22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(Merâkıl-felâh)da ve hâşiyesinde diyor ki, (Medîne şehri uzakdan görülünce,<br />

salât ve selâm getirilir. Sonra, (Allahümme hâzâ harem-ü Nebiyyike ve mehbıt-ü<br />

vahyike femnün aleyye biddühûl-i fîhi vec’alhü vikâyeten lî minennâr ve emânen<br />

minel azâb vec’alnî minelfâizîne bi-şefâ’atil-Mustafâ yevmelmeâb) denir. Şehre veyâ<br />

mescide girmeden önce gusl abdesti alınır. Güzel ve alkolsüz koku sürünülür.<br />

Yeni, temiz elbise giyilir. Şehre yürüyerek girmek iyi olur. Eşyâlarını bir yere yerleşdirdikden<br />

sonra, o yerlerin kıymetini ve yüksekliğini düşünerek, boynu bükük,<br />

kalbi kırık olarak; (Bismillâh ve alâ Milleti Resûlillah) der ve hicret gecesi gelmiş<br />

olan (İsrâ) sûresinin sekseninci âyetini ve nemâzda okunan salevât-ı şerîfleri<br />

okuyarak ve (Vagfir lî-zünûbî veftah lî ebvâbe rahmetike ve fadlike) diyerek<br />

mescide gelir. Bâb-ı selâmdan veyâ bâb-ı Cibrîlden mescide girip, minber yanında<br />

iki rek’at (Tehıyyetül-mescid) nemâzı kılar. Minberin direği sağ omuzu hizâsına<br />

gelmelidir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” burada kılardı. İki rek’at<br />

da şükr nemâzı kılar. Düâdan sonra, kalkıp edeble Hucre-i se’âdete gelir. Muvâcehe-i<br />

se’âdet dıvarına karşı, arkasını kıbleye dönerek, Resûlullahın mubârek<br />

yüzüne karşı, iki metre kadar uzakda, edeble durur. Resûlullahın kendisini gördüğünü,<br />

selâmını, düâlarını işitdiğini ve cevâb verdiğini, âmîn dediğini düşünür.<br />

(Esselâmü aleyke yâ seyyidî, yâ Resûlallah...) diyerek kitâbdaki uzun düâyı okur.<br />

Emânet olan selâmları söyler. Sonra salevât okuyup, dilediği düâyı yapar. Sonra<br />

yarım metre sağa gelip, (Esselâmü aleyke yâ halîfete Resûlillah...) diye başlıyan<br />

kitâbdaki uzun düâyı okuyarak hazret-i Ebû Bekre selâm verir. Sonra, yarım<br />

metre sağa gidip, hazret-i Ömere de kitâbdaki uzun düâyı okuyarak selâm verir.<br />

Sonra kendine ve ana babasına ve düâ etmesini istemiş olanlara ve bütün müslimânlara<br />

düâ eder. Sonra yine Resûlullahın mubârek yüzü karşısına gelir. Kitâbdaki<br />

düâyı okur ve dilediği düâları da yapar. Sonra Ebû Lübâbe hazretlerinin kendini<br />

bağlayarak tevbe etmiş olduğu direğe gelir. Burada ve Ravda-i mutahherada<br />

nâfile, kazâ kılar. Tevbe ve düâ eder. Dilediği zemânlarda (Mescid-i Kubâ) ve (Mescid-i<br />

kıbleteyn), Uhud şehîdleri ve Bakî’deki mezârları ve birçok meşhûr mübârek<br />

yerleri de ziyâret etmelidir).<br />

İbni Kayyım, (Resûlullahın kabrine arka çevirerek düâ edilir. Ebû Hanîfe de<br />

böyle söylüyor) diyor. Âlûsînin de, tefsîrinde böyle dediği, (Dürer-üs-seniyye)de<br />

yazılıdır. Hâlbuki, bütün Ehl-i sünnet âlimleri, Kabr-i se’âdete dönmüş, kıble dıvarı<br />

arkada kalmış olarak düâ edileceğini yazmakdadırlar. Âlûsînin oğlu Nu’mân<br />

bile, İbni Teymiyyenin ve İbni Kayyımın yolunda olduğu hâlde, insâf ederek, bu<br />

hakîkati saklıyamayıp, (Gâliyye)sinde, (Mescidde iki rek’at nemâz kıldıkdan sonra,<br />

hucre-i se’âdete gelip, mubârek yüzüne karşı döner. Diri iken olduğu gibi huzûrunda<br />

edeb ile durup, salât ve selâm verir ve islâmiyyetin bildirdiği düâları<br />

okur. Çünki, Resûlullah, kabrinde de diridir. Âlimlerin çoğu, yalnız kabr-i se’âdeti<br />

ziyâret için uzaklardan gelmek de sünnetdir dediler. Çünki, hadîs-i şerîfde,<br />

(Beni ziyâret için gelip, başka bir iş yapmıyarak, yalnız ziyâret edene kıyâmetde<br />

şefâ’at etmek, bende hakkı olur) ve (Bana selâm verene ben de selâm veririm) buyuruldu)<br />

demekdedir.<br />

Abdülhak-ı Dehlevî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Cezb-ül-kulûb) kitâbında,<br />

fârisî olarak diyor ki, (Mescid-i şerîf) yapılırken, Âişe ve Sevde “radıyallahü anhümâ”<br />

için birer oda yapıldı. Sonra, her evlendikce bir oda yapılarak, adedleri dokuz<br />

oldu. Odalar, arab âdeti üzere, hurma dalından idi. Üstleri kıldan keçe ile örtülü<br />

idi. Kapılarında yalnız perde asılı idi. Odalar mescidin cenûb şark ve şimâl taraflarında<br />

idi. Kerpiçden yapılmış olanı da vardı. Çoğunun kapısı mescide açılırdı.<br />

Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boyundan bir karış fazla idi. Hazret-i<br />

Fâtıma ile hazret-i Âişenin odaları arasında kapı vardı. Vefâtından birkaç gün önce,<br />

Ebû Bekrden başka eshâb odalarının mescide açılan kapılarını kapatdırdı.<br />

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, hicretin onyedinci senesinde, mescid-i şerî-<br />

– 349 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!