22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

teren bilgileri ele geçirmiş bulunuyoruz) denirse, bizim gibi mukallidlerin bilgisi, bir<br />

şeyin halâl veyâ harâm olmasına vesîka olamaz. Birşeyin halâl veyâ harâm olması için,<br />

müctehidin zan etmesi lâzımdır. Müctehidlerin sözlerini, senedlerini örümcek yuvasından<br />

dahâ çürük sanmak, büyük atılganlık olur. Kendi bilgisini, din büyüklerinin<br />

bilgilerinden üstün tutmak ve Hanefî mezhebinin (Üsûl haberlerine) bozuk, çürük<br />

demek de âlimlerin, fetvâ vermek için dayandıkları kıymetli haberleri hiçe saymak<br />

ve bu haberlere yanlış demek, dîn-i islâmda büyük bir yara, gedik açmak olur. İslâmın<br />

büyük âlimleri, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” parlak zemânına yakın<br />

oldukları için ve ilmleri, sonra gelenlerin bilgilerinden katkat çok olduğu ve harâmdan,<br />

günâhlardan sakınmaları, Allahü teâlâdan korkmaları, son derece fazla olduğu<br />

için, hadîs-i şerîfleri, bizim gibi, din bilgilerinden haberi olmıyan, işitdiği bir kaç<br />

sözü ilm sanan boş câhillerden, elbette dahâ iyi tanır ve anlarlardı. Doğrusunu, iğrisini,<br />

değişmiş olanını, değişdirilmemiş olanlarını, bizden dahâ iyi ayırd ederlerdi.<br />

Bu hadîs-i şerîflere uymamak lâzım olduğunu bildirmelerinin, elbette bir sebebi, dayandıkları<br />

kuvvetli vesîkaları mevcûddur. Bilgisi ve görüşü onlardan az olan bizler,<br />

şu kadar anlıyoruz ki, işâretin ve parmağı bükmenin nasıl olacağını bildiren çeşidli<br />

hadîs-i şerîfler vardır ve birbirlerine uymamakdadırlar. Bu çeşidli haberlerin birbirlerine<br />

uymaması, işâretin yapılması için, kesin birşey söylemeği güçleşdirmişdir.<br />

Ba’zı haberler, parmakları yumruk hâlinde bükmeden işâret edileceğini, ba’zıları bükerek<br />

edileceğini bildirmekdedir. Parmakların büküleceğini söyliyenlerden bir kısmı,<br />

elliüç sayısını gösterir gibi yapılacağını bildirmişdir. Başka bir kısmı, yirmiüç sayısını<br />

gösterir gibi büküleceklerini haber veriyor. [(Halebî), bunları anlatırken, sayıların<br />

parmaklarla gösterilmesini uzun anlatmakdadır.] Ba’zı haberler, sağ iki küçük<br />

parmağı kapayıp ve baş parmağı orta parmakla halka yapıp şehâdet parmağı ile<br />

işâret edilir, diyor. Bir habere göre, yalnız baş parmak, orta parmağın üzerine konarak<br />

işâret olunur. Bir haberde ise, sağ eli, sol uyluk üzerine ve sol eli, sağ ayak üzerine<br />

koyup işâret edilir. Başka bir haberde, sağ eli ile sol el üstüne ve bileği, bilek üzerine<br />

ve kolu, kol üzerine koyup, işâret edileceği bildiriliyor. Ba’zı haberlerde, bütün<br />

parmakları kapatarak işâret olunması, ba’zılarında ise, şehâdet parmağı kımıldatılmadan<br />

işâret edilmesi buyurulmakdadır. Bunlardan başka, tehıyyâtda işâret olur deyip,<br />

yeri kesin bildirilmemekde, ba’zı haberlerde, şehâdet kelimesi okunurken işâret<br />

olunur, denilmekdedir. Ba’zı rivâyetlerde ise, otururken düâ zemânında, (Ey kalbleri<br />

istediği gibi çeviren Allahım, benim kalbimi kendi dînin üzerinde bulundur!) denir<br />

ve bunu söylerken, parmakla işâret olunur, buyurulmuşdur.<br />

Hanefî mezhebinin âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, işâret için bildirilen<br />

hadîs-i şerîflerin çok ve başka başka olduğunu görünce, nemâz hakkındaki<br />

kesin ve açık emrlere uygun olmıyan fazla bir hareketin yapılmamasını söylediler.<br />

Çünki, nemâzda esâs, fazla hareketden sakınmak ve olgun bir şeklde bulunmakdır.<br />

Bundan başka, bütün âlimler, sözbirliği ile haber vermişdir ki parmakları,<br />

gücü yetdiği kadar kıbleye karşı bulundurmak sünnetdir. (Nemâzda, her uzvunu,<br />

gücün yetdiği kadar, kıbleye karşı bulundur!) hadîs-i şerîfi, bunu açıkça emr<br />

etmekdedir.<br />

Eğer sorulursa: (Hadîs-i şerîflerin, başka başka bildirilmesi, ancak araları birleşdirilemediği<br />

zemân, işi güçleşdirir. Hâlbuki, işâreti bildiren hadîs-i şerîflerden<br />

müşterek bir emr çıkarılabilir. Çünki çeşidli hadîs-i şerîfler, başka başka zemânlarda<br />

duyulup, haber verilmiş olabilir). Cevâb olarak deriz ki, haberlerin çoğunda<br />

(Kâne=idi) kelimesi vardır ki, bu kelime mantıkdan başka ilmlerde<br />

(Kül=hep) ma’nâsındadır. Bunun için, bu çeşidli haberler birleşdirilemez.<br />

İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Sözüme uymıyan hadîs-i<br />

şerîf öğrenirseniz, benim sözümü bırakıp, hadîs-i şerîfe uyunuz) buyurdu<br />

ise de, bu sözü, işitmemiş olduğu hadîs-i şerîfler içindir. İşitmemiş olduğum bir<br />

hadîs-i şerîfe uymıyan sözümü bırakın, demişdir. Hâlbuki, işâret hakkındaki ha-<br />

– 270 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!