22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

zünü bunun üstüne koyması tahrîmen mekrûhdur. Çünki, (Feth-ul-kadîr), (Merâkıl-felâh),<br />

(Halebî) ve (Mecma’ul-enhür)de diyor ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” bir hastayı ziyâret etdi. Bunun, eli ile yasdık kaldırıp, üzerine secde etdiğini<br />

görünce, yasdığı aldı. Hasta, odun kaldırarak bunun üstüne secde etdi. Odunu<br />

da aldı ve (Gücün yeterse, yere secde et! Yere eğilemezsen, yüzüne birşey kaldırıp,<br />

bunun üzerine secde etme! Îmâ ederek kıl ve secdede, rükü’dan dahâ çok eğil!)<br />

buyurdu. Kaldırılan şey üzerine secde ederken, rükü’dakilerden çok eğilirse, îmâ ile<br />

kılmış olur. Nemâzı sahîh olur. O hâlde, eli ile birşey kaldırmak lüzûmsuzdur.<br />

İbrâhîm Halebî “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Halebî-yi kebîr)de, altıyüzonsekizinci<br />

sahîfede diyor ki, (Şiddetli diş ağrısını durdurmak için konan ilâc, okumasına<br />

mâni’ olsa, vakt dar ise, imâma uyar. İmâm yok ise, okumadan kılar).<br />

Bir uzvundaki derdden dolayı uygun oturamıyan kimse, istediği gibi oturur. Oturabilmek<br />

için, ayaklarını kıbleye karşı uzatabilir. Bir yerini yastığa veyâ başka şeye<br />

dayar. Yâhud, bir kimse tutarak düşmesine mâni’ olur. Yüksek bir şeyin üstüne<br />

oturup îmâ ile kılması câiz değildir. [Sandalyada oturarak kılanın nemâzı kabûl<br />

olmaz. Çünki, sandalyada oturmak için zarûret yokdur. Sandalyada oturabilen kimse,<br />

yerde de oturabilir ve yerde oturup kılması lâzımdır. Nemâzdan sonra, yerden<br />

ayağa kalkamıyan, sandalyadan ise kolay kalkan hastayı yerden bir kimse kaldırır.<br />

Yâhud, kıbleye karşı uzatılmış sedir üzerinde, ayaklarını sarkıtmadan oturarak<br />

kılar. Nemâzdan sonra, ayaklarını sedirin bir yanına sarkıtıp, sandalyadan<br />

kalkar gibi kalkar.] Bir şeye dayanarak veyâ bir kimsenin tutması ile de, yerde oturamıyan<br />

hasta, sırt üstü yatarak kılar. Ayaklarını kıbleye uzatır. Başı altına yastık<br />

koyar. Yüzü kıbleye karşı olur. Veyâ kıbleye karşı sağ veyâ sol yanı üzerine yatar.<br />

Rükü’ ve secdeleri, başı ile îmâ eder. Böyle de îmâ edemiyen aklı başında bir hasta,<br />

bir günden çok nemâzını kılamazsa, hiçbirini kazâ etmez. Semâvî bir sebeb ile,<br />

ya’nî elinde olmıyarak, meselâ hastalık ile veyâ baygın yâhud secde, rek’at sayılarını<br />

unutacak kadar dalgın olarak, beşden fazla nemâzını kılamıyan da böyledir. Alkollü<br />

içkiler ve uyuşdurucu maddeler veyâ ilâc alarak böyle baygın, dalgın olanın,<br />

kılamadığı nemâzlarının adedi birkaç günlük olsa da, hepsini kazâ etmesi lâzımdır.<br />

Îmâ ile dahî kılması mümkin iken, kılmadan ölüm hâline gelen kimsenin, nemâzlarının<br />

keffâreti yapılması için vasıyyet etmesi lâzımdır. Nemâz keffâreti, her nemâz<br />

için, bir müslimân fakîre yarım sâ’ [binyediyüzelli gram] buğday vermekdir. Bunu,<br />

vasıyyet etdiği kimse veyâ vârisi verir. Vasıyyet edenin bırakdığı malın üçde birinden<br />

verilmesi lâzımdır. Ölürken vasıyyet etmedi ise, kimsenin vermesi lâzım olmaz.<br />

Kılınmamış nemâzları beşden çok ise de, acele kazâ etmek lâzımdır. Secde-i tilâvet<br />

ve oruc kazâsı, acele değildir. Gecikirse günâh olmaz.<br />

Dâr-ül-harbde îmâna gelen, farz olduğunu işitinceye kadar, kılmadığı nemâzları<br />

kazâ etmez. Mürted, îmâna gelince, mürted olmadan önce kıldığı ve mürted<br />

iken kılmadığı nemâzları ve orucları kazâ etmez. Fekat, tekrâr hacca gitmesi lâzım<br />

olur. Mürted olmadan önce yapmadığı farzları kazâ eder. Çünki, müslimânın<br />

farzları yapmaması büyük günâhdır. Mürted olunca, günâhları afv olmaz.<br />

Sağlam iken kılmadığı nemâzları, hasta iken teyemmüm ve îmâ ile kazâ etmek<br />

câizdir. İyi olursa, tekrâr kılmak lâzım olmaz. Kazâ kıldığını başkasına bildirmemelidir.<br />

Çünki, nemâzı kaçırmak günâhdır. Günâhı gizlemek lâzımdır.<br />

Farz ve vâcib olan bir nemâzı bile bile kazâya bırakabilmek için, iki özr vardır:<br />

Biri, düşman karşısında olmakdır. İkincisi, seferde olan [ya’nî üç günlük yol gitmeğe<br />

niyyeti olmasa bile, yolda bulunan] kimsenin hırsızdan, yırtıcı hayvandan, selden,<br />

fırtınadan korkmasıdır. Bunlar, oturarak ve herhangi bir tarafa dönerek veyâ hayvan<br />

üzerinde îmâ ile de kılamadığı zemân, kazâya bırakabilir. Bu iki sebeb ile ve uyku<br />

ve unutmak sebebi ile kaçırmak günâh olmaz. Kış aylarında, yatsıyı vaktinin üçde<br />

birine kadar gecikdirmek müstehabdır dedikden sonra buyuruyorlar ki, (Vakt girdikden<br />

sonra uyuyup nemâzı kaçırmak, harâm olmaz ise de tahrîmen mekrûhdur.<br />

Birisine tenbîh ederek veyâ sâat çalarak uyanmağı temîn edince ve vakt girmeden<br />

– 274 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!