22.03.2018 Views

Tam ilmihal Seadet-i Ebediyye - Huseyin Hilmi Isik - M. Siddik Gumus

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

imâm-ı Ahmed ibni Hanbel, İshak ibni Râheveyh, Abdüllah ibni Mubârek, İbrâhîm<br />

Nehâî, Hakem bin Uteybe, Eyyûb Sahtiyânî, Dâvüd Tâî, Ebû Bekr ibni Şeybe,<br />

Zübeyr bin Harb, dahâ birçok büyük âlimler, bir nemâzı amden, ya’nî bile bile<br />

kılmıyan kimse, kâfir olur, dedi. O hâlde, ey din kardeşim, bir nemâzını kaçırma<br />

ve gevşek kılma, seve seve kıl! Allahü teâlâ kıyâmet günü, bu âlimlerin ictihâdlarına<br />

göre cezâ verirse, ne yaparsın? (Tefsîr-i Mugnî)de diyor ki: (Büyüklerden<br />

biri şeytâna dedi ki, senin gibi mel’ûn olmak istiyorum, ne yapayım? İblîs sevinip,<br />

benim gibi olmak istersen, nemâza ehemmiyyet verme ve doğru, yalan, herşeye yemîn<br />

et, ya’nî çok yemîn et! dedi. O kimse de, hiçbir nemâzı bırakmıyacağım ve artık<br />

yemîn etmiyeceğim, dedi). Hanbelî mezhebinde, bir nemâzı özrsüz kılmıyan,<br />

mürted gibi katl olunur ve yıkanmaz. Kefenlenmez ve nemâzı kılınmaz. Müslimânların<br />

mezârlığına gömülmez ve mezârı belli edilmez. Dağda bir çukura konur. Şâfi’î<br />

mezhebinde, nemâz kılmamakda ısrâr eden, mürted olmaz ise de, cezâsı katldir.<br />

Mâlikî mezhebi de, Şâfi’î gibi olduğu, (İbni Âbidîn)de ve (Milel-nihâl) tercemesi<br />

altmışüçüncü sahîfede yazılıdır. Hanefî mezhebinde ise, nemâza başlayıncaya<br />

kadar habs olunur veyâ kan akıncaya kadar döğülür. [Fekat nemâza ehemmiyyet<br />

vermiyen, vazîfe bilmiyen, dört mezhebde de kâfir olur. Nemâzı bile bile kılmayıp,<br />

kazâ etmeği düşünmiyen ve bunun için azâb çekeceğinden korkmıyan<br />

kimsenin, hanefî mezhebinde de kâfir olacağı, (Hadîka)da, dil âfetlerinde yazılıdır.]<br />

Allahü teâlâ, müslimân olmıyanlara nemâz kılmasını, oruc tutmasını emr etmemişdir.<br />

Bunlar, Allahü teâlânın emrlerini almakla şereflenmemişlerdir. Nemâz<br />

kılmadığı için, oruc tutmadığı için bunlara bir cezâ verilmez. Bunlar, yalnız küfrün<br />

cezâsı olan Cehennemi hak etmişlerdir. (Zâdül-mukvîn) kitâbında diyor ki; (Eski<br />

âlimler yazmış ki, beş şeyi yapmıyan, beş şeyden mahrûm olur:<br />

1 — Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez.<br />

2 — Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz.<br />

3 — Sadaka vermeyenin, vücûdünde sıhhat kalmaz.<br />

4 — Düâ etmeyen, arzûsuna kavuşamaz.<br />

5 — Nemâz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefesde kelime-i şehâdet getiremez.<br />

Nemâz kılmanın birinci vazîfe olduğuna inandığı hâlde, tenbellik ederek<br />

kılmıyan fâsıkdır. Sâliha kızın küfvü değildir. Ya’nî o kıza lâyık ve uygun değildir).<br />

Görülüyor ki, farz nemâzı kılmamak, îmânsız gitmeğe sebeb olmakdadır. Nemâza<br />

devâm, kalbin nûrlanmasına ve se’âdet-i ebediyyeye kavuşmağa vesîledir.<br />

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Nemâz nûrdur) buyurdu. Ya’nî, dünyâda<br />

kalbi parlatır. Âhıretde sırâtı aydınlatır. Allahın dostlarına, nemâzda neler<br />

oluyor, murâdlarına, nemâzda, nasıl kavuşuyorlar biliyor musunuz?<br />

Hikâye: Horasan vâlîsi Abdüllah bin Tâhir, çok âdil idi. Jandarmaları birkaç hırsız<br />

yakalamış, vâlîye bildirmişlerdi. Hırsızlardan biri kaçdı. Hiratlı bir demirci, Nişâpûra<br />

gitmişdi. Bir zemân sonra, evine dönüp gece giderken, bunu yakaladılar.<br />

Hırsızlarla berâber, vâlîye çıkardılar. Habs edin! dedi. Demirci, habshânede abdest<br />

alıp nemâz kıldı. Ellerini uzatıp, (Yâ Rabbî! Günâhım olmadığını, ancak<br />

sen biliyorsun. Beni bu zindandan, ancak sen kurtarırsın. Yâ Rabbî! Beni kurtar!)<br />

diye düâ etdi. Vâlî, o gece, rü’yâda, dört kuvvetli kimse gelip, tahtını, tersine çevirecekleri<br />

vakt uyandı. Hemen abdest alıp, iki rek’at nemâz kıldı. Tekrâr uyudu.<br />

Tekrâr, o dört kimsenin, tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı. Kendisinde,<br />

bir mazlûmun âhı bulunduğunu anladı. Nitekim şi’r:<br />

Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ,<br />

Gözyaşının seher vakti yapdığını,<br />

Düşman kaçıran süngüleri, çok def’a,<br />

Toz gibi yapar, bir mü’minin düâsı.<br />

Yâ Rabbî! Büyük yalnız sensin! Sen öyle bir büyüksün ki, büyükler ve küçük-<br />

– 211 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!