenmeğe, gösteriş yapmağa, öğünmeğe, mal toplamağa<br />

kullanmamalıdır. Bunlara dikkat edince, mal, zarardan kurtulur ve dünyâlıklar,<br />

âhıretlik hâlini alır. Belki de bunlara dünyâ denmez.<br />

İyi biliniz ki, nemâz, dînin direğidir. Nemâz kılan bir insan, dînini doğrultmuş<br />

olur. Nemâz kılmayanın, dîni yıkılır. Nemâzları, müstehab zemânlarında ve şartlarına<br />

ve edeblerine uygun olarak kılmalıdır. Bunlar, fıkh kitâblarında bildirilmişdir.<br />

Nemâzları cemâ’at ile kılmalı ve birinci tekbîri imâm ile birlikde almağa çalışmalıdır<br />

ve birinci safda yer bulmalıdır. [Câmi’e geç gelip, birinci safa geçmek için,<br />

safları yarmak, cemâ’ate eziyyet vermek harâmdır.] Bunlardan biri yapılmazsa, mâtem<br />

tutmalıdır. Kâmil bir müslimân, nemâza durunca, sanki dünyâdan çıkıp âhırete<br />

girer. Çünki, dünyâda Allahü teâlâya yaklaşmak, çok az nasîb olur. Eğer nasîb<br />

olursa, o da zılle, gölgeye, sûrete yakınlıkdır. Âhıret ise, asla yakınlık yeridir.<br />

İşte nemâzda, âhırete girerek, burada nasîb olan devletden hisse alır. Bu dünyâda<br />

hasret ve firâk ateşi ile yanan susuzlar, ancak nemâz çeşmesinin hayât suyu ile<br />

– 118 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!