22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

seferî olmak mesâfesi, dört Berîd, ya’nî iki merhaledir. Bir berîd, dört fersahdır.<br />

Bir fersah üç mîldir. Bir mîl, bin bâ’ [Kolaç]dır. Bir bâ’, dört zrâ’ [insan kolu]dur.<br />

Bir zrâ’, iki karışdır) demekdedir. Seferîlik mesâfesi, bu şerhe göre de, 16 fersah,<br />

ya’nî 48 mîl olmakda ve bir mîl, dört bin zrâ’ olmakdadır. (Mir’ât-i Medîne)nin beşyüzyirmiüçüncü<br />

sahîfesinde diyor ki, (Kitâbımızda zrâ’ dediğimiz uzunluk, insan<br />

kolu olup, Mısr ve Hicâzda şimdi kullanılan demir ölçünün sekizde yedisidir.<br />

Takrîben iki karışdır). Bu demir ölçü birimi, hanefî fıkh kitâblarında yazılı olan<br />

zrâ’ olup, 24 parmak genişliğindedir. 48 santimetredir. Bunun sekizde yedisi 42 santimetredir.<br />

Görülüyor ki, Şâfi’îde bir mîl dörtbin zrâ’dır. Bu da 1680 metredir. 48<br />

mîl de 80 kilometre 640 metredir. Sefer mesâfesinin, tam bu kadar kilometre olması<br />

şart değildir. Meşhûr olan veyâ zann-ı gâlib ile anlaşılan mesâfe kâfîdir.<br />

Denizde, orta rüzgârlı havâda giden yelkenlinin hızı esâsdır. İstanbuldan Mudanyaya<br />

giden, seferî olmaz. Bursaya giden, seferî olur. Tayyâre ile giden, altında<br />

bulunan yoldan veyâ denizden gitmiş gibidir. İstanbulda, Fâtihden otobüs ile<br />

sefere çıkan, bugün için, Edirne-kapı kabristânını geçince, Aksaraydan çıkan,<br />

Topkapı kabristânını, sâhil yolundan ise, Yedikule kapısını geçince, Üsküdardan<br />

çıkan, Selimiyye kışlası ile Karaca Ahmed kabristânı arasından geçince, İstanbuldan<br />

Anadoluda 104 kilometreye gitmeğe niyyet edenlerin hepsi, buğazın karşı<br />

sâhiline geçince seferî olurlar. Seferî olan kimsenin, dört rek’at olan farz nemâzları<br />

iki rek’at kılması hanefîde vâcib, mâlikîde sünnet-i müekkede, şâfi’îde efdaldir.<br />

Mukîm olan imâma uyması hanefîde, edâ ederken câiz, şâfi’îde hem edâ,<br />

hem kazâ ederken câiz, mâlikîde ikisinde de mekrûhdur. Müsâfire uyan mukîmin<br />

nasıl kılacağı, 64. cü maddede bildirilmişdir. Mest üzerine, üç gün üç gece mesh edebilir.<br />

Orucunu bozabilir. Kurban kesmesi vâcib olmaz. Müsâfir râhat ise, orucunu<br />

bozmamalıdır. Günâh için sefere çıkan, yalnız hanefî mezhebinde müsâfir<br />

olur. 59. cu maddeye bakınız!<br />

Mukîm olsun, müsâfir [ya’nî yolcu] olsun, özrlü olsun, özrsüz olsun, herkes, şehr<br />

ve köy dışında, hayvan üstünde otururken nâfile nemâz kılabilir. Hayvan yürürken<br />

de, dururken de kılınabilir. Beş vakt farz nemâzlardan önce ve sonra olan sünnetler<br />

de nâfile nemâz demekdir. Yalnız, sabâh nemâzının sünneti nâfile değildir.<br />

Fâtiha ve sûre okurken, sağ eli sol el üstüne bağlayıp göbek altına koymak iyi ise<br />

de, elleri uylukları üstüne koymak da olur. Her dürlü oturmak câizdir. Kendi yürürken<br />

nemâz kılmak, kimseye câiz değildir. Çünki yürümek nemâzı bozar [Cevhere].<br />

Altmışdokuzuncu maddeye bakınız! Yolda rast geldiği şehrlerden geçerken<br />

de böyle kılabilir. Kendi şehrinde kılması mekrûhdur. Îmâ ile rükü’a ve secdeye<br />

eğilir. Başını birşey üzerine koymaz. Nemâza başlarken ve kılarken kıbleye dönmek<br />

lâzım değildir. Hayvanın yürüdüğü tarafa doğru kılması lâzımdır. Hayvanın<br />

veyâ yularının veyâ eğerinin üzerinde çok necs [pislik] bulunsa da, nemâz câiz olur.<br />

Fekat, necsli yerin üzerinde oturursa câiz olmaz. Necs ayakkabıyı da çıkarmak lâzımdır.<br />

Ayağı ile dürterek, yuları çekerek, az hareketle hayvanı idâre etmesi nemâzı<br />

bozmaz. Hayvan üzerinde nâfile nemâza başlıyan kimse, hızla yere inerek,<br />

yerde temâmlaması câizdir. Yerde başlayıp, hayvan üstünde temâmlamak câiz değildir.<br />

Farzları ve vâcibleri, zarûret olmadıkca hayvan üzerinde kılmak câiz değildir.<br />

(Halebî)de, (Farzları hayvan üzerinde kılmak, sünnetleri kılmak gibi olup, ancak<br />

teyemmüm yapmak için bildirdiğimiz özrler ile câizdir) diyor. Farzların da mukîm<br />

iken ve seferî iken, şehr dışında hayvan üzerinde zarûret olunca kılınacağı anlaşılmakdadır.<br />

Malının, canının, hayvanının tehlükede olması, inince hayvanın veyâ<br />

hayvandaki veyâ yanındaki malın çalınması, yırtıcı hayvan, düşman, yerde çamur<br />

olması, yağmur olması, hastanın, inerken, binerken, iyi olmasının gecikmesi<br />

veyâ hastalığının artması, arkadaşlarının beklemeyip tehlükede kalması, indikden<br />

sonra, hayvana yardımcısız binememek, hep zarûret olan özrdür. Az çamur özr de-<br />

– 222 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!