22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bugün dünyâda, Allahü teâlânın varlığına inanan üç büyük din vardır: Yehûdîlik,<br />

Hıristiyanlık ve İslâmiyyet. Dünyâda tahmînen 900 milyon hıristiyan, 600 milyon<br />

müslimân ve 15 milyon yehûdî bulunduğu, 1979 senesi milletlerarası istatistiklerinde<br />

yazılıdır. Geriye kalan insanlar [2 milyardan fazla] ya Allah mefhûmu<br />

bilmeyen Buda, Hindû, Brahman ve benzeri dinlere mensûb bulunmakda veyâ putlara,<br />

ateşe, güneşe tapmakda, yâhud hiç bir dîni kabûl etmemekdedir. Son günlerde,<br />

Amerikan neşriyyâtında, müslimânların 600 milyon değil, 900 milyon olduğu<br />

bildirilmekdedir. Nihâyet Romada bulunan CESİ [Centro Editoriale Studi İslamici<br />

= İslâm Teharriyatı ve Neşriyyâtı Merkezi]nin 1980 yılındaki neşriyyâtına göre,<br />

dünyâda: Asyada 592,3 milyon, Afrikada 245,5 milyon, Avrupada 21 milyon,<br />

Amerika ve Kanadada 6 milyon, Avustralyada 0,5 milyon olmak üzere 865,3 milyon<br />

müslimân bulunmakdadır. (The Muslim Educational Trust) islâm merkezinin<br />

1984 senesindeki ingilizce neşr etdiği (İslâm) kitâbında, dünyâdaki müslimânların<br />

mikdârının bir milyarelliyedimilyon olduğu bildirilmekde, kırkaltı islâm devletinde<br />

ve diğer dünyâ devletlerindeki müslimânların mikdârları verilmekdedir.<br />

Bu mikdârın her sene artmakda olduğunu istatistikler göstermekdedir. Nüfûsunun<br />

% 50’sinden fazlası müslimân olan devletlerin sayısı ise 57 yi bulmakdadır.]<br />

28 — NEFS VE AKL<br />

(Tefsîr-i Azîzî)de, Fâtiha sûresini açıklarken, (Sırât-ı müstekîm)i uzun bildirmekdedir.<br />

Çok kısaltılmışı şöyledir: Allahü teâlâ, insanların ve hayvanların, yaşayabilmeleri<br />

ve üremeleri için, onlarda iki kuvvet yaratdı. Biri, muhtâc oldukları,<br />

lezzet aldıkları şeyleri istemek, onlara kavuşmak kuvvetidir. Bu kuvvete, (Şehvet)<br />

denir. İkincisi, yaşamalarına zarârlı olan, canlarını yakan şeylerden kaçmak, bunlara<br />

karşı savunmak kuvvetidir. Bu kuvvete, (Gadab) denir. Allahü teâlâ, insanların<br />

ve hayvanların yaşamaları, üremeleri için muhtâc oldukları şeyleri her tarafda,<br />

bol bol yaratmış, bunlara kolayca kavuşmalarını ve bulduklarını kolayca kullanabilmelerini<br />

ihsân etmişdir.<br />

Allahü teâlâ, insanlarda şehvet ve gadab kuvvetlerini yaratmış, insanların muhtâc<br />

oldukları şeylere kavuşmaları için ve bulduklarını kullanabilmeleri için ve<br />

korkduklarına karşı savunabilmeleri için, bu iki kuvveti ihsân etmişdir. En lüzûmlu<br />

olan havayı her yerde yaratmış, ciğerlerine kadar kolayca girmesini ihsân etmiş,<br />

ikinci derecede lüzûmlu olan suyu, her yerde bulmalarını ve kolayca içmelerini de<br />

ihsân etmişdir. İhtiyâc maddelerini elde etmeleri ve elde etdiklerini kullanabilecekleri<br />

hâle çevirmeleri için, insanları çalışmağa mecbûr kılmışdır. İnsanlar çalışmazlarsa,<br />

muhtâc oldukları, gıdâ, elbise, mesken, silâh, ilâc gibi şeylere kavuşamazlar.<br />

Yaşamaları, üremeleri çok güç olur. Bir insan, muhtâc olduğu bu çeşidli maddeleri<br />

yalnız başına yapamayacağı için, birlikde yaşamağa, iş bölümü yapmağa mecbûr<br />

olmuşlardır. Allahü teâlâ, insanlara merhamet ederek, seve seve çalışabilmeleri,<br />

çalışmakdan usanmamaları için, insanlarda üçüncü bir kuvvet dahâ yaratdı.<br />

Bu kuvvet, (Nefs-i emmâre) kuvvetidir. Bu kuvvet, şehvetlere kavuşmak ve gadab<br />

edilenlerle döğüşmek için insanı zorlar. Fekat insanın nefsi, bu işinde bir sınır tanımaz.<br />

Yapdığı işler, hep aşırı, hep zarârlı olur. Meselâ hayvan susayınca, temiz suyu<br />

kolayca bulur, içer. Doyunca, artık içmez. İnsanın nefsi, doydukdan sonra da içirir.<br />

Sığır aç olunca, çayırda otlar. Doyunca, yatar, uyur. İnsan aç olunca, çayırda otlayamaz.<br />

Bulduğu otlar arasında seçim yapması, seçdiğini soyup, temizleyip, pişirmesi<br />

lâzımdır. Nefs, bu yorucu, usandırıcı işleri seve seve yapdırır. Fekat, hoşuna<br />

gideni, doydukdan sonra da yidirir. Allahü teâlânın merhameti sonsuz olduğundan,<br />

nefsin insanı felâkete sürüklemesine mâni’ olmak istedi. Hem nefsin arzûlarına<br />

uymağı sınırlıyan, hem de nefsi temizleyip emmârelikden ya’nî aşırı, taşkın olmakdan<br />

kurtaran emrler ve yasaklar gönderdi. Peygamberleri “aleyhimüssalevâtü<br />

vetteslîmât” ile gönderdiği bu emr ve yasakların toplamına, (İlâhî din)ler veyâ<br />

(İslâmiyyet) denir. Bir insan, işlerini yaparken, islâm dînine uyarsa, nefsi, emmâ-<br />

– 529 – Se’âdet-i <strong>Ebediyye</strong> 2-F:34

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!