22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

insanın zihnine yine şübheler gelmekdedir. Çünki akl, din bilgilerinden ba’zılarını<br />

anlıyamıyor. Eğer anlasaydı, insanların işlerinin fâideli ve iyi olması için, Peygamberlere<br />

vahy gönderilmesine lüzûm ve ihtiyâc olmazdı. İnsanda tam ihtiyâr vardır<br />

demek, ya’nî insan her dilediğini yapar demek ve insanın elinde birşey yokdur, kazâ<br />

ve kaderde olanı yapmağa mecbûrdur demek, kitâba ve sünnete inanmamak olur.<br />

Çünki, insanların amellerini de, cesedlerini de, ya’nî maddelerini de, işlerini, hareketlerini<br />

de Allahü teâlâ yaratmakdadır. Böyle olunca, tam ihtiyâr vardır denilebilir<br />

mi? Cebr ile, zorla yapdırılan iş için hesâba çekmek de zulm olur. Allahü teâlâ<br />

zulm yapmaz. O hâlde, insan mecbûrdur demek, nasıl doğru olabilir? İnsanların işlerinin<br />

bir titreme gibi cebren yapılmadığı meydândadır. İlm, irâde ve kudretimiz<br />

ile yapılmakdadırlar. İnsanın ihtiyârı [istekli hareketi], her üçünden hâsıl olmakdadır.<br />

Fekat, insanda bu üçünün hâsıl olması, insanın ihtiyârı ile değildir. Allahü teâlâ<br />

dilediği zemân, bunları insana gönderir. Cebr de, bu kadardır. İnsanda tam ihtiyâr<br />

ve tam cebr olmadığı için, insanın hareketleri, bu ikisinin arasında hâsıl olmakdadır.<br />

İşlerin böyle yapılmasına (Kesb) denir. İnsanın kesb etdiği işlerinde bu kadarcık<br />

ihtiyârın bulunması, Allahü teâlânın teklîflerine [emr ve yasaklarına] sebeb<br />

olmuşdur. İhtiyârımız za’îf, az olduğu için de, teklîfler hafîf olmuş, Allahü teâlânın<br />

mü’minlere olan rahmet sıfatı, onların âsîlerine olan gadab sıfatını aşmışdır. Diğer<br />

sıfatlarından hiçbiri, ötekilerini aşmış değildir. Allahü teâlânın fi’lleri de, ilmi, irâdesi<br />

ve kudreti ile olduğu için, bu bakımdan kulların işlerine benzemekdedir. Böyle<br />

işlerden dolayı, kullarını hesâba çekmesi adâlete uymuyor denilemez.<br />

[TENBÎH: Ölümden evvelki hayâta (Dünyâ hayâtı), ölümden sonraki hayâta<br />

(Âhıret hayâtı) denir. Âhıret hayâtı üçe ayrılır: Mezârdan kalkıncaya kadar,<br />

(Kabr hayâtı), tekrâr dirildikden, Cennete veyâ Cehenneme gidinceye kadar,<br />

(Kıyâmet hayâtı), üçüncüsü (Cennet ve Cehennem hayâtı)dır. Dünyâda yapılan<br />

her işden ve düşünceden, dünyâda ve âhıretde fâide veyâ zarar hâsıl olur. Fâide<br />

hâsıl olanlara (Hayr), zarar hâsıl olanlara (Şer) denir. Allahü teâlâ, hayrları, şerlerden<br />

ezelde ayırmışdır. Bunlar, birbirleri ile hiç karışmaz. Bu ayırmağa, (Kazâ)<br />

ve (Kader) denir. Kazâ, kader hiç değişmez. Allahü teâlâ hayr ve şer işlemekde insanları<br />

serbest bırakdı. İsteyen hayr işler, isteyen şer işler. Allahü teâlâ, merhamet<br />

ederek, hangi işlerin hayr, hangi işlerin şer olduğunu, Peygamberler vâsıtası ile kullarına<br />

bildirir. İnsanlar da, bunları, Peygamberlerden, aklları ile, ilmleri ile öğrenirler.<br />

Akl ve ilm sâhibleri akla, ilme uyarak, hayr işler. Aklı ve ilmi olmıyan ahmaklar,<br />

câhiller, nefslerine ve şeytânlara uyarak, şer ya’nî günâh işleyerek, dünyâda<br />

ve âhıretde azâba sürüklenir. Görülüyor ki, Peygamberlerin emrleri, ya’nî dinler,<br />

Allahü teâlânın ni’meti, büyük ihsânıdır. İslâmiyyete uyanlar, Cennete gidecekler,<br />

uymıyanlar Cehenneme gideceklerdir.]<br />

Bir kişide olmasa ger vecd-ü hâl,<br />

eylese islâmiyyete o imtisal.<br />

Dâimâ bid’atleri terk eylese,<br />

ehl-i sünnetden hiç ayrılmasa.<br />

O kişi, ehl-i se’âdetdir hemân,<br />

şer’i pâke iyi sarıl, ey civân.<br />

Ger islâmiyyetsiz olursa vecd-ü hâl,<br />

ehl-i istidrâc olur, ol bed fi’al.<br />

Uçsa da, aldanma öyle şeylere,<br />

kes kanâdı, tâ ki düşsün yerlere.<br />

Anlara aldanma, îmânın gider,<br />

şer’i pâki tutmıyan bulmaz zafer.<br />

– 697 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!