22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Nitekim güneş, hem çamaşır yıkayan adama, hem de çamaşırlara, aynı şeklde,<br />

parlamakda iken, adamın yüzünü yakıp karartır, çamaşırlarını ise beyâzlatır.<br />

[Bunun gibi, elmaya ve bibere aynı şeklde parladığı hâlde, elmayı kızartınca tatlılaşdırır.<br />

Biberi kızartınca acılaşdırır. Tatlılık ve acılık hep güneşin ışıkları ile ise<br />

de, aralarındaki fark, güneşden değil, kendilerindendir. Allahü teâlâ, bütün insanlara<br />

çok acıdığı için ve bir ananın yavrusuna olan merhametinden dahâ çok acıdığı<br />

için, dünyânın her tarafındaki, her insanın, her âilenin, her cem’ıyyetin ve milletin<br />

her zemânda ve her işlerinde nasıl hareket etmeleri lâzım geleceğini, dünyâda<br />

ve âhıretde râhat etmeleri ve se’âdet-i ebediyyeye kavuşmaları için, işlerini ne<br />

yolda yürütmeleri ve nelerden kaçınmaları lâzım geldiğini, Kur’ân-ı kerîmde bildirdi.<br />

Ehl-i sünnet âlimleri, bunların hepsini, keskin görüşleri ile bulup, milyonlarca<br />

kitâb yazarak, bütün dünyâya bildirdi. Demek ki, Allahü teâlâ, insanları işlerinde<br />

başı boş bırakmamış, islâmiyyetin girmediği bir yer kalmamışdır. Demek<br />

ki, islâmiyyeti dünyâ işlerinden ayırmak mümkin değildir. İslâmiyyeti dünyâ işlerinden<br />

ayırmağa kalkışmak, islâmiyyeti ve müslimânları yeryüzünden kaldırmağa<br />

çalışmak demek olmaz mı?]<br />

İnsanların, âhıretdeki ni’metlere nâil olmamaları, Ondan yüzçevirdikleri içindir.<br />

Yüzçeviren, elbette birşey alamaz. Ağzı kapalı bir kap, Nisan yağmuruna elbette<br />

kavuşamaz. Evet, yüzçeviren birçok kimsenin, dünyâ ni’metleri içinde<br />

yaşadığı görülüp, mahrûm kalmadıkları zan olunuyor ise de, bunlara dünyâ için<br />

çalışmalarının karşılığını vermekdedir. Yalnız dünyâ için çalışanlara verdiği<br />

dünyâlıklar hakîkatde azâb ve felâket tohumlarıdır. Mekr-i ilâhî ile, istidrâc<br />

olarak, ya’nî Allahü teâlânın aldatarak, ni’met şeklinde gösterdiği musîbetlerdir.<br />

Nitekim, Mü’minûn sûresi, ellialtıncı âyetinde meâlen, (Kâfirler, mal ve<br />

çok evlâd gibi dünyâlıkları verdiğimiz için, kendilerine iyilik mi ediyoruz, yardım<br />

mı ediyoruz sanıyor. Peygamberime “sallallahü aleyhi ve sellem” inanmadıkları<br />

ve dîn-i islâmı beğenmedikleri için, onlara mükâfât mı ediyoruz, diyorlar?<br />

Hayır öyle değildir. Aldanıyorlar. Bunların ni’met olmayıp, musîbet olduğunu<br />

anlamıyorlar) buyurdu. Kalbleri [gönülleri] Hak teâlâdan yüzçevirenlere<br />

verilen dünyâlıklar, hep harâblıkdır, felâketdir. Şeker hastasına verilen tatlılar,<br />

helvalar gibidir.<br />

[Kalb, yürek denilen et parçasında bulunan bir kuvvetdir. Elektriğin aküde, pilde<br />

bulunması gibidir. Rûh [can] ise, bedenin her yerinde bulunur. Kalb, nefse uyup,<br />

küfr veyâ günâh yapmak isteyince, Allahü teâlâ, bu kula acırsa, küfr ve günâh işlemesini<br />

istemez. O da, yapamaz. Acımazsa, işlemesini ister ve yaratır. Karşılığını<br />

da verir. O hâlde insanın azâblara, felâketlere sürüklenmesine sebeb, kendisidir.<br />

Kalbinin islâmiyyete uymayıp, nefsine uymasıdır.<br />

Süâl: Allahü teâlâ, nefsi yaratmasaydı, insanlar onun aldatmasından kurtulurdu.<br />

Kimse kötülük yapmaz, herkes Cennete giderdi. İyi olmaz mı idi?<br />

Cevâb: Bu dünyâda, her mahlûkda, herşeyde, Allahü teâlânın hem rahmet sıfatı,<br />

hem de kahr, gadab sıfatı tecellî, zuhûr etmekdedir. Su, insanların, hayvanların<br />

ve nebâtâtın yaşamaları için, temizlik için, yemek, ilâc yapmak için lâzım olduğu<br />

gibi, denizde binlerce insan boğulmakda, sel suları evleri yıkmakdadır. Soğuk<br />

su içen, hasta olmakdadır. Ateş, ekmek, yemek pişirmek için, kışın ısınmak için<br />

lâzım olduğu gibi, içine düşeni yakmakdadır. Elektrik, çok yerde işimize yaradığı<br />

hâlde, yangına sebeb olmakda, insana çarpınca, hemen öldürmekdedir. Her ilâc,<br />

bir derde devâ olduğu hâlde, fazlası zararlı olmakdadır. Herşey de böyledir. Nefs<br />

de bunlar gibidir. Hem fâideli, hem zararlı tarafları vardır. Nefsin yaratılması, insanların<br />

yaşaması, üremesi ve dünyâ için çalışmaları ve âhıret için cihâd sevâbı kazanmaları<br />

içindir. Allahü teâlâ, nefsi böyle nice fâideler için yaratdı. Fekat, nefs,<br />

tegaddî ve tenâsül lezzetlerine doymaz. Allahü teâlâ bütün insanlara merhamet ederek,<br />

acıyarak, nefse hâkim olup, zararlı arzûlarını önlemeleri için, akl da yaratdı.<br />

– 31 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!