22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Halîfe Mensûr, İmâma çok hurmet ederdi. Onbin akça ile bir câriye hediyye etmişdi.<br />

İmâm, kabûl etmedi. Bir akça, bir dirhem gümüş idi. Mensûr zâlim idi. [145]<br />

senesinde, İbrâhîm bin Abdüllah bin hazret-i Hasen, Medîne-i münevverede halîfeliğini<br />

i’lân eden kardeşi Muhammede yardım için asker topluyordu. Kûfeye gelmişdi.<br />

Ebû Hanîfe buna yardım ediyor diye yayıldı. Mensûr işitip, İmâmı, Kûfeden<br />

Bağdâda getirtdi. Mensûr, haklı olarak halîfedir diye herkese bildir dedi.<br />

Buna karşılık temyîz reîsliğini verdi. Çok zorladı. İmâm-ı a’zam, çok takvâ sâhibi<br />

olup, dünyâ makâmlarına kıymet vermediğinden, kabûl buyurmadı. Mensûr, incinip<br />

habs etdi. Otuz değnek vurdurup, mubârek ayağından kan akdı. Mensûr pişmân<br />

olup, otuzbin akça gönderdi ise de, kabûl buyurmadı. Tekrâr habs edip, hergün<br />

on değnek fazla vurdurdu. Onbirinci günü, halkın hücûmundan korkulup, zorla<br />

sırt üstü yatırıldı. Ağzına zehrli şerbet döküldü. [150] senesinde vefât ederken<br />

secde etdi. Nemâzını ellibin kadar kimse kıldı. Çok kalabalık olduğundan, güçlükle,<br />

ikindiye kadar kılındı. Yirmi gün nice kimseler gelip, kabri üzerinde nemâzını<br />

kıldı.<br />

Yediyüzotuz talebesi vardı. Oğlu Hammâd, talebesinin ileri gelenlerinden idi.<br />

İmâm-ı a’zam “rahmetullahi teâlâ aleyh” ile talebesi arasında, ba’zı mes’elelerde<br />

ayrılık olmuşdur. (Ümmetimin âlimleri arasındaki ayrılık, rahmetdir) hadîs-i<br />

şerîfi, bu ayrılığın fâideli olduğunu haber vermekdedir.<br />

Allahü teâlâdan çok korkardı. Her işinde Kur’ân-ı kerîme uymağa çok dikkat<br />

ederdi. Talebesine (Bir iş için, sözüme uymıyan bir sened elinize geçerse, benim<br />

sözümü bırakınız. O senede uyunuz!) buyururdu. Çünki, talebesi de, kendisi gibi<br />

müctehid idiler. Bütün talebesi yemîn ediyor ki, (Ona uymıyan sözlerimizi de, elbette<br />

ondan işitdiğimiz bir delîle, senede dayanarak söyledik).<br />

Müftîler, İmâm-ı a’zamın sözü ile hareket etmelidir. Onun sözü bulunmazsa,<br />

imâm-ı Ebû Yûsüfe uymalıdır. Bundan sonra, İmâm-ı Muhammedin sözü ile amel<br />

olunur. İmâm-ı Ebû Yûsüf ile imâm-ı Muhammedin sözü bir tarafda, İmâm-ı<br />

a’zamın sözü karşı tarafda ise, müftî her iki tarafa göre fetvâ verebilir.<br />

İbni Âbidînin ve türkçe (Mecmû’a-i Zühdiyye)nin önsözlerinde ve şeyh-ul-islâm<br />

Kemâl pâşa-zâde Ahmed bin Süleymân “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”<br />

efendinin (Vakfunniyyât) kitâbında diyor ki, (Fıkh âlimleri yedi tabaka, yedi derecedir.<br />

En yüksek derecesi, ahkâm-ı islâmiyyede müctehid olanlardır. Bunlara mutlak<br />

müctehid denir. Dört mezheb imâmları böyledir. İkinci tabaka, mezhebde<br />

müctehid denilen büyük âlimlerdir. Ebû Yûsüf ve imâm-ı Muhammed Şeybânî ve<br />

İmâm-ı a’zamın diğer talebeleri böyledir. Bunlar, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin koymuş<br />

olduğu üsûl ve kâ’idelere uyarak, delîllerden ahkâm çıkarırlar. Çıkardıkları<br />

hükmlerden ba’zıları, İmâm-ı a’zamın çıkarmış olduğu hükmlere uymıyabilir.<br />

[Bunlara da mezhebde mutlak müctehid denildiği (Mîzân-ül-kübrâ)da sh. 17 de yazılıdır.]<br />

Üçüncü tabaka, mes’elelerde müctehid olan âlimlerdir. Bunlar, ortaya yeni<br />

çıkan mes’elelerin hükmlerini bulurlar. Bunların bulduğu hükmlerin ilk iki tabakanın<br />

hükmlerine uygun olmaları lâzımdır. Hassâf, Tahâvî, Kerhî, Şems-ül-eimme<br />

Halvânî, Şems-ül-eimme Serahsî, Pezdevî, Kâdîhân ve benzerleri olan derin âlimler,<br />

üçüncü tabakadan müctehidlerdir. Bunlardan sonra olan tabakalardaki âlimler<br />

müctehid değildir. Mukalliddirler. Meselâ, dördüncü tabakadaki, (Eshâb-ı tahrîc)<br />

denilen âlimler, ictihâd yapamazlar. Mücmel, kısa bildirilmiş olup, iki dürlü anlaşılabilen<br />

hükmleri açıklayarak, bir ma’nâsını seçen Ebû Bekr Ahmed Râzî bunlardandır.<br />

370 [m. 981] de Bağdâdda vefât etmişdir. Fıkh âlimlerinin beşinci tabakası,<br />

(Eshâb-ı tercîh)dir. Kendilerine gelmiş olan, çeşidli haberler arasından sahîh,<br />

evlâ olanları seçerler. (Kudûrî) ve (Hidâye) sâhibi Burhâneddîn Mergınânî bunlardandır.<br />

Altıncı tabaka, (Eshâb-ı temyîz) olup, kavî hükmleri za’îf olanlardan, zâhir<br />

haberleri, nâdir haberlerden ayıran mukallid âlimlerdir. (Kenz), (Muhtâr) ve<br />

(İhtiyâr), (Vikâye) ve (Mecma’ul-bahreyn) kitâblarının sâhibleri bunlardandır. Bun-<br />

– 444 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!