22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

fi garb ve şimâlden genişletdi. Zevcât-i tâhirâtın “radıyallahü teâlâ anhünne”<br />

odaları bulunduğu için, şark tarafını genişletmedi. Şimâl-cenûb arası, yüzkırk<br />

zrâ’ [yetmiş metre] ve şark-garb dıvarları arası yüzyirmi zrâ’ oldu. (Mescidimi genişletmek<br />

lâzımdır!) emrini işitmeseydim, genişletmezdim dedi. Yeni dıvarları, eskisi<br />

gibi kerpiç ile hurma ağaçlarından yapdırdı. Hazret-i Abbâs, garb dıvarına bitişik<br />

odasını hediyye etdi. Bu oda ve buna bitişik, Ca’fer Tayyârın evinin yarısı satın<br />

alınıp mescid-i şerîfe katıldı. Hazret-i Ömer, bu arada, (Hücre-i se’âdet)i de,<br />

kerpiçden yeniledi. Hazret-i Osmân “radıyallahü anh” hicretin otuzuncu senesinde,<br />

bunları ve şimâl dıvarını yıkıp genişletdi. Yeni dıvarları ve direkleri taşdan, tavanını<br />

sac ağacından yapdı. Ebû Hüreyrenin haber verdiği hadîs-i şerîfde, (Mescidimi<br />

Yemendeki San’â şehrine kadar genişletseler, hepsi mescidim olur) buyuruldu.<br />

Halîfe Velîd, seksensekiz senesinde, Medîne vâlîsi Ömer bin Abdül’Azîze emr<br />

vererek, dört dıvar da yıkılıp, şark tarafındaki zevcât-ı tâhirât odaları mescide katıldı.<br />

Hucre-i se’âdetin dört dıvarı yıkılıp, temelden yontma taşlarla yeniden yapıldı.<br />

Temel açılırken hazret-i Ömerin bir ayağı görüldü. Hiç çürümemişdi. Hücrenin<br />

etrâfına ikinci bir dıvar dahâ yapıldı. Hiç kapısı yokdu. Hücrenin tavanı mescidden<br />

yarım metre dahâ yüksek oldu. Uzunluk ikiyüz, genişlik yüzaltmışyedi<br />

zrâ’ oldu. Rum Kayserinden kırk usta getirilip, dıvarlar, direkler, tavan altın ile süslendi.<br />

İlk olarak mihrâb ve dört minâre yapdırdı. Bu iş üç sene sürdü. Abbâsî halîfelerinden<br />

Mehdî, yüzaltmışbir senesinde, yalnız şimâl tarafına on direk dikerek<br />

genişletdi. Halîfe Me’mûn da ikiyüziki 202 [m. 817] senesinde biraz genişletdi. Beşyüzelli<br />

senesinde, Cemâleddîn-i İsfehânî, ikinci dıvar etrâfına sandal ağacından parmaklık<br />

yapdı. Bu parmaklığa (Şebeke-i se’âdet) denir. O sene Mısrdan gönderilen,<br />

üzerinde kırmızı ipekle Yasîn sûresi yazılı beyâz ipek perde, Şebeke etrâfına<br />

asıldı. Bu perdeye (Sitâre) denir. Mısr Türkmen sultânı Seyfeddîn Sâlih Klavûn<br />

“rahmetullahi teâlâ aleyh”, altıyüzyetmişsekiz 678 [m. 1279] senesinde, Hucre-i<br />

se’âdet üzerine bugünkü (Kubbe-i hadrâ)yı ilk olarak yapdırıp kurşun ile kaplatdı.<br />

Mescidin bugünkü binâsı, Mısrdaki Çerkes sultânlarından Eşref Kaytbay “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyh” tarafından 888 [m. 1483] senesinde yapdırılmış ve Osmânlı<br />

sultânları tarafından ta’mîr ve tezyîn edilmişdir. (Cezb-ül-kulûb)dan terceme temâm<br />

oldu.<br />

Pâkistânda Mîrpûr şehrinde bulunan (Da’vet-ül-islâmiyyet-ül-âlemiyye) merkezinin<br />

1398 [m. 1978] de, bütün müslimân memleketlerine gönderdiği bildiride<br />

diyor ki: Sü’ûdî Arabistânda çıkan (Ed-da’ve) mecmû’asının 1397 [m. 1977] Şa’bân<br />

nüshâsında, Sa’dülharemeyn ismindeki bir vehhâbînin (Kubbet-ül-hadrâ)nın yıkılmasını<br />

istiyen yazısını, (Da’vet-ül-islâmiyyet-ül-âlemiyye) merkezimiz nefretle<br />

karşılamışdır. Üyelerimiz Pâkistânın Mîrpûr şehrinde, bu yazıyı protesto etmek<br />

için toplandı. Allâme Muhammed Beşîr “rahmetullahi teâlâ aleyh” başkan idi. Pek<br />

çok dinleyici arasında konuşan hatîblerin sözlerinin özeti şöyledir:<br />

Kubbet-ül-hadrâ, bütün müslimânların gözbebeğidir. Müslimânlar, bu mübârek<br />

hucreyi ziyâret etmeği, kurtulmalarına sebeb bilirler. Çünki, Peygamberimiz “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem”, (Kabrimi ziyâret edene şefâ’atim vâcib olur) buyurdu.<br />

Sa’dül-haremeynin bu çok çirkin yazısı, büyük fitne ve islâm düşmanının gizli bir<br />

hiylesidir. Bir müslimân böyle düşünebilir mi? İslâm dîninin şi’ârını yok etmeğe<br />

önayak olabilir mi? Vallahi olamaz! Bu çirkin yazının arkasında gizli ellerin, yehûdî<br />

güçlerinin bulunduğuna inanıyoruz. Eshâb-ı kirâmın mubârek cesedlerini ve<br />

Resûlullahın babası Abdüllahın cesedini kabrlerinden çıkarmaları, Kubbe-i hadrâyı<br />

yıkmak çirkin düşüncesine cesâret verdiğinde hiç şübhe yokdur. Bu çirkin yazı,<br />

büyük fitnelere yol açacakdır. Bunda hiçbir fâide yokdur. Kalbleri Resûlullahın<br />

“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” sevgisi ile ve Kubbet-ül-hadrânın sevgisi ile<br />

dolu olan müslimânları yaralıyan bu çirkin yazıya nasıl cesâret olunduğunu Sü’ûdî<br />

– 350 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!