22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

aleyhi ve sellem”, Ebû Bekr-i Sıddîka “radıyallahü anh” birşey anlatdığını gördü.<br />

Yanlarına gidip dinledi. Sonra, başkaları da, gördü ise de, gelip dinlemeğe çekindiler.<br />

Ertesi gün, Ömeri “radıyallahü anh” görünce, (Yâ Ömer, Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem”, dün size bir şey anlatıyordu. Bize de söyle, öğrenelim)<br />

dediler. Çünki, dâimâ, (Benden duyduklarınızı, din kardeşlerinize de anlatınız! Birbirinize<br />

duyurunuz!) buyururdu. Ömer “radıyallahü anh”, (Dün Ebû Bekr “radıyallahü<br />

anh”, Kur’ân-ı kerîmden anlıyamadığı bir âyetin ma’nâsını sormuş, Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, ona anlatıyordu. Bir sâat dinledim, birşey anlıyamadım)<br />

dedi. Çünki, Ebû Bekrin yüksek derecesine göre anlatıyordu. Ömer<br />

“radıyallahü anhümâ”, o kadar yüksek idi ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”,<br />

(Ben, Peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmiyecekdir.<br />

Eğer, benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer Peygamber olurdu) buyurdu.<br />

Böyle yüksek olduğu hâlde ve arabîyi çok iyi bildiği hâlde, Kur’ân-ı kerîmin<br />

tefsîrini bile anlıyamadı. Çünki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, herkese,<br />

derecesine göre anlatıyordu. Ebû Bekrin derecesi, ondan çok dahâ yüksekdi.<br />

Fekat, bu da, hattâ Cebrâîl “aleyhisselâm” dahî, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını, esrârını,<br />

Resûlullaha sorardı. [(Hadîka)da, dil âfetlerini anlatırken buyuruyor ki, (...<br />

Resûlullahın, Kur’ân-ı kerîmin hepsinin tefsîrini Eshâbına bildirdiğini imâm-ı<br />

Süyûtî haber vermekdedir).]<br />

Hülâsa, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını yalnız Muhammed “aleyhisselâm” anlamış<br />

ve hadîs-i şerîfleri ile bildirmişdir. Kur’ân-ı kerîmi tefsîr eden Odur. Doğru tefsîr<br />

kitâbı da, Onun hadîs-i şerîfleridir. Din âlimlerimiz, uyumıyarak, dinlenmiyerek,<br />

istirâhatlarını fedâ ederek, bu hadîs-i şerîfleri toplayıp, tefsîr kitâblarını yazmışlardır.<br />

(Beydâvî) tefsîri bunların en kıymetlilerindendir. Bu tefsîr kitâblarını da anlıyabilmek<br />

için, otuz sene durmadan çalışıp, yirmi ana ilmi, iyi öğrenmek lâzımdır.<br />

Bu yirmi ana ilmin kolları, seksen ilmdir. Ana ilmlerden biri, (Tefsîr) ilmidir. Bu<br />

ilmlerin ayrı ayrı âlimleri ve çok kitâbları vardır. Bugün kullanılan ba’zı arabî kelimeler,<br />

fıkh ilminde başka ma’nâya, tefsîr ilminde ise dahâ başka ma’nâya gelmekdedir.<br />

Hattâ aynı bir kelime, Kur’ân-ı kerîmdeki yerine, aldığı edâtlara göre, başka<br />

ma’nâlar bildirmekdedir. Bu geniş ilmleri bilmiyenlerin, bugünkü arabcaya göre,<br />

yapdıkları Kur’ân tercemeleri, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsından bambaşka birşey<br />

oluyor. Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsından, mezâyâsından, rumûzundan, işâretlerinden,<br />

herkes îmânının kuvveti kadar, birşey anlıyabilir. Tefsîr, anlatmakla, yazmakla olmaz.<br />

Tefsîr, din büyüklerinin kalblerine doğan bir nûrdur. Tefsîr kitâbları, bu nûrun<br />

anahtarıdır. Çekmeceyi anahtarla açınca, mücevherler meydâna çıkdığı gibi,<br />

o tefsîrleri okumakla, kalbe bu nûr doğar. Seksen ilmi iyi bilenler, tefsîrleri anlayıp,<br />

bizim gibi din câhillerine bildirmek için, çeşidli derecedeki insanlara göre, binlerle<br />

kitâb yazmışlardır. (Mevâkib), (Tibyân) ve (Ebülleys) gibi, türkçe kıymetli<br />

tefsîrler, bu kitâblardandır. (Tibyân tefsîri), hicretin [1110] senesinde yapılmış bir<br />

tercemedir. Konyalı Vehbî efendinin tefsîri, bir va’z kitâbıdır. Yeni yazılan türkçe<br />

tefsîrlerin ve ilmihâllerin, en kıymetlisi sanılanlarında bile, şahsî düşünceler bulunmakda,<br />

okuyanlara zararı, fâidesinden çok olmakdadır. Hele islâm düşmanlarının,<br />

bid’at sâhiblerinin, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını bozmak için yapdıkları tefsîr<br />

ve terceme kitâbları, birer zehrdir. Bunları okuyan genç zihnlerde, bir takım şübheler,<br />

i’tirâzlar hâsıl oluyor. Zâten, bizim gibi, din bilgisi az olanların, islâmiyyeti<br />

öğrenmek için, tefsîr ve hadîs-i şerîf okuması uygun değildir. Çünki, Kur’ân-ı kerîmi<br />

ve hadîs-i şerîfi yanlış anlamak veyâ şübhe etmek insanın îmânını giderir. Yalnız<br />

arabca bilmekle, tefsîr ve hadîs anlaşılmaz. Arabca bilenleri, din âlimi sanan,<br />

aldanır. Beyrut ve başka yerlerde ana dili arabca olan, arab edebiyyâtını iyi bilen,<br />

çok papas var. Fekat, hiçbirinin islâmiyyetden haberi yok. Çıkardıkları, m. 1956<br />

baskılı (El-müncid) ismindeki lügat kitâbında, islâm ismlerini, hattâ Medînenin Bakî’<br />

mezârlığının ismini ve hattâ, Resûlullah efendimizin vefât târîhini bile yanlış<br />

yazmışlardır.<br />

– 45 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!