22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

îs dediklerinden hangisine benziyorsa, o da öyle olur). Tütün habîs değildir.<br />

Fıkh kitâbları, uyuşdurucu otlara bile habîs demiyor. (Redd-ül-muhtâr) beşinci cild,<br />

ikiyüzdoksanbeşinci sahîfede, (Çok yiyince serhoş eden katı maddelerin, otların<br />

aslı tâhirdir, temizdir, mubâhdır) diyor.<br />

Bir kimseye zarar veren mubâh şey, ona harâm olur. Zarar vermediği kimselere<br />

harâm olmaz. Tütünün zarar vermediği kimseler çokdur. Aşırı içen ba’zı kimselere<br />

zarar verirse, bunların çok içmesi harâm olur. Fekat, bunların az içmelerine<br />

ve zarar görmiyenlere de harâm olur denilemez. Çoğu zarar veren şeyin azı da<br />

harâm olur demek pek yanlışdır. Herşeyin çoğu zarar verir. Ekmeğin, suyun da çoğu,<br />

zarar verir. Bunun içindir ki, doydukdan sonra yimek harâmdır. Fekat, çoğu<br />

zarar veriyor diye, az yimek, içmek, harâm olur mu? Hattâ, ibâdet yapacak kadar<br />

yiyip içmek farzdır. Yukarıda yazılı yanlış söz, âlimlerin, (Çoğu serhoş eden şeyin<br />

azı harâm olur) sözünden, bir câhilin anladığı şey olabilir. Serhoş eden şeyler zararlıdır.<br />

Fekat, her zarar veren şey serhoş edici değildir. Bu inceliği anlamak lâzımdır.<br />

Kendi sevmediği için, kendi düşünüşü ile tütünü harâmların arasına karışdırmak,<br />

çok tehlükelidir. Kur’ân-ı kerîmi, kendi re’yi ile tefsîr etmek olur.<br />

(Hadîka) kitâbının sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, yimesi harâm olanları anlatırken<br />

buyuruyor ki, (Yimesi, içmesi zararlı olanlar üçe ayrılır: Birincilerinin zararını<br />

herkes bilir. Bunlar öldürücüdür. Her zehr ve cam tozu, demir ve cıva bileşikleri,<br />

kirec ve benzerleri böyledir. Bunları yimek, içmek harâmdır. İkincilerinin<br />

zararlı olduğu bilinir ise de, öldürücü değildirler. Toprak, çamur, kil ve benzerleri<br />

böyledir. Bunları çok yimek, içmek mekrûh olup, zararsız mikdârları mubâhdır.<br />

Üçüncüleri, organlarında za’fiyyet olanlara zarar verirler. Sağlam olanlara<br />

zarar vermezler. Ba’zı kimselere balık eti, süt [yumurta, pasdırma, turşu, konserve<br />

eti], bal, zeytin yağı, biber zarar verir. Bunlar, yalnız zarar verenlere harâm,<br />

mekrûh olur. Zarar vermiyenlere ise mubâhdırlar). Tütüne zararlıdır diyenler de,<br />

üçüncü kısmdan olduğunu söyliyebilmekdedirler. Her içeni öldürücü bir zehr<br />

olduğunu bildiren bir ilm adamı yokdur. Çünki, böyle olmadığını herkes bilmekdedir.<br />

Tütünde bulunan (Nikotin) maddesi zehrli olduğu için, günde bir iki sigara<br />

içmek de, zehrlenmek olur diyen de işitilmemişdir. Çünki bu söz, havada, boğucu<br />

olan karbon di-oksid gazı bulunduğu için, nefes almak zehrlenmek olur demeğe<br />

benzer. Nikotinden katkat dahâ zehrli olan siyanür asidi, acı bâdemdeki<br />

amigdalin glikozidinde vardır. Bu zehr bulunduğu için, acı bâdem zehrlidir diyen<br />

ve acı bâdem yimek harâmdır, mekrûhdur diyen yokdur. İstanbul diş hekimliği fakültesi<br />

öğretim üyelerinin 1972 senesi toplantısındaki konuşmada, (Günde birkaç<br />

sigara içmekle ağızda meydâna gelen nikotinin diş etlerini koruduğu, fazlasının ise<br />

zararlı olduğu) bildirilmişdir. Herşeyi fazla yimek, içmek zararlı olur. Aşırı mikdârda<br />

tütün içenlerin de zarar görecekleri şübhesizdir. Bunu işitenlerin, sigara zararlıdır,<br />

kansere sebeb oluyor diyerek, günde bir, iki sigaranın da zararlı olacağını<br />

sanmaları, bu yüzden harâm olur, mekrûh olur demeleri ilme ve akla uygun değildir.<br />

Hanefî âlimlerinden seyyid Ahmed Tahtâvî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Dürrül-muhtâr)<br />

hâşiyesinde diyor ki, (Necmüddîn Gazzî şâfi’î, tütün serhoş etmese de,<br />

gevşeklik verdiği için, harâm olur. Bir iki kerre içmek, büyük günâh olmaz dedi.<br />

Harâm demesi, küçük günâhdır demekdir. Şâfi’î âlimlerinin çoğu, tenzîhen mekrûh<br />

dedi. Hanefî mezhebinde, soğan, sarmısak gibi, tenzîhen mekrûhdur.)<br />

Tekrâr edelim ki, ictihâd, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

bildirmediği şeyleri bulup bildirmek değildir. İctihâd, âyet-i kerîmelerde ve<br />

hadîs-i şerîflerde kapalı bildirilenleri anlayıp meydâna çıkarmakdır. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” ileride ümmetinin başına gelecek şeyleri bilmiyor mu idi?<br />

Yoksa, harâm şeylerin meydâna çıkacağını bilip de, bildirmedi mi? Hâlbuki bildir-<br />

– 635 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!