22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

46 — ÜÇÜNCÜ CİLD, 17. ci MEKTÛB<br />

Bu mektûb, dînine çok bağlı olan bir hanıma yazılmış olup, i’tikâdları bildirmekde,<br />

ibâdetlere teşvîk etmekdedir:<br />

Görünen, görünmiyen, bilinen, bilinmeyen bütün ni’metleri gönderen, bizlere<br />

kurtuluş yolunu gösteren ve çok sevdiği Muhammed aleyhisselâmın ümmeti yapmakla<br />

şereflendiren Allahü teâlâya hamd-ü senâlar olsun!<br />

Bütün mahlûklara her ni’meti, iyilikleri veren yalnız Allahü teâlâdır. Herşeyi var<br />

eden, var olmak ni’metini veren Odur. Her ân, varlıkda durduran da Odur. Kâmil, iyi<br />

sıfatlar, insanlara, Onun rahmeti ile, acıması ile verildi. Hayât, ilm, sem’, basar, kudret<br />

ve kelâm sıfatlarımız hep Ondandır. Sayılamıyan ni’metleri hep O vermekdedir.<br />

İnsanları sıkıntıdan kurtaran Odur. Düâları kabûl eden, belâlardan kurtaran hep Odur.<br />

Öyle bir Razzakdır ki, kullarının rızklarını, günâhlarından dolayı kesmiyor. Afvı ve<br />

merhameti o kadar boldur ki, günâh işliyenlerin yüz karalarını meydâna çıkarmıyor.<br />

<strong>Hilmi</strong> o kadar çokdur ki, kullarının cezâlarını vermekde acele etmiyor.<br />

Öyle bir ihsân sâhibidir ki, kerem ve ihsânlarını dost ve düşman, herkese saçıyor.<br />

Bütün ni’metlerinin en şereflisi, en kıymetlisi, en üstünü olarak da, kullarına<br />

müslimânlığı açıkca bildiriyor ve beğendiği yolu gösteriyor. Mahlûkların en iyisine<br />

uyarak se’âdet-i ebediyyeye kavuşmağı emr buyuruyor. İşte, Onun ni’metleri,<br />

ihsânları Güneşden dahâ açık ve Aydan dahâ âşikârdır. Başkalarından gelen<br />

ni’metleri de gönderen Odur. Başkalarının ihsân etmesi, bir emânetcinin, birisine<br />

emânet vermesi gibidir. Başkasından birşey istemek, fakîrden birşey beklemekdir.<br />

Câhil de, bunu âlim gibi bilir. Kalın kafalı da, zekî kimse gibi anlar.<br />

Nazm:<br />

Vücûdümün her zerresi, gelse de dile,<br />

şükrünün binde birini yapamaz bile.<br />

İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. Bu, insanlık îcâbıdır. İyilik<br />

edenlere hurmet edilir. Ni’met sâhibleri, büyük bilinir. O hâlde, her ni’metin hakîkî<br />

sâhibi olan Allahü teâlâya şükr etmek, insanlık îcâbıdır. Aklın lüzûm gösterdiği<br />

bir vazîfe, bir borcdur. Fekat, Allahü teâlâ, her ayb ve kusûrdan uzak, insanlar<br />

ise, ayb kirlerine ve noksanlık lekelerine bulaşmış olduğundan, Onunla hiç münâsebetleri,<br />

alâkaları yokdur. Onu nasıl büyük bileceklerini, nasıl şükr edeceklerini<br />

anlıyamazlar. Ona karşı söylenmesini güzel sandıkları şeyler, Ona çirkin gelebilir.<br />

Onu büyültmek, hurmet etmek sandıkları, hakâret ve küçültmek olabilir.<br />

Ona hurmet ve şükr şeklleri, yine Ondan bildirilmedikce, Ona lâyık olacağına güvenilemez<br />

ve Onun kabûl edeceği bir ibâdet olamaz. Çünki, insanların hamd etmeleri,<br />

Ona belki hakâret olur. İşte, Onun tarafından bildirilen, ta’zîm, hurmet ve<br />

şükr şekli, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” bildirdikleri dinlerdir.<br />

Ona kalb ile yapılacak hurmetler, dinde bildirilmiş, dil ile yapılacak şükrler,<br />

orada gösterilmişdir. Her uzvun yapacağı işleri, açık ve geniş olarak, beyân buyurmuşlardır.<br />

O hâlde, Allahü teâlâya inanmak ile ve kalbin ve bedenin yapması ile<br />

şükr etmek, ancak dîne uymakla olur. Allahü teâlâya, dînin dışında yapılacak hurmete<br />

ve ibâdete güvenilemez. Çok def’a tersine olup, sevâb sanılan, günâh olur.<br />

Bu söylenilenlerden anlaşılıyor ki, dîne uymak, insanlık îcâbıdır ve aklın istediği<br />

ve beğendiği birşeydir. Allahü teâlâya, Onun dîninin dışında şükr edilemez.<br />

Allahü teâlânın bildirdiği her din, iki kısmdır: İ’tikâd ve amel. Ya’nî îmân ve ahkâm.<br />

Bunlardan i’tikâd, her dinde aynıdır. İ’tikâd, dînin aslı ve temelidir. Din ağacının<br />

gövdesidir. Amel ise, ağacın dalları, yaprakları gibidir. [Eski dinlerde bildirilmiş<br />

olan i’tikâdlar zemânla bozulmuşdur. Şimdi doğru i’tikâd, yalnız islâm dîninin<br />

bildirdiği i’tikâddır. Bu doğru] İ’tikâdı olmıyan, Cehennemden kurtulamaz.<br />

Kıyâmetde azâbdan kurtulmasına imkân yokdur. Ameli olmıyanların kurtulma-<br />

– 102 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!